5 - Düş Peşime

30.6K 2.8K 1.6K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Ben bölüm yazarken Tete yayın açmış ve kaçırdım hüüüüğ. Ay bölümü çook hızlı yazdım, yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

"Düzgün ovsana şu omzumu ya." Jin'in eline pat diye vurduğumda küfrederek omzumu da sıkınca kıkırdadım. "Yavaş lan, kuvvetini dene demedik."

Bu sözlerimle birlikte gülen Jin olmuştu. "Hoseok nerede?" diye sordum Namjoon'a.

"Eun Woo ile birlikte, yangın merdiven boşluğunda iş pişiriyorlardır." Namjoon, elindeki telefonundan gözlerini ayırmadan homurdandı.

"Ben hâlâ sana inanamıyorum Kookie!" Jimin'in çıkışıyla birlikte bakışlarım hemen çaprazımda Yoon'un hemen yanında oturan Jimin'e kaydı.

"Ya ne yaptım sanki?" diye söylendim bezgince. Omuzlarımı gevşelterek Jin'in masajına kendimi kaptırırken boynumu iki yana eğerek kütlettim.

"Sen git daha dün gördüğün adamın aracına bin." diye söylendi Jin homurdana homurdana.

"Tanımadığın adamın aracına binilir mi lan?!" Namjoon, başını telefonunun ekranından ayırıp bana dik dik baktığında sırıttım.

"Onunla sınırlı kalsa yine iyi! Araçtan atlamış bu manyak! Hem de araç hareket halindeyken!" Yoon ve Namjoon sonradan geldikleri için sohbetin bu kısmına dahil olamamışlardı.

"Hasiktir. Ne?"

"Kalk lan hastaneye gidiyoruz." dedi Yoon ayağa fırladığı gibi. Kıkırdayarak ellerimi teslim oluyorum dercesine havaya kaldırdım. "İyiyim cidden. Burnum kanadı biraz sadece."

-

Arkadaşlarım sağolsun bir güzel ağzıma sıçıp sıvamışlardı. Ama yine de hastaneye gitmeme gerek olmadığını söylemiştim. Yoon rahat durmamış, Namjoon ile birlikte beni çekiştire çekiştire fakültenin revirine götürmüşlerdi.

"Burada zıbarıp dinlenmeyeceksen seni tekmeleyerek eve götürürüm." dedi Yoongi. "Önce hastaneye sonra eve." diye düzeltti Namjoon.

Oflayarak başımı olumlu anlamda salladım. "Serum bitince gelirim şapşallar. Siktirin gidin hadi, seviyorum sizi."

Yoon bana el hareketi çekerek kolunu Namjoon'un omzuna atıp birlikte revirden çıktıklarında, telefon görüşmesi yapan hemşire de peşlerinden çıktı.

Dudaklarımı şişirerek kolumda ağırlık yapan serumdan bakışlarımı ayırıp gözlerimi tavana diktim.

"Şart mıydı şu sikik serum." diye söylenerek uzaklaştıklarına emin olduktan sonra, kolumdaki serumu çekip çıkartarak attım. Oh be, dünya varmış.

Rahatlamış bir şekilde kazağımın sıyırdığım kol kısmını indirip düzelttiğim gibi sedyede doğruldum. Bacaklarımı yere doğru indirip kol saatimi kontrol ettiğim sırada adım sesleri işittim.

"Hemşire, işim bitti." diye homurdanarak bakışlarımı saatimden indirip ayağa kalkacağım anda önüme dikilen kişinin hemşire olmadığını fark ettim.

Omzumdan yakalayarak kalktığım yere gerisin geri oturmamı sağlayan elin sahibi profesör Kim'den başkası değildi.

"Hastaneye gitmedin mi?" diye sordu derin sesi. Başını eğerek yüzüme doğru yanaşmıştı.

"Şu an burada olduğuma göre?" Sorusuna soruyla karşılık verdiğimde üst dudağı seğirdi. Bakışları omzumun ardından az önce sökercesine çekip çıkarttığım serumuma kaydı.

"Serumun bitmemiş."

Dudaklarımı şişirerek ofladım. "İyiyim çünkü. Seruma ihtiyacım yok." diyerek yeniden kalkmaya çalıştığımda avuçlarını omuzlarıma bastırıp abanarak ayağa dikilmeme müsaade etmedi. "İç kanama geçiriyor olabilirsin, farkında mısın? Bu işin şakası olmaz Jeon."

MR MAFIA PROFESSOR • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin