6 - Parmaklarını mı Kırdın?

28.8K 2.8K 2.6K
                                    

"Düş peşime. Dekanın odasına gidiyoruz Jeon!"

Başımı duvara yaslayarak histerik bir kahkaha patlattım. "Çocuk muyum ben ya? Düş peşimeymişmiş."

"Güzellikle geliyor musun Jeon? Yoksa omzuma mı atıp götüreyim seni dekanın odasına?!" Sözlerini işitmemle birlikte dudaklarıma hınzır bir gülücük yerleşti. Omzuna alıp götürmeyle bana göz dağı mı vermeye çalışıyordu? Ah hadi ama, ben bu yemleri yutacak en son insandım.

Benden bir cevap bekleyerek, çattığı kaşları eşliğinde yüzüme sert bir şekilde bakmaya devam ederken, zeminden kucağına zıplayıp ellerimi boynuna sıkıca doladım. "Kucak tercih ederim." dedim munzur bir şekilde kıkırdayarak.

Bu hamlemi asla beklemediği afallayan yüz ifadesinden bizzat okunurken, sergilediğim bu uçarı haylazlığım karşısında beni kucağından atarcasına indirmesini bekledim.

Ama o bunu yapmak yerine ellerini belime doladı ve kucağında kayan bedenimi hoplattı. Göğsüm onun göğsüne sürtünürken alt dudağımı ısırarak ona yaklaştım. "Dekanın odasına bu şekilde girmeye ben tamamım, peki ya sen profesör Kim?" diye sorup onu köşeye sıkıştırdım.

Ben okuldan uzaklaştırılır, en kötü atılırdım. Açıktan okuma şansım olurdu, ama onun bir öğrencisiyle -üstelik okula öğretim görevlisi olarak gelir gelmez- ilişkisi olduğu dedikodusu yayılırsa tamamen eğitimci hayatı biterdi. Kendini harcamak istemiyorsa beni kucağından indirmesi şarttı.

Tek eli, bel boşluğumdan ayrılıp yüzüme tırmandı. İşaret parmağının kenarıyla dudağımın kenarını hafifçe dürterek sildiğinde dişlerimin arasından sesli bir nefes çektim içime.

"Dudağın patlamış." diye hırıltılı bir sesle homurdandı, parmağı dudağımın kenarında oyalanmaya devam etti. "Öpte geçsin o zaman." diye fısıldadığımda ağzı bir karış aralandı ve kaşları havalandı.

Keyifle kıkırdayarak yavaşça kucağından atlayıp ayak tabanlarımı zeminle geri buluşturdum.

"Dekanın yanına giderken selamımı da söylersiniz profesör Kim." diyerek ona göz kırptım.

Sırıta sırıta yanından geçtim. Attığım ikinci adımımda bileğimi sıkıca kavrayan tutuşu sayesinde durduruldum. Başımı ona çeviremeden bileğime asılarak beni dekanın odasının olduğu koridora doğru çekiştirdiğinde dudaklarımı şişirerek bıkkınlıkla ofladım.

Dekanın odasını artık gözüm kapalı gidecek hale gelmiştim. Neredeyse her gün dekanın odasını kavga muhabbetleri yüzünden yokluyordum. Adam benden bıkmıştı sahiden.

"Profesör Kim, önce Changmin'in ağzını yüzünü dağıtıp benzetseydim bari." diye söylendim, lakin o bana kulak asmadı, duymazdan geldi.

Dekanın kapısı önüne vardığımız anda kapıyı bir kere tıkladı ve içeriden gir komutu dahi almadan kapıyı açıp içeriye dalarken, beni de bileğimden çekiştirerek odaya soktu.

Kapıyı kapattığı gibi bileğimi serbest bıraktığında, parmaklarının sıkı baskısını hâlâ tenimde hissetmeye devam ederken memnunca sırıttım. Beni böyle tutup çekiştirerek getirmesi neden bu kadar hoşuma gitmişti ki?! Ah Tanrı aşkına...

"Bay Lee, Jeon Jungkook az önce bir kavgaya bulaştı." diye homurdanarak beni ispitlercesine şikayet ettiğinde ona ters ters baktım. "Evet, devamı da gelecek hatta, o kavgayla sınırlı kalmayacak." dedim omuzlarımı silkip karşılarında dik bir duruş sergileyerek.

Dekan Bay Lee oturduğu deri sandalyesinden kalkıp ellerini masaya doğru yaslayarak kamburunu çıkaracak şekilde öne eğildi. Bakışları doğrudan bana sabitlenmişti.

MR MAFIA PROFESSOR • TAEKOOK +18 ✓Where stories live. Discover now