FOÇA

1.5K 121 21
                                    


Bütün havayı ciğerlerime sığdırmak istercesine nefes aldım. Aldığım her nefes beni yeniden çocukluğuma götürdü.

Bütün yaz tatillerimi geçirdiğim eve geldim, yuva hissettiğim tek yere.

Annemle babamın beni karnemi aldığım gün getirdiği, okulun açılacağı son hafta sonu gelip aldığı Halamın evine.

Kocaman bahçenin her köşesi çiçeklerle kaplıydı, hepsini tek tek kendi elleriyle dikmişti. Hiç evlenmemiş, çocuğu olmamıştı. Bahçesi, sahip olduğu tek aileydi.

Ahşap kapıyı yavaşça tıklattım. Halamı görmeyeli epey bir zaman olmuştu.

Kapının ardından duyduğum sesini ne kadar özlediğimi şimdi farketmiştim.

"Geliyorumm"

Mutsuzluğumu gizlemek mümkünmüş gibi gülümseye çalıştım.

Kapıyı açan halam şaşırmış gibi değildi, bu ziyareti bekler bir hali vardı.

"Hazan"

Cevap vermeden boynuna sarıldığımda kokusu tıpkı çiçek bahçesi gibiydi. İnsanın içene birden huzur veriyordu.

"Hoş geldin kızım"

Sesi, kırık kalbimi onarabilecek sıcaklıktaydı. Yalnızlığımı unutturacak, sevgisizliğimi dolduracak kadar içten "kızım" derdi bana.

Uzunca bir süre kapının önünde sarılmıştım. O an tam da o an birlikte geçirdiğimiz güzel günlere dönmek istedim. Elimizde dondurmalarla yaptığımız yürüyüşleri, birlikte rengarenk saksılar boyamamızı özlemiştim.

Mutlu görünmek için çabalayacaktım ama halamın kollarında kendimi yaşadığım kedere teslim etmiştim.

Hiçbir şey sormadan saçlarımı okşadı sadece.

"Gel otur şöyle" diyerek bahçenin çiçekler arasında ben de sizden biriyim der gibi bütünleşmiş, ahşap masaya karşılıklı dizilmiş 2 sandalyeden birine oturtturdu beni.

'Sen benim masamın ikinci sandalyesisin' derdi bana.
'Yalnızlığımın misafiri' Garip tasvirleri vardı hep, çocukken anlaması mümkün olmasa da şimdi düşündüğümde hepsinin hayatında bir anlamı varmış meğer.

"Yeni bir çay uydurdum. beğeneceğine eminim. Ben doldurup gelene kadar ne kadar ağlayabiliyorsan ağla döndüğümde seni ağlarken görmek istemiyorum."

Söyleyeceğini söyleyip hızlıca masadan kalktı. Çaylarını sevmezdim ama üzülmesin diye belli etmezdin.

Elinde iki büyük fincanla geri döndüğünde fincanları masaya bırakır bırakmaz konuşmaya başladı.

"Anlat bakalım hangi keder getirtti seni buraya"

İstemsizce bir gözyaşı düştü sol gözümden

"Hazan!"

Halamın uyarısıyla hızlıca sildim gözlerimi.

Bütün ayrıntılarıyla yaşadığım her şeyi anlatmaya başladım. Ruslan'ın beni İspanya'ya kaçırdığı aylarca bir odada tutsak ettiğini, intihar etmeye kalktığımı kaçtığımı ama sonunda aşık olduğumu.

BALERİNWhere stories live. Discover now