SONSUZ

5.3K 248 19
                                    

El ele girdiğimiz otelin lobisindeki bütün gözler bize bakıyordu.
Güvenliklerden, resepsiyon personeline kadar herkes Ruslana hoş geldiniz derken benim de ismimi söylemeyi ihmal etmemişlerdi. Ruslan soğuk bir yüz ifadesiyle herkesi başıyle belli belirsiz yaptığı hareketle geçiştirirken hepsinin ismimi biliyor olması benim kafamı karıştırmıştı.

Ruslan onunla konuşmak isteyen herkesi eliyle durdurup yanımıza gelmelerini engellemişti. Kimseyle muhattap olmadan asansörlerin önüne gelmiştik.

"Son gelen önemli bir şey söyleyecek gibi duruyordu." dedim.

Elliyle uzun saçlarımı geriye doğru ittirip dudakları için boynumda yer açmıştı.
Boynuma küçük bir öpücük kondurup cevap verdi.

"Beklesinler! şu an da beni kimse senden alıkoyamaz"

Asansörün kapısının açılması, içine girmemiz, Ruslanın beni duvara yaslayıp dudaklarıma yapışması. Hepsi tam olarak üç saniye içinde yaşanmıştı.

Asansörün en üst katında tek bir oda vardı. Buraya oda demek hakaret sayılırdı. İçi benim İstanbul'daki evimden 10 tane sığdırırdı içine.

Ruslan beni tek bir hamlede kucağını aldığında hala öpüşüyorduk.

Ruslanın kucağındayken yatak odasına girdiğimizde odadın içinde sadece tek bir yatak olması beni şaşırtmamıştı.

Beni yatağa yatırdığında dudakları hala dudaklarımdaydı.
Günlerce hiçbir şey yapmadan sadece öpüşe bilirdikte

Ben onun gömleğinin düğmelerini açarken aynı anda o da benim pantolonumun düğmelerini açıyordu.

Dudaklarını bir saniyeliğine dudaklarımdan ayırdığında bir çırpıda üzerimdeki kazağı çıkarmıştı.

Dudakları tekrar ait olduğu yere, dudaklarıma dönmüştü.
Elleri yavaşça bacaklarımdan kalçalarıma doğru çıkarken, benim ellerimin üstündeki kalbi hızlanmıştı.

Ruslanın çalmaya başlayan telefonu ikimizinde bütün hareketlerini durdurmuştu.

İkimizi de bir saniyeliğine o güne götürmüştü.

Ana dönen ilk Ruslan olduğunda kalçalarımda ki ellerinin şiddeti canımı yakacak kadar artmıştı.

Sessizce fısıldadım

"Ruslan"

Ruslanın saniyeler içinde belirginleşen damarlarını gözlerim değil bedenim görmüştü.

Bağırıyordu.

"Sus Hazan!"

Durmayan telefon, benim ona seslenmem her şey o günü hatırlatıyordu ona. Tıpkı bana da hatırlattığı gibi.

Çalmaya devam eden telefon kalbimizi paramparça etmeye kararlı gibiydi.

"Yeter amına koyayım ya yeter!"

Telefonunu yerden aldığında arayan yine o günkü gibi İvandı.

Hızlı duvara fırlattığı telefon anında ortadan ikiye ayrılmıştı.

BALERİNWhere stories live. Discover now