ÖLÜM

5.3K 275 40
                                    

Gözlerimi aralamaya zorladığımda bu tanıdık his başıma yayılan ağrıyı, acıya dönüştürmüştü.

Yeniden bir bilinmeyenin içindeydim.
Neredeydim?
Burası neresiydi?
Ama bu kez ilgilendiğim tek şey Ruslanın nasıl olduğuydu.

Üzerinde olduğum yataktan kendimi hemen kaldırdığımda
Kapıya doğru attığım adımlar, tam kulpun önünde son buldu.

Kitli olmasından korktuğum kapıya elim hemen gitmeden önce Tanrıdan yardım istedim.

"Tanrım yalvarırım beni kilitli kapılar ardında bırakma"

Sessizce kapının kulpunu indirmemle kitli olmadığını farkettiğimde derin bir nefes verdim.

Uzun koridorun sonundan gelen sesler, Ruslana olan nefretin haykırışlarıydı.

"Allah'ın cezası ölmedi 5 kurşun yedi yine ölmedi."

"Şükürler olsun"

Hemen ellerimle ağzımı kapadığımda sevinmenin sırası olmadığının farkındaydım.

"Onu ölmekten beter edicem"

Ahmet'in karşısında kim olduğunu bilmiyordum ama Rusça konuşuyorlardı.

Ruslanı ölmekten beter etmek isteyen Ahmet, onun canını yakmak için mi kurtarmıştı yani beni?

"Bu kız çok işimize yarayacak, ayağa kalktığı gibi kendi bize gelecek"

"Hayır Hazanı karıştırmayacağız bu işe"

"Ne saçmalıyorsun Ahmet sen! nasıl bir fırsat geçti elimize farkında mısın öylece bırakıp gönderecek misin bu fırsatı"

"Ruslanın yaşayacağı bile garanti değil, ortalık durulana kadar köşemize çekileceğiz bütün eşi dostu ayaklandı. Basın bile öğrenmiş durumu"

"Öğrenir tabii amına koyayım savaş çıkarttık bir kaç saat önce, gidelim hastaneye yarım bıraktığımız işi tamamlayalım"

"Saçmalama! kuşatmışlardır hastaneyi değil girmek çevresinden bile geçemeyiz."

"Neyse ortalık durulana kadar ben Belarusa dönüyorum sen de git Rusya da kalma"

"Gidicem ben de"

Ahmet'in konuştuğu adam evden çıkmıştı. Kimdi bilmiyorum ama en az Ahmet kadar o da ölmesini istiyordu Ruslanın.

Biraz bekledikten sonra Ahmet'in yanına gittim
Salonla birleşik mutfağın 4 kişilik masasında oturmuş hiçbir şey olmamış gibi kahvesini içiyordu.

Geldiğimi farkedince hemen başını bana doğru çevirdi.

"Hazan sen ne zaman kalktın"

Beş dakika önce konuştuklarını duyup duymadığımı tartmak içindi sanırım bu soru.

"Şimdi"

"İyi misin gel otur şöyle"

Karşısındaki sandalyeyi işaret ediyordu.

"Ben iyiyim. Ruslan nasıl"

Oturmak yerine karşısında ayakta dikilmiştim.

"Ben de telefondan haberlere bakıyordum durumuyla ilgili bir haber var mı diye"

Telefondan Rusça bir haber açıp izlemem için bana çevirdi.

"Duydun mu"

Sanırım onları duymuş olma ihtimalime karşı şimdide anlayıp anlamadığımı öğrenmeye çalışıyordu.

BALERİNWhere stories live. Discover now