"komiserim biz..." Murat'ın yarım bıraktığı cümleyi Atilla tamamladı. "zaten on dakika kalmıştı, diğer arkadaşlarda yolda diye."

"peki ne oldu o zaten on dakika da Atilla."

Atilla bir şey demeden kafasını eğdi. "SANA BİR SORU SORDUM! NE OLDU O ON DAKİKA DA!"

Atilla kafası yerdeyken fısıltıdan ibaret sesi ile konuştu. "cinayet işlendi."

Ruhsuz bir şekilde gülümsedim. "evet, sizin için zaten kelimesi ile basitleşebilen bir zaman diliminde, sizin nöbette olmanız gereken yerde birinin hayatı ellerinden alındı değil mi?"

Peş peşe özür dilediler.

"ULAN NEYİN ÖZÜRÜNÜ DİLİYORSUNUZ. SİZE BİR GÖREV VERİLDİ, İSTER ON DAKİKA OLSUN İSTER ON SAAT, SİZ NASIL KAFANIZA GÖRE GÖREV YERİNİ TERK EDERSİNİZ! NÖBETİ DEVRETMEDEN, TEHLİKELİ BÖLGEYİ NASIL BOŞ BIRAKIRSINIZ! TEMBİHLENMEDİNİZ Mİ SİZ? BU ADAM BU GECE ORAYA KESİN GELECEK, O UÇURUMDA KUŞ UÇMAYACAK DENMEDİ Mİ SİZE! "

"dendi komiserim." dedi Murat.

Sabırla iç çektim. "dilekçe vereceğim hakkınızda. Hem görev sorumsuzluğundan həm də sorumsuzluğunuzun doğurduğu sonuçtan, dosya akıbetini nasıl engellendiğinden."

Olay yerine yaklaşan bir aracın farları gözümüzü aldı. Araç park edip, farları kapanınca bunun Onur başkomiser olduğunu fark ettik.

Sarı şeridi geçip direkt yanımıza geldi. "olay ne?"

"bu iki arkadaş nöbetlerinin bitmesine yaklaşık on dakika kala nöbet yerini terk ediyorlar. Boşluğu fırsat bilen zanlıda yararlanıyor."

Başkomiser şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "nöbet yerlerini değişim saatinden önce terk ediyorlar doğru mu duydum?"

Atilla cevap verdi. "sadece on dakika başkomiserim. Özür dileriz."

"ulan hayta, on dakikası beş dakikası mı var? Yaptığın işin ciddiyetinin farkında mısın sen? Sabah tembihlemedim mi ben sizi, burası boş kalmayacak demedim mi? Sen nöbet değiştireceğin arkadaşın gelmeden burayı nasıl boş bırakırsın!" ikisi de bir şey demeden kafalarını önlerine eğdiler.

"KAYBOLUN GİDİN GÖZÜM GÖRMESİN SİZİ!" ikisi de yanımızdan uzaklaştı.

Başkomiser biraz sakinleştikten sonra bana döndü. "belliydi böyle bir şey olacağı."

"belliydi maalesef."

"sabah ki boş arazi de öldürdüğü ceset mi, yoksa yeni bir cinayet mi acaba?"

"bilmiyorum başkomiserim, olay yeri inceleme ile konuşmadım. Akın'a durumu sordum, anlattı. Memurlara hesap sorarken de siz geldiniz."

"on dakikalık boşluğu bile kaçırmayıp, anında değerlendirdiğine göre buralardaydı demek ki."

"çok yakında olsa fark edilirdi. Muhtemelen nöbet değişim saati sularında geldi bu tarafa."

"olabilir, o da bir ihtimal."

"nöbet değişim saatini nereden biliyor başkomiserim? Çünkü her zaman aynı olmuyor."

Başkomiser kaşlarını çattı. "polislikle bir alakası olabilir mi diyorsun Miray?"

"neden olmasın? Telefon kayıtlarını çok rahat ulaşmıştı, öldürdüğü kişilere atışları karavana değildi, bana saldırdığı gün bile atışları çok profesyoneldi?"

"ekipten, ya da karakoldan şüphelendiğim biri var mı?"

"yok başkomiserim. Herkes temiz görünüyor."

UÇURUM KATİLİWhere stories live. Discover now