31.İÇ SAVAŞ

1K 111 40
                                    

Keyifli okumalar.

🔪🚨⚰️

UÇURUM KATİLİ

31.İÇ SAVAŞ

Olcay gerekli evrakları imzaladıktan sonra cenaze ancak teslim alınabildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Olcay gerekli evrakları imzaladıktan sonra cenaze ancak teslim alınabildi. Ardından hep beraber mezarlığa geçtik.

Can, Doğukan ve Fatih çoktan mezarlıktaydı. Emel teyzenin manevi oğlu olan bu üçlü de hayli yıkılmış görünüyordu. 

Cenazeden sonra Orhan amca karısının mezarının başına oturdu ve uzun süre kalkmadı. 

Selen hala Emrah abiye destek oluyordu.

Biz de çocuklarla kenarda duruyorduk. 

"Aklım almıyor ya. Şu kaderin oyununu benim aklım almıyor." dedi Fatih.

"Üçü de peş peşe" dedi Can dalgın gözlerle. "Önce Emir, sonra Emre, şimdi de Emel teyze." sıkıntılı bir nefes verip ellerini kotunun ceplerine soktu ve ayağının altındaki bir taşı tekmeledi.

"Birinin acısını dindiremeden öbürünün acısını yaşıyoruz." dedi Fatih. Öfkeliydi. 

"Sen neye sinirleniyorsun oğlum?" diye sordu Doğukan. "İsyan edebileceğin ne var. Kader işte."

"Doğukan haklı." dedi sesi biraz uzağımızdan duyulan Emrah abi. "Elimizde olan ya da isyan edebileceğimiz hiçbir durum yok. Müdahale edebilsek böylesine göz yumar mıydık?"

Kimse bir şey söylemedi, öylece birbirimize baktık. 

Cenazeden sonra çocuklar, Selen ve ben Emrah abi ile beraber eve gittik. 

Salonda otururken dosya detayına inmeden ve şahıs ismi vermeden Berat'ın yakalanma ve mahkeme sürecini anlattım. Zaten acılı olan Emrah abi şimdi biraz daha yıkılmış gibi görünüyordu.

"Aklım almıyor. Nasıl göz göre bırakır adamı ya." diye yakındı Can. 

"Tutuksuz yargılanmak insanı deli eden bir şey maalesef. Ama işleyiş böyle. Biz de karakolda kendimizi yedik bitirdik. Delilleri güçlü bulmadı herhalde, bilmiyorum, kestiremiyorum. Aklım karıştı artık iyice."

"Cinayet saati orada olması büyük bir delil değil mi?" diye sordu Doğukan.

"Evet, öyle. Ama orada diye direkt katil diyemeyiz. Belki başka bir şey için oradaydı, belki saat tamamen tesadüf, hiçbir ilgisi yok olayla. Bizim elimizi kolumuzu bağlayanda bu zaten. Tüm deliller elimizde olsa da sanıktan "ben yaptım." Cümlesini duymak zorundayız. Mahkemede bizi delirten de bu oldu. Hakim elinde bu kadar açık deliller varken itiraf ettirir sandık ama tutuksuz yargılamayı seçti."

Fatih ayaklandı. "Karakolda itiraf ettirseydiniz o zaman Miray! Beklemeseydiniz mahkemeyi! Sizin keyfinize göre mi işleyecek süreç."

Omuzlarımı dikleştirdim. "Bana ne bağırıyorsun! İşimi senden mi öğreneceğim ben! Biz düşünmedik mi aynısını? Biz de bilirdik itiraf dilekçesini dosyaya koymayı. Direndi, gitmedik üstüne. He gidebilir miydik? Giderdik. Neden gitmedik biliyor musun? Biz orada onun ağzını yüzünü dümdüz eder yine itiraf ettirirdik. Sonra çıkardı mahkemeye. Avukatı "polis baskısı ile verilmiş bir itiraf" derdi, ağzındaki yüzündeki yara berede kanıtı olurdu. Hakim kabul ederdi polis baskısı olduğunu, red yerdik direkt. Bu şekilde hiç değilse soruşturma devam ediyor hala. Hiçbir zorunluluğum olmadığı halde burada size detaylı süreci anlatıyorum, üstüne bir de senden azar mı yiyeceğim? Kendi işine bak, benim işime burnunu sokma. Ben yapılması gereken şeye kendim karar veririm. Bana işimi öğretmeye kalkma."

UÇURUM KATİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin