Başarılı bir cinayet büro komiseri olan Miray, yardımcısından gelen yeni bir cinayet ihbarı ile harekete geçer. Ancak işler bu sefer onun için diğer çözdüğü dosyalar kadar kolay değildir. Bir uçurum kıyısında sırlarla çevrili bir ölüm zinciri... Çok...
Bölüm şarkımız: Model- Sarı kurdeleler. Okurken dinleyebilirsiniz.
Keyifli okumalar.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Kurgunun instagram hesabı @ucurumkatiliofficial
🔪🚨⚰️
UÇURUM KATİLİ 49.İŞ BİRLİĞİ
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Apartmanın içinde bir dairenin kapısı açıldı ve gürültü ile geri kapandı.
Biri geliyordu.
"Allah kahretsin." diye fısıldadı Orhan amca ve dördüncü darbeyi de indiremeden aynı zamanda tabiri caizse göt korkusu ile kaçmaktan mektubu alma işini de atlayıp apartmandan çıktı.
Duvardan kayarak yere eğildim.
Kim geliyorsa biraz daha çabuk gelebilir miydi?
Çok hızlı kan kaybediyorum...
Ölecek de olsam yaşayacak da olsam bir şey fark etmezdi.
Mektup cebimdeydi.
Elbet onu alacaklar ve her şeyi öğreneceklerdi.
Emre'ye verdiğim sözü tutmuştum.
Buraya kadardı...
Dosyayı çözmüştüm...
Başarmıştım...
Birkaç dakika sonra apartman kapısına inen merdivenlerin başında biri göründe.
Kafamı ona doğru zar zor çevirdim. "MİRAY!" diye tiz bir çığlık kopardı Selen. Koşarak yanıma geldi. Diz çöktü ve elini gövdeme dolayıp beni kendine çekti. Kafam arkaya düşmesin diye kolu ile de destek veriyordu. Yüzümdeki saçlarımı geri itti. "iyi misin?" diye sordu ağlayarak.
Zoraki bir şekilde sahte gülümsedim. "çok." dedim kinayeli bir sesle. Nefes alış verişlerim aksaktı.
Selen sarsılarak ağlıyordu.
Kendimi konuşmaya zorladım ve bir iki defa yutkundum. "selen bana bak."
"s-söyle dinliyorum." dedi.
"başkomiserimi ara." dedim zorlukla. Derin bir nefes aldım. "durumu anlat ve bir ambulans ile buraya gelmelerini söyle." dedim fısıldayarak.
Telefonumu ona verecektim ama elimi kaldıracak gücüm yoktu. "telefonum eşofmanımın sağ cebinde." dedim.
Selen hızla davranıp telefonumu aldı ama bir kolu ile beni tutmaya devam ediyordu. "şifren ne?"
"9598, başkomiserim Onur Sürgün diye kayıtlı." dedim
