45.Bölüm 🖤 Hayalet Avı

Start from the beginning
                                    

Sonuçta dünya üzerinde birçok kişi böyle saçma sapan şeylerle eğleniyor, sadece azınlık bir kısmın başına tuhaf şeyler geliyordu. Bu azınlığın da başına gelen şeyleri aydınlattığımızda bunlara sebep olanın yine insan olduğunu görüyorduk.

Durum böyleyken kız kıza takılıp biraz eğlenmek isteyen bu gruba müdahale etmem tuhaf olurdu. Şeytanla karşılaşma talihine - belki de şansızlık demeliydim - ulaşan çok az kişiden biriydim. Ve onunla evlenen tek kişiydim.

Dudaklarımı ısırdım. Acaba bu odada tehlike ben miydim?


🖤🖤🖤


Saatler ilerlerken kendi halinde takılan kız grubunu esneyerek takip ediyordum. Sandra matematik sınıfında gördüğü Jason denilen bir çocuğa deli gibi aşıktı. Saatlerdir ondan bahsediyor, diğerleri ise Sandra'ya öğütler veriyordu. Bana sıkıcı gelen durumu artık neredeyse uyuklar vaziyette dinliyordum.

Arada Mia dergide gördüğü elbise ya da takılardan bazılarını kızlara gösteriyor, bazen de Melanie geçemediği dersinden yakınıyordu. Sıkılarak kol saatimi kendime çevirdim. Neredeyse on bire geliyordu ve ben iki saattir burada oturuyordum.

Biraz sonra Melanie'nin bilgisayar masasına düşerek uyuyacağıma emin olduğumda konuyu değiştirmeye karar verdim.

Pencereden görülebilen mezarlığı işaret ederek, "Melanie, sen burada korkmuyor musun?" diye sordum.

Melanie hafifçe gülümsedi. "Çocukluğumdan bu yana böyle yerlerde yaşamaya alışığım. Korktuğum söylenemez."

"O halde çocukluktan beri burada yaşıyorsunuz."

Melanie başını iki yana salladı. "Hayır. Buraya geçen kış taşındık. Ancak ailem hayalet avcıları olduğu için mezarlıklar onların işi oluyor. Haliyle çocukluğumdan beri alışığım."

"Hayalet avcılığı diye bir meslek olduğunu bilmiyordum."

Melanie kıkırdadı. "Çok haklısınız. Babam aslında bir rahip. Kilisede yıllarca çalışmış ve ömrünü Tanrı'ya adamış bir adam. Annemle de bu sayede tanışmışlar. Dindar bir ailede yetişen annem babamın bütün vaazlarını takip ederken aralarında aşk oluşmuş.

Ancak ilgi alanları taşındıkları bir evde değişmiş. Arsız bir hayalet onları sürekli rahatsız ediyormuş." Melanie'nin suratı burada düştü. "Ne yazık ki ailemin sahip olduğu ilk çocuk yani ağabeyim Edward bu hayalet tarafından daha bir bebekken öldürülmüş."

"Çok üzgünüm." Bebeğini kaybeden bir çiftin üzüntüsünü anlayabiliyordum.

"Bu sebeple hayalet avlamaya başlamışlar. Tanrı'nın yolundan giderek dünyada kalan davetsiz misafirleri insanlık için kovuyorlar."

"Ya." diyebildim. İblislerle tanışmış, zebaniler tarafından kraliçe ilan edilmiş biri olarak bu garip çiftin hayat hikayesini ağzım açık dinliyordum.

"En sık hayaletler mezarlıklarda olduğu için ömrümüz bu gibi yerlerde geçiyor."

"Ağabeyinin acısını hatırlattığım için özür dilerim. Ben bilmiyordum."

Melanie gülümsedi. "Mühim değil. Ağabeyim benden üç yıl önce ölmüş. Kendisini hiç tanımadım ama acısı ailem için hala tazedir."

Kızlar kendi aralarında fısıldaşmaya başladığında kapı tıklatıldı ve Bayan Dainty elinde tuttuğu tepsiyle içeri girdi. Gülümseyerek, "Size elma suyu ve biraz atıştırmalık hazırladım." dedi.

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Where stories live. Discover now