1.Bölüm 🖤 1972

35.8K 1.6K 168
                                    


Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤


1.Bölüm


Gözlerimi açmadan burnuma dolan çamaşır suyu, çiçekli oda parfümü ve ağır ilaç kokusuyla dolu bir odada olduğumu biliyordum. Geriden gelen elektronik alet cihazlarının sesi hayal meyal kulağıma erişirken beyaz tavanın pürüzsüzlüğüne uyandım.

Yatağımın bir buçuk metre ilerisinde bulunan geniş camlardan süzülen yağmur taneleri, havanın ne derece kötü olduğunu anlatıyor; gri bulutların karanlık silueti odayı aydınlatmaya yetmiyordu. Neyse ki tavandaki florasan lambası imdada koşuyordu.

Baş ağrısıyla gelen uyuşukluk hissi pencerenin önündeki buz mavisi koltuğu seçmeme engel değildi. Koltuğun önüne çekilmiş sehpada yazılarını seçemediğim çiçekler mevcuttu. Bunların geçmiş olsun çiçekleri olduğunu anlamam elime bağlı hortumu görmemle netlik kazandı.

Tepemde iki farklı serum asılı, yanında farklı düzeneklerde monitörler mevcuttu. Odanın beyaz, ruhsuz görüntüsü bile bir hastanede olduğumu haykırırken başıma nasıl bir felaket gelmiş olabileceğini anlamaya çalışıyordum.

En son işten erken ayrılmış, otobüse binerek eve kadar ulaşmıştım. Hatırlamaya çalışmak başımda inanılmaz büyük bir acıya sebep olurken eve girip girmediğime emin olamıyordum.

Farklı senaryo kurguları kafamın içinde dönüp dururken, belki de yediğim bir şeyden dolayı zehirlendiğimi düşünüyordum. Daha sonra fenalaşmış, beni hastaneye kaldırmış olmalıydılar. Belki de tansiyonum düşmüştü. Bütün gün ayakta kalmak beni zorlamış, stresin etkisiyle kendimi kaybetmiş olmalıydım. İçeri bir hemşirenin girmesiyle, sorularımın netlik kazanacağını düşünerek rahatladım.

Hemşire beni görünce genişçe gülümsedi. "Uyanmışsınız!" Bir şey demeye kalmadan, "Lütfen bekleyin. Doktorlara haber vermeliyim!" dedi.

Hemşirenin kapının ardında kaybolmasının üstünden neredeyse beş dakika geçmeden bir grup doktor içeri doluştu. Birkaçı alanında epey uzman görünürken diğerleri not almak için sıraya girmişti.

İçlerinden orta yaşlarda olan biri, "Günaydın Bayan Arnold. Nasılsınız? Kendinizi iyi hissediyor musunuz?" diye sordu.

Bakışlarında derin bir merak, aynı zamanda bir heyecan vardı. Yoksa tahmin ettiğim gibi tansiyondan değil de başka bir hastalıktan dolayı mı bayılmıştım? Tıp literatürüne geçecek derecede önemli bir durum mu vardı?

Çatlayarak yaralar oluşan dudaklarımı konuşabilmek için ağır ağır yaladım. Aynı şekilde kuruyan boğazımı ıslatmak için, "Su alabilir miyim?" diye sordum.

Bana soru soran doktor elindeki defteri bırakarak, "Tabi ki!" dedi. Yatağın yanındaki komodinden bir sürahi su doldurdu. Ve beni yerimden çok kaldırmadan bardağı dudaklarıma değdirdi.

Su içmem bitince artık soruları cevaplamaya hazırdım. Az evvel ki soruyu hatırlayarak, "İyiyim." dedim. Boğazımdan dolayı sesim zor çıkmıştı. "Hafif bir baş ağrım var o kadar."

Doktor başını anlayışla salladı. "Çok güzel. İyi olmanız bizi çok sevindirdi." Elindeki kalemi yeniden not almak için deftere doğru tuttu. "Öncelikle şunu söylemeliyim ki artık güvendesiniz. Başınıza her ne gelmiş olursa olsun, emin olun geride kaldı. Polisler bile dışarıda sizin güvenliğiniz için bekliyor. Bütün kasaba olarak sizinleyiz."

Polislerin güvenliğim için beklediğini duyduktan sonra ağzım bir karış açıldı. "A-Anlamadım?" diye mırıldandım. "Polisler ne için bekliyor ki?"

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin