22.Bölüm 🖤 Çöl

12.1K 1.1K 110
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤

Not :Bölümleri beğeni ve okunma sayısına göre güncelliyorum. :)

22.Bölüm

İki Ay Önce

Stolas masadaki abur cuburları kenara itti. Akşam yemeğinde istediği türlü yiyecekten sonra masanın üstü tıklım tıklım olmuştu. Kendine yeterli boş alan açtığında kolunun altındaki silindir çantadan parşömene benzeye sararmış rulo bir kağıt demeti çıkardı.

Neredeyse yarım metre uzunluğunda ve otuz santim eninde olan parşömenden küfle karışık, naftalin kokusu geliyordu. "Nedir bu?" diye sordum. Kağıdın üstü eski yazılarla kaplı olmasına karşın çeşitli dağları, nehirleri, ovaları gösterdiğini anlayabiliyordum.

"Cehennemden kaçmayı başarabilen ruhların bulunduğu yerleri gösteren bir harita." Parmağıyla haritalarda kırmızı çarpıyla işaretlenmiş, beş farklı noktayı gösterdi. Her bir nokta birbirine öyle alakasız mesafede duruyordu.

"Eğer yerlerini biliyorsan, neden onları Cehenneme sürüklemiyorsun?"

İç çekti. "Yapamam çünkü Cehennemde bana olan bazı şeyleri çaldılar. Bu şeyler onların burada kalmasını sağlıyor."

"Ne tür bir şey?" Meraklanmıştım.

Yeşil gözlerinin irisleri beni buldu. "Cennetten düştüğümde benimle gelen melek kristallerim vardı. Bu kristaller öyle güçlü, öyle parlaktır ki seni Cehennemden ebediyen uzak tutmaya yeter!" Demek Stolas'a ait bir kristali çalmak beni dünya yaşamında tutmaya yeterdi.

Stolas konuşmasını sürdürdü. "Bu kristalleri özel yerlerde saklıyordum. Fakat bu beşi beraber olup Cehennemden kaçmayı başardı. O zamana dek kristallerimi geri alamıyorum."

"Eğer durum buysa onları nasıl Cehenneme sürükleyeceksin? Kristaller güçlü demiştin."

"Beş karanlık ruh Cehennemden kaçtığında kristallerim için yeniden onları buldum. Fakat her biriyle ayrı bir anlaşmam var. Bu anlaşma süresince onları Cehennemden uzak tutacaktım." Gülümsedi. "Ancak bu anlaşma kitabımı çalmalarıyla sona erdi! Cehennemi didik didik ederek aradığım kitap ölümlüler dünyasından geldi. Bunun hesabını onlara bu şekilde soracağım!"

Duruşundaki kararlılık beni korkutmaya yetti. Bazen Şeytan olduğunu unuttuğum kişi karşımda tehditkar duruyordu.

Konuyu değiştirmeye karar verdim. "İlk olarak hangisine gideceğiz?"

Gözlerim haritanın üstünde dolandı. Kargacık burgacık yazılardan, tanımadığım yer şekillerinden haritanın nereyi gösterdiğinden habersizdim.

"İlk olarak Yoch'u ziyaret edeceğiz." Parmağını kaydırarak diğer dört noktadan en uzak olan noktayı gösterdi. Kırmızı çarpı bomboş bir alanda duruyordu.

Kaşlarımı merakla çattım. "Neresi burası?"

Keyifle gülümsedi. "Büyük Sahra!"

"Ne?"

"Seninle yarın çöllere gideceğiz, Hazel. Hazırlansan iyi olur."

"İyi ama ben çölde yaşayan hiç kimseyi tanımıyorum. Neden orada yaşayan biri bana büyü yapsın?"

İç çekti. "Belki Sahra Çölü'ndeki bir karanlık ruh sana zarar vermez. Ama onu ve seni tanıyan biri bunu yapabilir!"

"Çok saçma!" Kollarımı göğsüme bağladım. "Birinin bana garezi olduğunu sanmıyorum."

"İyi! Öyleyse kimin garezi yok onu öğreniriz." Esneyerek ayağa kalktı. İnsani tepkileri bazen ona uzun uzun bakmama neden oluyordu. "Ben yatıyorum. Sen de dinlenip uykunu alsan iyi olacak. Yarın uzun bir gün olacak."

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin