42.Bölüm 🖤 Kayısı Ağaçları

10.7K 1.1K 118
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar 🖤

Not: Yeni bölümleri beğeni ve okunma sayısına göre güncelliyorum.

42.Bölüm

1 Ay Önce

Turuncuya dönen bir güneşi andıran, iri taneli kaysı ağaçlarının altında bekliyorduk. Güneş kavurucu sıcaklığı ile cildimi yakıyor, soluk mavi renkli elbisemi ise güneyden esen sıcak rüzgar dalgalandırıyordu.

Geniş kol yenlerim bu rüzgar sayesinde uçuşurken artık omzuma doğru dökülen saçlarımın tokalarımdan kurtulmak ister gibi bir hali vardı.

Parlak, mavi gökyüzü birkaç şekilsiz buluta ev sahipliği yapıyor, sarıya çalan yabani otlar her kıpırdanmada çıtırdıyordu.

Bakıldığında uçsuz bucaksız bu arazide dört beş ağaç dışında hiçbir şey yoktu. Uzayıp giden düzlüklerde bir kuşun kanat çarptığını dahi görmüyordum.

Sessiz sürüp giderken artık bu durumdan sıkılmaya başlamış, yavaş yavaş sabırsızlanır olmuştum.

Yanımda elimi tutarak bir heykel kadar hareketsiz duran eşime baktım. "Daha ne kadar bekleyeceğiz?"

Stolas kafasını çevirmeden fakat yumuşak bir tonla, "Yoruldun mu?" Diye sordu.

Başımı iki yana salladığımda saç bağımdan kurtulan birkaç parça kakül yüzüme döküldü. "Yorulmadım fakat neredeyse yarım saattir buradayız. Geleceklerine emin misin?"

"Oldukça eminim. Birinin canını sıkma konusunda hiçbir fırsatı kaçırmazlar."

"İyinin ve kötünün mutlak kavgasını biliyorum. Ancak bir zamanlar olduğun şey konusunda sence de biraz abartmıyor musun? Onlar nihayetinde bir melek!"

Kendimi vaiz veren bir din adamı gibi hissediyordum. Hem de Şeytan'a!

Stolas sırıttı. "Onlarla tanıştığında ne demek istediğimi anlayacaksın!"

"Hiç sanmıyorum." Dedim inatla. "Eminim yardım sever, sevgi dolu kişilerdir."

"Göreceğiz."

İkimizin konuşmasında sadece birkaç dakika sonra mavi göğün ikiye yarıldığına, kendi gözlerimle şahit oldum. Mavi rengi yırtarak açan beyaz bir bulut kayısı ağaçlarının yakınlarında bir yerine bir yıldırım fırlattı.

İrkildiğim için Stolas beni göğsüne çektiğinde bütün bedeni siyah bir gölgeye dönüşmüştü. Gözlerinden çıkan kızıllıklar yanımıza düşen yıldırım kadar korkunç görünüyordu.

Başımı yeniden göğe kaldırdığımda ince bir çizgiyi andıran bulutun hızla genişlemeye başladığını, az evvelki rüzgarın on katı hızla etrafımızda döndüğüne şahit oldum. Yavaş yavaş beyaz rengine dönüşen koca gökyüzü keskin ışıklarla göz kamaştırmaya başladığında gözlerimi kırpıştırarak yüzümü Stolas'ın göğsüne gömdüm.

Hırıldayarak gökten gelen kamaştırıcı ışıkları bastırmak için karanlığını daha da serbest bıraktı.

"Aptallar!" Diye çıkıştı. "Her zamanki gibi gösteri peşindeler."

Işık dengesi gözlerim için normal bir hal aldığında yüzümü Stolas'ın göğsünden kaldırdım.

Yeniden göğe döndüğümde göz kamaştırıcı parlaklığını artık orada olmadığını gördüm.

Onun yerine karşımızda elmaslara benzeyen üç kişi duruyordu. Elmaslara benziyor diyordum çünkü hepsinin teni şeffaf ve bir o kadar pırıltılıydı.

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin