39.Bölüm 🖤 İblis Tepesi

Start from the beginning
                                    

"Unuttur öyleyse!"

"Emrin benim için bir zevktir."

Tutkulu cümlesi bacaklarımın arasında son bulduğunda dokunuşla sıçradım. "Stolas!" dedim büyük panikle. "B-Bu çok günah!"

Boğuk kıkırtısını tenimde duydum. "Günahlara bayılırım!"

Dilini hassas etimde gezdirmeden önce söylediği son şey bu olmuştu. Şaşkınlık, korku, zevk ve isteği aynı anda yaşıyordum. Kısa saçlarını yakalamaya çalışıyor, bana yaşattığı zevk dalgasıyla başa çıkmaya yelteniyordum.

"Sen çok edepsizsin!" diye hıçkırdım.

Başımı yastıkların arasına daldırdığımda Stolas'ın tatlı dokunuşlarını hissetmek için gözlerimi kapadım. Dili hassas etimle oynayıp hafif fiskeler atarken kalçalarımı okşuyordu. Nihayet beni kendine daha da çekti dilini içime gömdü.

Hareketleri çarşafları sıkmama, Stolas'ın kollarını çizmeme neden oluyordu. Beni hem esir alan hem de özgürlüğe kavuşturan aşk dolu anı büyük bir zevk patlayışıyla sonlandığında Stolas zafer kazanmış gibi sırıtarak doğruldu.

Kıyafetlerini çıkarırken gözlerimiz birbirinden ayrılmıyordu. Gömleğini, pantolonunu, diğer ıvır zıvırları aheste aheste yok ettiğinde önümde sergilenen mükemmel vücudu izlemeden kendimi alamıyordum.

Geniş omuzları, yıllarca çalışmış gibi duran göğüs kasları ve karnından aşağı kadar inen diğer kas çizgileri... Yutkundum. Gözlerim aşağıyı takip ettikten aramızda yükselen sertliği görmezden gelmek imkansızdı.

Yutkunarak başka bir yere bakmaya çalıştığımda Stolas'ın kıkırtası kulaklarımı doldurdu. "Neye gülüyorsun?" diye çıkıştım. Yüzüme ulaşan utanç duygusuz tenimde kırmızılık bırakmıştı.

"Hiç!" dediğinde dudaklarıma yeniden kapandı. Büyük bir inlemeyle karşılık verdim ve itiraz etmeden kollarımı boynuna doladım.

Stolas'ın kadınlığıma dokunan sertliğinin içeri süzülmesi sadece birkaç öpücükten sonraydı. Bana dokunmayı asla bırakmıyor, artık berelenmeye başlayan dudaklarım onu öpmeye doyamıyordu.

İçimi yavaş yavaş doldurduğunda birkaç dakika hareket etmeden bekledi. Onun için zor olduğunu biliyordum ancak canımı acıtmamak için büyük çaba sarf ediyordu.

Hareketlendiğinde inlemem göğsünde boğuldu ve saçlarıma öpücük kondurmaya başladı. "Aşkım!" dedi mırıldanarak. "Bu zamanı yıllardır hayal ediyorum."

Anın verdiği etkiden dolayı Stolas'ın konuşmalarına odaklanamıyordum. "Nasıl?" diye fısıldayabildim.

"Bu an hayallerimin de ötesinde!" Her hızlanışında Stolas'ın dilinden övgüler dökülüyordu. " Küçük iblisim, meleğim!"

Kainatın bir deprem etkisiyle üstüme yıkılması sadece birkaç dakika sonra oldu. Stolas'ın varlığıyla gelen bu yeni şey öyle güçlü, öyle muhteşemdi ki tırnaklarımın Stolas'ın etini deldiğine yemin edebilirdim.

Her şey bittiğinde, "Lucifer!" diye fısıldamaktan kendimi alamadım. Bu garipti çünkü ona Stolas dışında başka bir isimle hiç hitap etmemiştim.

Stolas nefes nefese de olsa bu küçük seslenişi işitmişti. "Ne dedin sen?" dedi.

"L-Lucifer dedim!" Yutkundum. "Biliyorum bu şekilde hitap edilmesinden hoşlanmıyorsun."

Gülümsediğinde beni kendine doğru çekti. "Bana Lucifer diyebilirsin, Hazel. Beni sadece sen bu şekilde çağırmakta özgürsün."

Kokusu burnumu doldururken başımı göğsüne koydum. Tatlı bir rüyanın beni esir etmesi için çok beklemem gerekmemişti.

CEHENNEM ÇİÇEĞİ (BİTTİ) Where stories live. Discover now