69: Doğa'nın Defteri

216 4 0
                                    

Desert Rose, Lolo Zuiai
Üstüme Basıp Geçme, Gökhan Kırdar

🌻

Senelerce akmayan gözyaşlarım, bir gün aktı ve sonrasında durmak bilmedi. 

Senelerce ağlayamayıp şimdi ağlamamın nedeni neydi? Şu an yaşadıklarımın daha ağır olması mı? Bu yüzden olduğunu düşünmüyorum, o zamanlar küçüktüm, savunmasızdım, o zaman her şey daha ağırdı. Güven, diye fısıldadı içimden bir ses, şimdi kendini güvende hissediyorsun. 

O sese kulak verdim ve onu haklı buldum.

Deniz'in beni bir kavukta sakladığını düşündüğüm o zamanları hatırladım. Kendisi bir ağaçtı ve beni her şeyden korumak için kavuğuna saklamıştı. Orada, kendimi güvende hissetmiştim. Deprem olsa, o sallanmazmış, heyelan olsa o sapasağlam dururmuş, hiçbir yıldırım onun üzerine düşmeye cesaret edemez, hiçbir yangın onun kalın kabuğunu yakamazmış gibi gelmişti. 

Onunla kendimi güvende hissetmiş ve duvarlarımı indirmişim, duvarlarım alçaldıkça gözyaşlarım yükselmişti. 

Ondan önce arkadaşlarım vardı, Doğa vardı. Onlar benim için hiçbir zaman kuru bir kalabalık olmamışlardı aksine, onlar benim hiç sahip olamadığım ailem olmuşlardı. Beni besleyen, beni uyutan, soğuktan korumaya çalışan, hasta olduğumda başımda bekleyen onlar olmuşlardı. Onlar acılarımı hissetmişlerdi ve hissetmek bile yakmıştı onların canını, eğer anlatsaydım ve bilseydiler bunu kaldıramazlardı. 

O yüzden onlara susmuş, Deniz'e konuşmuştum. 

Belki bencilce bir hareketti ama Deniz'in bunu kaldırabileceğini biliyordum, omzumdaki yüklerden biraz da olsa kurtulmak istemiştim. Omzumdaki yükleri ona vermiş, rahat bir nefes almış ve gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. 

Şimdi onunla, yeni evimizde temizlik yapıyorduk. 

Bir hafta geçmişti, yeni bir eve taşınmaya, temiz bir sayfa açmaya karar vermemizin üzerinden sadece bir hafta geçmişti. Deniz, daha öncesinde baktığı evi tutmuş, bende babamla bu konu hakkında bir konuşma yapmıştım. Bana anlayışla yaklaşmıştı, belki de bunu reddedecek yetkiyi kendisinde görmüyordu, bilmiyordum. 

Bana eşyalar için maddi teklifte bulunmuştu, henüz işe yeni girdiği için kabul etmek istememiştim ama inat etmiş ve kabul etmemi sağlamıştı. Bir hafta içerisinde eski evdeki eşyaların çoğunu bir ikinci el mağazasına satmış, çoğunu da ihtiyaç sahiplerine vermiştik. 

Yatak odası hariç.

Deniz o yatak odasındaki hiçbir parçayı bir başkasına vermeyeceğini ancak yakabileceğimizi söylediğinde ona gülmüştüm ama sonrasında ciddi olduğunu anlamak beni çokta şaşırtmamıştı. O yüzden, yatak odasındaki hiçbir eşyayı vermemiş, aynı şekilde bu evimize getirmeye karar vermiştik. 

"Lavinia" Deniz bana seslendiğinde açık gri L koltuğumuzun yastıklarını yerleştiriyordum, başımı kaldırdım ve onu ada tezgahın üzerindeki kutularla boğuşurken gördüm. "Burayı sen mi halletsen bebeğim?" gülerek son yastıkları da düzelttim ve ona doğru ilerledim. "Bensiz hiçbir şeyi halledemiyor musun?" dudakları yavaşça kıvrıldı, artık bana ulaşabileceği kadar yakındım ona. 

Elini belime atıp beni kendisine çekti, belimdeki eli yavaşça kalçama inerken diğer elini çeneme yerleştirdi ve baş parmağı ile baskı yaparak ona bakmamı sağladı. "Sensiz hiçbir şeyi yapamıyorum Lavinia" büyük eli kalçamı sıkıca kavradığında dudaklarım aralandı "ama seninle olduğumda durmadan, saatlerce bir çok şeyi yapabilirim." 

Dudaklarıma dokunmak için uzanan dudakları kapının zili ile engellendiğinde dişlerini sıkarak burnundan sert bir nefes verdi. Kollarından kurtularak ona arkamı döndüğümde sırıtıyordum "her kimse onu kov" gülerek başımı iki yana salladığımda "çok ciddiyim" dedi. 

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin