25: Geçmiş Korku

467 19 1
                                    

Küçücüğüm, Çağan Şengül
Only Time, Enya

𓍯

Güven zamanla kazanılan bir şey değildi düşünülenin aksine, bir anda olan ve kime karşı olacağını seçemediğiniz bir durumdu. Güven bir duygu değil, bir mecburiyetti. Bir insana güvenerek kendinizi avuçlarına bırakırdınız, artık her ne yaparsa yapsın bunu kabullenmek zorunda kalırdınız. 

Gerçek güven asla silinmez, asla geçmez ve asla bitmez. 

Güvendiğin insan sana ihanet etse de, kalbini bin parçaya da bölsede ona güvenmekten başka bir şey yapamazsın, çünkü güvenmemek senin elinde değildir. Ona inanmayabilirsin ancak ona her daim güvenmeye devam edersin.

Telefonu yatağa attığımda gözlerim hala Deniz'in gözlerinin üzerindeydi, ona olan inancım sustuğu her saniye de azalsa da ona olan güvenim hala sapasağlam duruyordu. Bana bir adım yaklaştı "arayan Cemre miydi?" diye sordu kaşlarını kaldırarak "ve sana bir oyundan mı bahsetti?" 

Dudaklarımı kaplayan alaycı gülüş onu afallattı, sakince bana açıklama yapmasını bekleyeceğimi düşünüyor olmalıydı. "Evet öyle oldu" dedim gülümsememdeki alayı sesime taşıyarak "ve bunun bir tiyatro oyunu olduğunu sanmıyorum." Bir süre durdu ve beni izledi, ona alayla yaklaşmamı beklemiyordu ancak ben böyleydim. Korkularımı alayın arkasına gizler, onlardan böyle kaçardım.

"Aslında Cemre ile birlikteydim sadece onu kıskandırmak için seninle oldum" ellerini iki yana açtı ve omuzlarını kaldırdı "üzgünüm böyle öğrenmeni istemezdim" titreyen dudaklarımı gizlemek için birbirine bastırdım, ellerimi yumruk yaptım. 

"Komik olduğunu mu sanıyorsun?"

"Ne olmasını bekliyorsun Lavinia?" diye sordu bana bir adım daha yaklaşarak "altından böyle bir şey çıkmasını mı, neyim ben? On yedi yaşında bir ergen mi?" kollarımı göğsümde bağlayarak başımı çevirdim. "Lavinia" dedi kollarımı çözüp ellerimi tutarken kısık bir sesle "benim güzel bebeğim" başımı tekrar ona döndürdüm "ortada bir oyun yok" ellerimi daha sıkı tuttuğunda öfkem yok olmaya başladı.

"Sana asla bir oyun oynamam, seni asla kandırmam, ben seni asla yaralamam."

"Söz mü?"

"Söz."

Parmaklarımın ucunda kalkarak ona uzandım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım, ellerimiz ayrıldığında kollarımı boynuna doladım. Elleri belime yerleşti ve beni kendine daha çok çekti, yavaş başlayan öpüşmemiz zamanla hızlandığında nefesim dudaklarımdan dudaklarına ulaşıyordu. Sırtım yatak ile buluştuğunda Deniz üzerime çıkmıştı bile, altındaki havlunun kaydığının farkındaydım ama bunu önemsemedim.

 Sırtım yatak ile buluştuğunda Deniz üzerime çıkmıştı bile, altındaki havlunun kaydığının farkındaydım ama bunu önemsemedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çünkü bu hoşuna gidiyor.

Birisi kapıyı yumruklamaya başladığında dudaklarımız ayrıldı ve Emir'in sesini duyduk "Lavi uyan, dersimiz var" başımı yatağa bıraktığımda Deniz hala kapıya bakıyordu. Emir ise hala kapıyı yumrukluyor ve adımı sayıklamaya devam ediyordu. "Uyandık" diye bağırdı Deniz "eğer elin bir kez daha kapıma dokunursa elini kırarım abim" ve sonrasında bir daha Emir'in sesini duymadık.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin