42. Bölüm Tut Elimden

971 73 68
                                    

Selamün aleyküm

Nasılsınız bakalım

Lütfen bu son bölümlerde beni yalnız bırakmayın.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen .

Hikayemi beğenerek okuyorsanız eğer, hikayemi begenebilecek arkadaşlarınıza da önerirseniz beni çok mutlu edersiniz..

Bölüm şarkısı

Gülşen/ Ellerinden öper
🌸

Vurdumduymazdı zaman... Doymak nedir bilmiyordu bir türlü. Yitirip, götürdükleri yetmezmiş gibi... Şimdi de yanımızdakilere göz dikiyordu..

Herkesin zamana bıraktıkları yaraları vardı.. ve zaman o yaraları sarmaya yetmedi..  zamanla, zamana bıraktıklarımızın.. şimdi yasını tutar olduk..
...

Gözlerime çöken ağırlığın sebebini anlamaya çalışıyordum. Hatırladığım en son şey, evin perdesini takmak için duvara merdiven dayamıştım ve elimdeki perdeyi korneşe geçiriyordum.. şu an gözlerim kapalı halde ne yapıyor olabilirdim ki? Zaten sorun olan  sadece kapalı olan gözlerimde  değildi. Başımda da inanılmaz derecede bir ağrı vardı. Gözlerimi yavaş yavaş aralayıp nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım fakat açık kalmamak için direten göz bebeklerim geri kapandı..

Son bi gayretle gözlerimi tekrar açmayı denedim ve bu sefer başarılı bir sonuç aldım. Etraftaki ışığı hazmetmeye çalışan gözlerim yavaş yavaş ışığa alışınca, bakışlarımı etrafta gezdirmeye başladım.

Şu an olduğun ortamda bir tuhaflık yoktu ama...Sanki, yattığım yerde bir tuhaflık vardı. Ne zamandan beri bu hastane yastıkları bu kadar sert oldu? Şu an yine, neden hastanede olduğumu anlaya çalışmak yerine, neyin üzerinde yattığımı anlamaya çalışıyordum. Bir de tuhaf olan bir şey daha vardı... Şu an benim burnuma hastane kokusu dolması gerekiyordu ama tam tersi, burnuma dolan koku, Emir Poyraz'ın kendisine has olan kahvemsi kokusuydu..

Yavaşça, ağıran kafamı yan tarafıma çevirip, kolunun üzerinde yattığım, gözleri dolu dolu olan adama bakmaya başladım. Azıcık dermanım olsa, ağzımı  açıp' neler oluyor?' diye sormak isterdim ama bırakın konuşmayı, nefes almaya bile takatim kalmamıştı.

"Nihayet, uyandın meleğim.. bizi çok korkuttun." diyen adamın gözlerinin içindeki korku da neyin nesiydi?Bana ne olmuştu ki, bu kadar çok korku barındırıyordu o gece karası gözler?

Uzun bir soluk aldıktan sonra, benim hâlâ konuşmaya dermanımın  olmadığını farkedince, beni göğsüne doğru çekip başını, başıma doğru biraz daha yaklaştırdı.  Şu anda bu hastane odasında, bu yatakta onunla neden yattığımı anlamaya çalışıyordum ama... Yok. Hafızamı ne kadar zorlarsam zorlayayım bir sonuç alamıyordum.

" Şu an yine neden hastanede olduğunu sorguluyorsun demi?" diye soran adama, 'Evet,' anlamında gözlerimi açıp kapadım.

"Öncelikle neden burada olduğunu anlatayım sana. Sonra da seni bir güzel iyileştirelim ve de daha da sonra, senin o merdivenin  başında ne halt ettiğini bir güzel tartışalım olur mu güzelim." dedikten sonra, sinirli olduğunu varsaydığı bakışlarını gözlerime dikip, üstten üstten gözlerimin içine içine sapladı o kuzgunlarını..

He canım he, sen öyle sinirli sinirli bakınca, sinirli gözükmüyorsun. Tam tersi, çok tatlı. Şirin bir şey oluveriyorsun. Tabi bunu sana söyleyipte, seni şımartmayalım da şimdi..

"Bak, bak, bak. Bizim burada hanımefendiye bir şey olacak diye, aklımız çıksın, o da hiçbir şey olmamış gibi, o merdivenin başına çıkıp, sonra da merdivenden düşüp, kafasını yardığı yetmezmiş gibi.. hatta şu anda kafası sarılı olduğu halde.. hiççç, öyle bıyık altı gülsün. Oh la ne âlâ dünya.. "

SEBEBİM AŞK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now