39. Bölüm Kalbe Zarar

936 77 49
                                    

Selamün aleyküm

Nasılsınız bakalım?

Her zamanki gibi desteklerinizi bekliyorum.

Hadi gelin yorumlarda buluşalım

🌸

Her şeyin fazlası zarardır... Sevgi hariç. Sevebildiğiniz kadar sevin, sevgiden hiçbir zarar gelmez.. sevince güzelleşir insan. Sevince anlam kazanır bütün evren..

Yorgunluktan ağrıyan bedenime daha fazla işkence çektirmek istemedim. Evimiz için aldığımız koltuğa kendimi atarcasına oturdum.

"Bizim evimiz."  söylemesi  bile kalbimin hızlanmasına sebep oluyor. Şu anlık Emir'in tek başına oturduğu, bir buçuk ay sonrada ikimizin oturacağı ev..

Sözümüzün olduğu gün, söz yüzüklerimiz takıldıktan sonra düğün tarihimizi de belirlemiştik. Bir buçuk ay sonra okullar açılmadan. Ben göreve başlamadan önce düğünümüzü yapacaktık. Atamam olmamıştı bu yüzden de Emir'le konuşup karar almıştık, iki yıl Ankara'da özel bir okulda görev yapacaktım. Görev yapacağım okul, bizim eve baya uzak olduğu için bir ev tutmaya karar vermiştik. Emir'de düğüne kadar tuttuğumuz evde tek başına kalacaktı. Düğünden sonra da beraber kalacaktık. Hoş Emir'in de tuttuğumuz evde pek kaldığı da söylenemezdi ya.. neyse.

Beyimiz iki günde bir bize geldiği için. Bir de burada, özel gıda şirketinde ceo olarak işe başladığı için. Pek evde durmuyordu.

İlkindi ezanı okunuyordu. Uzandığım yerden doğrulup selevat getirdim. Kendimi biraz halsiz hissediyordum. Sanki bütün evi tek başıma temizlemişim gibi bütün eklem yerlerim ağrıyordu. Bu gün beyaz eşyalarımız gelecekti. Emir işte olacağı için, annemle birlikte buraya temizlik yapmaya, eşyaların yerlerini gelen görevlilere göstermeye gelmiştik. Temizlik işini yarılamıştık. Eşyaları getirecek görevlilerde gelmişti. Seçtiğimiz beyaz eşyaları yerlerine yerleştirip gitmişlerdi.

Görevlilerin gidişinin ardından, benim pek halim kalmadığı için, evdeki kalan eksikleri tamamlamak için annem milyoncuya tek başına gitmek zorunda kalmıştı..

Benim bir tane hayırsız kardeşim var. Evde olduğu halde, bize  yardıma bile gelmedi. Neymiş efendim. Onun kas yapması gerekiyormuş. Bu yüzden de spora  gidecekmiş.. kas yapması acil lazımmış.' Ne aciliyetin var' diye soruyorduk. Bize öyle diyordu.Tabii lazımdır çocuğa şimdi. Onun beynine giden oksijen kaslarından  falan gidiyorsa. Ne yapsın şimdi çocukcağız!

Azıcık dermanım kalmıştı onu da ilkindi namazımı kılmak için harcamayı düşünüyordum ki, çalan zil sesiyle..zannedersem kapıyı açmak içinde, kullanacaktım.Mavinin en açık rengine sahip oturma grubumuza şöyle bir göz ucuyla  baktım. Şu ikisinin yerini değiştirsem iyi olacak. O koltuk o köşeye olmuş mu şimdi? Yazık, sıkışmış kalmış. Zil tekrar çaldığında daldığım hülyalardan uyanıp kapıyı açmak için uzun ince holümüzü geçip, çelik dış kapının önüne geldim. Annem geldi galiba, diye düşündüğümden. Kafamın açıklığına aldırış etmeden, üzerime giydiğim siyah eşofman altının, üzerine giydiğim kısa kollu beyaz v yaka tişörtümle, tam temizlik havasına girmiştim.

Kapının dürbününden kimin geldiğine bakmayı akıl edemeyen ben. Kapıyı açtığım da karşımda görmeyi beklediğim kişinin Emir olduğunu görmemle, elim kapının kulpunda. Ağzım o şeklinde açık şekilde kaldım. Kapıyı geri kapatıp kaçsam. Nereye kaçacağım. Adam göreceğini gördü zaten. O da beni karşısında bu halde görmeyi beklemediği için. Onunda hali benden farksız değildi. Elinde tuttuğu, kokusunun binayı sardığı. Köfte ekmek, bir de yanında gördüğüm kadarıyla siyah kolanın bulunduğu poşetiyle, kapının ağzında öylece bana bakıyordu.. kendimi onun karşısında bu haldeyken.. sanki çıplak kalmışım gibi çok  tuhaf hissetmiştim.. sağlık durumum: ölmedim ama pek yaşıyor da  denilmeyecek şekilde tehdit altındadır..   inşallah bulunduğu yerden kalbimin gümbürtüsünü duymuyordur..

SEBEBİM AŞK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now