19.Bölüm Kabulleniş

1.5K 211 211
                                    

Selamün Aleyküm

Nasılsınız

Bu bölüm silindiği için,tekrar yazmak zorunda kaldım.

Satir arası yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen..

Desteklerinizi bekliyorum.
🌸
Kabulleniş;insan bazen bazı şeyleri kabullenmek zorunda kalır.Elinden bir şey gelmiyorsa, yapacak pekte bir şeyi yoksa, kabullenir. Ben de öyle yapmıştım. Kabullenmek zorunda kalmıştım.

Kahvaltı sofrasında kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.Herkesi derin bir sessizlik kaplamıştı. Arada bir kardeşimle göz göze geliyorduk. Bana üzgün gözlerle bakıp, kafasını önüne eğiyordu.

Hadi ama beni bırakıp giden sizsiniz, bırakında ben üzüleyim. Siz niye bu kadar üzgünsünüz ki?

Keşke üzülmek yerine, bırakıp gitmek yerine... Başka bir çözüm yolu olsaydı. Sanırım yoktu.

Sessiz geçen kahvaltı sonrası, kardeşimle birlikte aşağıda babamı bekliyorduk. Babamda geldikten sonra,okullarımıza gitmek üzere yola çıktık. Belki de bu gün kardeşim ve babamla geçirdiğim son okul yolculuğu olacaktı. Bu gün karne alacaktık. Iki haftaya da bizimkiler Ankara'ya taşınacaklardı.
Suspus geçen yarım saatin ardından, okulumun önüne gelmiştik. Kimseyle konuşmadan arabadan inip, arkama bir kez bile dönüp bakmadan,okulun kapısından içeri girdim.

Arkama batmaktan korkuyordum. Galiba ben onlardan ayrılmak istemiyordum.Bu gerçekle yüzleştiğim de içimi hüzün kaplamıştı.

Alt tarafı bir kaç ay, bir kaç ay sonra, bende gidecektim Ankara'ya. Belki de bu ayrılık bi nevi alıştırma gibi bir şey olacaktı. Ömür boyu beraber yaşamayacaktık ya, bir yerde yollarımız ayrılmayacak mıydı? O zaman bir yerlerden başlamak gerekti.
Böyle olmasaydı daha iyi olurdu ama olmuştu işte bir kere elden ne gelirdi ki?
Bazı şeyleri söylemek dile kolay işte, fakat gel gör ki, dile kolay gelen yüreğe ağır geliyordu.
Sınıfımın olduğu kata geldim ve sınıftan içeriye girdim. Sınıfta kim var, kim yok bakmadım. Bu gün ben, bende var mıydım, yok muydum? Bilmiyordum.

Benden önce gelmiş, sırasına oturmuş olan Sena, beni görünce ayağa kalkıp benim kolumdan tuttu. Ve,"Iyi misin,rengin solgun gözüküyor?" diye sordu.
Zoraki bir gülümsemeyle,"Iyiyim, merak etme," dedim bende ona.

Sahiden iyi miyim peki? Değilim.

Benim gülümsememle ikna olmasa bile,el mahkum ikna olmuş gibi önüne dönünce. Bende gözlerimi sınıfta gezdiriyordum. Gözlerim sınıfın kapısına takılınca,kapıdan içeri giren Emir Poyrazla bakışlarımız birbirine tutulup kaldı. Bakışlarıyla içimi görüyordu sanki. Kaşlarını  çatıp,direk soluğu bizim sıranın başında aldı. Emir'in sıranın başına gelmesiyle, ben başımı önüme eğdim.
"Selamün Aleyküm," dedi bize.
Benim
"Aleyküm Selam." dememle. " Sena da selam verdi.
" Elif sen iyi misin, solgun gözüküyorsun?"diye, sordu.O da Sena gibi.

Benim bir şey dememe fırsat tanımayan arkadaşım," Evet ya, demi çok solgun gözüküyor?"diye, cevap verdi Emir'e.
O an orada bir şeyi fark etmiştim. Aslında yalnız kalmayacaktım bu şehirde. Sena vardı. Emir Poyraz vardı. Evet, konuşmuyorduk. Bana yasaklıydı ama bildiğim bir şey daha vardı ki, başıma bir şey gelse iyi kötü, ikisi de koşar gelirdi.
"İyiyim, lütfen inanır mısınız artık," dedim tebessümle.
" Öyle olsun bakalım." dedi Emir. Yanımızdan geçip giderek, arkada ki sırasına oturdu.

Akşam Emirlere gidecektik ama, galiba onun bundan hala haberi yoktu. Ne güzel, olayları öğrendikten sonra, yüzünün alacağı şekli merak ediyordum açıkcası.

Birkaç boş dersten sonra,karne dağıtımı merasiminden sonra,okul dağılmıştı. Sena'yla vedalaştıktan sonra babamı beklemeye başlamıştım. Sena'ya, henüz olanları bizimkilerin Ankara'ya taşındığını,anlatmamıştım.

SEBEBİM AŞK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now