SEBEBİM AŞK (Tamamlandı)

38. Bölüm Sözümüz Olsun 2

Selamün aleyküm

Nasılsınız bakalım?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

🌸

Yepyeni hayata başlamak, hayallerine kavuşmak nasıl da güzel bir duyguymuş. Bir de hayallerindeki kişiyle kavuşuyorsan, her şeyin bir manası oluyor artık, içtiğin su bile bir başka lezzet veriyor. Hayattan tat almaya başlıyorsun..

..

Bütün hazırlıklar tamamdı bir tek eksiğimiz kalmıştı o da çalan zilin sesiyle tamamlanmıştı. Heyecanlanmamaya çalışsam da olmuyordu. Elim ayağım zangır zangır titriyordu. Üzerime giyindiğim beyaz krem desenli elbisem ve onu tamamlamak için başıma taktığım krem şalımla peri kızı gibi olduğumu söyleyip duran Sena. Kaç saattir olduğu gibi yine ve yine övgülü bakışlarıyla beni süzüp,
"Ah Emir ah, sen işini biliyorsun. Kaptın çiçek gibi kızı." diyerek benim yanıma geldi ve benim koluma dostani bir dokunuşla dokunup,
" Güzelim, seni istemeye geldiler ya hani, diyorum ki insanlar ağaç olmadan açsan mı kapıyı?" demesiyle, olduğum yerden haraketlenip dış kapının önüne geldim. Elim kapının kulpuna gittiğinde içimde değişik duygular da peydah oldu.

Bu... Bu çok başka bir histi. Kalbini parçalayacakmış gibi hızlandıran ama bir yandan da huzur veren bir his... Elim kapının kulpunu çevirince kapı yavaşça açıldı ve karşımda bana gülümseyerek bakan insanları ben de gülümseyerek karşıladım. O sırada da arkamda biten maailem misafirleri içeri davet ettiler. Herkes teker teker içeri girmişti fakat bir kişi eksiktiler. Emir, ortalarda gözükmüyordu. Utancımdan kıpkırmızı olmasaydım eğer onun nerede olduğunu sorardım ama işte.. soramadım. Hatta Elim kapının kolunda öyle asılı kaldı. Kapıyı kapatsam mı? Kapatmasam mı diye kaldığım ikilimenin ardindan kapıyı kapatmak için iteklemiştim ki, kapının arasından uzatılan içerisinde beyaz ve pembenin bulduğu gül buketiyle öylece kalakaldım.. iteklediğim kapıyı tekrar açtım ve kapının önündeki adama her ne kadar bakmak istemesem de olmuyordu. Üzerine giydiği siyah takımıyla,  özenle taranmış saçlarıyla çok hoş bi görüntüsü vardı.

Herkes içeriye geçmiş bizi bekliyordu.Bende milleti bekletememek için, Emir'in bana uzattığı gülleri alıp, kapıyı sonuna kadar açıp onu içeriye davet ettim. Kara kara gözleriyle bana öyle bir bakışı vardı ki, içime çektiğim hava bile onun kokusuyla doluydu sanki, sanki ona bakmak bir ihtiyaçtı. Onun etrafına saçtığı enerji bir başkaydı. Aşinası olduğum güzel gözleri, güzel gülüşü. Bu günümü güzel kılan tek şeydi.

Elimde tuttuğum gül buketini kokladıktan sonra ona dönüp gülümsedim. Benim gülümsememle gözlerinin içi parlamıştı. " Sana peri kızı demekte yetmeyecek artık, seni hangi sıfatla tanımlayacağımı şaşırdım. Yok böyle bir güzellik," diye fısıldadı kulağımın dibinde, hayran kaldığını belli eden sesiyle.

Biraz daha dibimde dikilip, kulağımın dibinde bu güzelim sesiyle fisildamaya devam ederse, şimdi şuracığa düşüp bayılmaktan korktuğum için, aramıza biraz mesafe katıp, " Sende çok..."dedim ama devamını getiremedim. O sırada holün ortasında onunla öyle dikildiğimi farkedince, salondan gelen seslerinde hizlanmasıyla onun yanından geçip içeriye girdim. Yanii kızda ne meraklıymış imajını çoktan vermiştim. Bravoydu bana.

Salondaki oturma grubuna yerleşen Salih amca, onun yanına oturan Gaye hanım ve Nil'in yanına gidip" Hoş geldiniz." dedim. Salih amca, " Hoş buldum güzel kızım,"diye cevap verirken, Gaye hanım biraz durgun bir sesle, " Hoş bulduk," dedikten sonra ondan beklenmeyecek bir hareket yaparak ayağa kalkıp benim önüme dikildi ve bana yaklaşıp, kollarını boynuma sarıp bana sarıldı.

Bu da neyin nesiydi şimdi. Allah Allah bu kadına ne oldu böyle. Onu tanıdığım dan beri ilk defa böyle sıcak davranıyor bana. Bana sarılan Bade hanıma, bende sarılarak karşılık verdim. O sırada da Bade hanım kulağıma doğru, "Sana karşı çok haksızlık ettim. Çok özür diliyorum kızım." diye konuştu fısıltıyla. Bu ince hareketi beklemeyen ben ve narin kalbim. Hayretler içerisinde kaldık. Yok yok bu kadına bir şeyler olmuş. Ay Allah etmesin. Uğrak falan mi uğradı ne yaptı..