PSİKOTERAPİ: 43

721 102 15
                                    

Soğuktan titreyen bedenim umurumda olmamış, avucumu gökyüzüne doğru çevirerek elimi öne doğru uzatmıştım. İri kar parçaları önce yavaş yavaş avucuma düşüyor, sonra da eriyip su oluyorlardı. Üzerimdeki siyah kazak kar içinde kalmıştı, salık olan uzun saçlarım da beyaz karla boyanmıştı. Yanaklarım yakıcı soğuğun verdiği etkiyle kızarırken, başımı gökyüzüne doğru kaldırıp gözlerimi yavaşça kapatmıştım. Sabah uyandığımda camdan her yerin bembeyaz olduğunu görmüş, Yankı'yı uyandırmamaya dikkat ederek odadan çıkmış ve kendimi bahçeye atmıştım. Ne kadar zamandır burada durduğumu bilmiyordum. Tek bildiğim bu beyaz çarşafın anne ve babamın mezarlarının üzerini de örttüğüydü. Avucuma düşen her damla onların üzerine düşüyordu, sanki üşüdüklerini hissediyordum. Gözlerimi kapattığım anda ailecek geçen kış kar topu oynadığımız gün canlanmıştı hayalimde. Annem kar yağışını izlemeyi de, karla oynamayı da çok seven bir kadındı. Babam kar yağışını izlemeyi sevse de oynamak istemez ama hiçbir zaman bizi kıramaz ve ailecek kar topu oynardık. Devasa bir kardan adam yapar, ailece fotoğraf çekerdik. Artık onlar yoktu. Annem o çok sevdiği karla artık oynayamayacaktı. Düşünmeden edemiyordum, onlar şimdi daha mutlu olabilirler miydi? Gittikleri yerde beni unutmuş olabilirler miydi?

"Umarım beni unutmuşsunuzdur ve mutlusunuzdur." diye fısıldamıştım sessizce. Artık acı çekmeyeceklerdi, korkmayacaklardı, beni korumak için çabalamayacaklardı. Belki de onlar eskisinden daha iyiydiler.

O an da, omzuma bırakılan kalın bir hırkayı hissetmiş ve gözlerimi yavaşça aralamıştım. Hırkayı bıraktıktan hemen sonra, kollarıyla beni sıkıca sarmış, göğsüne bastırmıştı Yankı. Sırtım göğsüne yaslı, kolları bana sıkıca sarılıydı. Başını omzuma doğru yasladığında sıcak nefesini yanağımda hissetmiştim. Yalnız hissettiğim her an da sanki bunu hissettiğimi biliyormuş gibi hemen yanıma geliyor ve beni sarıyordu. İçimdeki bana acı veren bütün duyguları kalbimden söküp atıyordu. Yıkık dökük olan benim elimden tutup yerime tüm hüznümü yükleniyor ve beni topluyordu. O beni böyle sardıkça ben sadece yaşamak istiyordum. Her şeyi unutmak ve onunla normal, diğer insanların yaşadığı gibi basit bir hayat yaşamak istiyordum.

"Hasta olacaksın." demişti Yankı, kısık bir sesle. Bunu söylediğinde içimde tuhaf bir burukluk oluşmuştu. Bunu sürekli annem ve babam söylerdi, artık onlar yoktu ama şimdi de Yankı söylüyordu. Dudaklarımda buruk bir gülümseme oluşmuştu. Ellerimi Yankı'nın bana sarılı olan kollarının üzerine yavaşça götürmüştüm.

"Bu gülümseme ne böyle?" diye sorarken başını omzumdan kaldırmıştı Yankı.

"Aile gibi hissettiriyorsun bana." demiştim farkında bile olmadan sadece hissettiklerimi söyleyerek. "Seninle bir aileymişiz gibi ve bu aile uzun zamandır var gibi hissediyorum. Sanki biz yıllardır burada seninle birlikte yaşıyoruz, sen bana yıllardır böyle sarılıyorsun gibi. Ve korkuyorum, bu ailem de dağılır diye."

Yankı'nın bana sarılı olan kolları yavaşça çözülürken, kollarımdan nazikçe tutarak beni yavaşça kendisine doğru çevirmişti. Benim omuzlarıma hırka bırakmıştı ama onun üzeri incecikti.

"Senin benim dışımda bir ailen daha var, anne ve baban." derken kollarımı okşamıştı Yankı. "Benim senin dışında kimsem yok. Sahip olduğum tek aile sensin, öyle kalacaksın." 

Bana bakan şefkatli gözlerine bakarken, sanki üzerime kar değil de sıcak yaz yağmuru yağıyor gibi hissetmiştim. Sanki hava çok soğuk değil de çok sıcaktı, sanki üşümüyor sıcaklıyordum. Sahiplenilmiş bir sokak kedisi heyecanı yüreğimin tam ortasına oturmuştu. Yankı, bunca şeye rağmen bana karşı her geçen gün daha da şefkat ve sevgiyle yaklaşıyordu. Sadece bir kaç gün önce onu kendi ellerimle zehirlemiştim, kucağımda kendini kaybedişini izlemiştim ama o beni ölümden dönmesine rağmen yargılamamıştı. Buna hakkı vardı çünkü o beni Tutku konusunda çok uyarmıştı ve ben onu dinlememiştim. Belki de benim Tutku'ya iyi yaklaşamam Tutku'nun bana karşı yakın hissetmesine sebep olmuştu ve Yankı da bana bunu anlatmaya çalışmıştı. Ben onu anlamayı reddedip bildiğimi okuduğum için o az daha ölüyordu. Bana kızsa bile haksız değildi. 

PSİKOTERAPİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin