PSİKOTERAPİ:34

852 109 16
                                    

Ailemizi biz seçemeyiz. 

Bunu ben de, Yankı ve Tutku da en acı şekilde öğrenmiştik. Bir ateş çukuruna düştüğümüzde elimizden tutup bizi o çukurdan çıkarabilecek güçte bir ailemiz olmasını ben de, o ikisi de eminim çok istemiştik. Benim ailem beni korumak için çabalamak yerine Yankı'nın yanında kalmamı istemişlerdi. Onlara kızmıyordum. Sadece Yankı'nın onlardan daha güçlü olduğunu düşündükleri için bunu yapmışlardı biliyordum ama bir yanım kırgındı. Ben en güvenli onların yanında olabilirdim ama onlar buna inanmamışlardı. Yankı'nın ailesi Yankı güvende olsun diye beni tehlikenin tam ortasına atmışlardı. Yankı da bunu kaldıramıyordu. Tutku'nun ailesiyse... Tutku'nun bir ailesi bile kalmamıştı artık. Babası, Aras ve yengesi amcası tarafından öldürülmüşlerdi. Annesinin hayatta olduğunu yeni öğrenmişti ama o da doktorun elindeydi. Durumu da hiç iyi değildi. Ölmüş olması bile bu durumda olmasından daha az acı verici olabilirdi. 

"Benimle gelebilir misin?" diye sordum uzun bir sessizliğin ardından. Gözlerimi evimden almış ve Yankı'ya bakmıştım. Yankı beni eve bırakmak için buraya gelmişti ama ben eve tek başıma girmekten korkuyordum. Annem en son gördüğümde çok kötüydü, hatta beni kovmuştu. Bu evde güvende olamayacağımı söylemiş, bana ayakkabısını bile atmıştı. Şimdi de öyle yaparsa diye korkuyordum. 

"Korkuyor musun?" derken elini yanağıma doğru götürmüş ve nazikçe okşamıştı. Korkuyordum. Endişeliydim ve eve nasıl gireceğimi bile bilmiyordum. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını hissedebiliyordum. Sessiz kaldığımda Yankı cevabımı anlamış olacak ki elini indirmiş ve kolumu güç vermek ister gibi hafifçe sıkıp arabadan inmişti. Benim kapımı da açtığında inmiştim arabadan. Eve döndüğüme göre belki de her şey düzelecekti değil mi? Annem yine eskisi gibi neşeli olabilirdi. Ben de okuluma devam ederdim. 

Bahçe kapısına doğru ilerlediğimizde kapının önünde duran adamlardan biri kapıyı açmıştı. Bahçeye girmiştik ama ilerledikçe adımlarım yavaşlıyordu. İnsan kendi evine girmeye korkar mıydı? Ben öyle bir durumdaydım ki evime girmeye bile korkuyordum. Karşılaşacağım manzaradan korkuyordum. Annem ve babamı ne halde bulacağımı bilmediğim için korkuyordum. Parmağım zilin üzerindeydi ve Yankı da arkamda duruyordu. Her zaman öönümde durup beni arkasında saklayan Yankı, şimdi benim arkamdaydı. Ailemle arama girmek istemediğini anlayabiliyordum. O bir çocuk değildi ve her zaman mantıklıydı. Bir an da zile basıp elimi zilden çekmiş ve bir kaç adım gerilemiştim. Bir kaç dakika sonra yavaşça aralanmaya başlamıştı kapı. Kapı aralanıp iyice geriye doğru açıldığında görmüştüm onları. Annem hasta görünüyordu ve babam onu tutarak destek oluyordu. Onları görür görmez gözlerim yanmaya başlamıştı. Annem beni gördüğünde ağlamaya başlamış ve bana doğru yürümüştü. 

"Anne." dedim anneme koşup sarılırken. O da bana sarılmış, saçlarımı okşamış ve ağlamıştı. Anneme sarılmayı çok özlemiştim. Onun sıcaklığını hissetmeyi, kokusunu çok özlemiştim. 

"Hasta mı oldun?" dedi annem gözyaşları yanaklarına akarken. 

"Hayır." dedim ağlayarak. "Çok iyiyim." 

"Neden zayıfladın böyle o zaman?" derken yüzümü okşamıştı annem. Asıl kötü görünen annemdi. Çok zayıflamıştı ve bitkin görünüyordu. Bahçedeki çiçeklerin hepsi solmuştu. Oysa ki annem çiçeklerini çok seven bir kadındı. Biz kahvaltı yapmadan önce çiçekleriyle ilgilenir onları sulardı. Şimdi bir tane bile çiçek kalmamıştı. Hepsi solmuş, bahçemiz düz bir duvar gibi olmuştu. Annem benimle birlikte içeriye girerken babam da Yankı'yı içeri davet etmişti ve birlikte salona geçmiştik. Annemle yan yana oturuyordum ama içimde ruhum çığlık çığlığaydı. Annemin bu hali neydi böyle? Bana bir şey olacak diye korkup kendinden nasıl bu kadar vazgeçerdi? Ben iyiydim ama o değildi. 

PSİKOTERAPİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now