PSİKOTERAPİ:25 (Part II)

1.1K 154 18
                                    

 Sanki hep bekliyormuş gibiydim. Eksik gibi, yaşananları hatırlamaya ihtiyacım var gibiydim. Tüm bunları öğrenmeden önce en mutlu zamanlarımda bile, yastığa kafamı koyduğum en huzurlu günlerimde bile hatırlamam gereken şeylerin olduğunu biliyor gibiydim. Zihnimin bir kenara attığı, ruhumun hatırlamama izin vermediği ve bu acıyı içimde bir yere gömdüğümü anlıyor gibiydim. Durup dururken yüreğime gelen o acının sebebi bu olaylarmış meğer. Gülerken bir an da hüzünle doluşum o mezarda olan arkadaşlarım içinmiş. Huzursuzluğum, hastanede delirtilmeye çalışılan Yankı içinmiş. Bazen nefesimin kesilişi Tutku'nun kiniymiş. 

Şimdi anlıyordum. 

Tüm bunların sebebinin ben olduğumu. Her şeyi düşünüyordum da en büyük hata o gün o otobüsten çıkmam olmuştu. Benim oradan kurtulmam Yankı'yı hastaneye tıkmıştı. Tutku'yu ona düşman etmişti. Belki de Aras'ın ölümüne sebep olmuştu. Şimdi de Tutku benim yüzümden ölüme doğru yürüyordu. Hemde benim ölmemi istediğini defalarca kez söyledikten sonra kollarıma yığılmıştı. 

Artık bunu durduracaktım. Mutlu geçirdiğim her gün için acı çekecektim. En büyük acım, aşkımı kaybetmem olacaktı. Ona sırtımı dönmüştüm. Elini bırakmıştım. Beni kurtardığı için onu suçlamıştım ve onu yalnız bırakmıştım. Her zaman yalnızdı. 

"Ne yapıyor?" diye öfkeyle söylendi yanımdaki adam. Ani bir fren yaptığı için öne doğru savrulmuştum ve başım cama çarpmıştı. Dümdüz yolda giderken birden ne olmuştu? Başımı tutarak önce yanımdaki adama sonra da adamın baktığı yere bakmıştım. Boğazım düğümlenmişti, yutkunamamıştım. Başımı tuttuğum elim yavaşça kucağıma düşmüştü. Yankı'ydı bu. Ne yapıyordu? Neden gelmişti? 

"Ben bakarım." dedi adam arabadan inerken. Sessiz kalmıştım. Neden burada olduğunu bilmiyordum belki de adama söylemesi gereken bir şey olmuştu ama o evde telefon çekmediği için peşimizden gelmek zorunda kalmıştı. Arabasını bizim arabamızın önüne doğru hızla çektiği için böyle ani fren yapmıştık anlaşılan. 

Adam arabadan inip Yankı'ya doğru yaklaşıp bir şey söylediğinde Yankı ona kısa bir bakış atmış ve sonra gözlerini ondan alıp benim gözlerime çevirmişti. Göz gözeydik yine. Neden ne yaparsam yapayım bu gözlerden kaçamıyordum? Aramızda oluşan bu tuhaf bağ neden bir türlü kopmuyordu? Neden koparamıyordum? 

Yankı adamın yanından geçmiş ve olduğum arabaya doğru gelmeye başlamıştı. Gözlerini gözlerimden hiç ayırmıyordu. Arabanın yanına ulaştığında benim olduğum tarafın kapısını aralamış ve yavaşça kolumdan tutup beni arabadan çıkarmıştı. Tam karşısında durduğumda gözlerine bakabilmek için başımı hafifçe yukarıya doğru kaldırmıştım. Yorgun bakıyordu. Yorulduğunu biliyordum. Bıktığını ve artık bu şeylerin sona ermesini istediğini biliyordum. 

"Gitme." dedi gözlerime bakarak. 

"Gitmek zorundayım." dedim kararlı bir sesle. Onun gözlerine bakarak bunları söylüyor olmak yara üzerine yara açıyor gibiydi. "Sevdiklerimi korumak istiyorum." diye ekledim. Mecburdum. Ailem için de Yankı ve Tutku için de gitmem gerekiyordu. Ben sadece onlara bela getiriyordum. Daha fazla burada onunla konuşmak istemiyordum. Gözyaşlarımı zor tutuyordum. Arkama dönüp arabaya doğru ilerleyeceğim sırada Yankı bu sefer hiç de yavaş olmayan bir hareketle kolumu tutmuş ve beni göğüsüne doğru çekip sıkıca sarılmıştı. 

"Ben de istiyorum." dedi bana sıkı sıkı sarılırken. "Sevdiğim birini korumak istiyorum." 

Kolları arasında öyle sıkıca tutuluyordum ki hareket bile edemez bir haldeydim. Sevdiği biri... Ben miydim? Korumak istediği, sevdiği kişi ben miydim?  

Bu gerçek miydi, şu an duyduklarım gerçek miydi? Defalarca kez beni  sevdiğini söylesin diye gözlerine bakmışken ve hepsinde umutsuzluğa kapılmışken şimdi mi söylemişti bunu? Tam gideceğim zaman, onu sileceğim her şeyi unutacağım, kendimden  ve aşkımdan vazgeçeceğim zaman mı söylemişti? 

PSİKOTERAPİ (Tamamlandı) Место, где живут истории. Откройте их для себя