PSİKOTERAPİ:20

1.9K 254 95
                                    

"Sınavlarım var biliyorsunuz ki çalışmam gerekiyor." diyerek bir bahane sunmuştum anne ve babama. "Siz gidin, ben bir şeyler atıştırırım."

Yankı'nın ailesi ve Tutku'nun babası ile o psikopat doktor amcası, benim ailem ile birlikte güzel bir restorana yemeğe gitmeye karar vermişlerdi ama benim gitmek gibi bir niyetim hiç yoktu. Ne Yankı'yı görüp kalbimi sızlatmak, ne Tutku'nun karşısına çıkıp onun kalbini sızlatmak ne de o psikopat doktorla bir araya gelmek istiyordum. Evde durup sabaha kadar ders çalışmayı tercih ederdim.

"Alya, lütfen kızım. " diyerek araya girmişti babam. "Zaten seninle gün içinde vakit geçiremiyoruz birlikte yiyeceğimiz bu güzel yemeği de reddetme."

Öylece babamın gözlerine bakmıştım. Canım babam bilmiyordu ki ben neler yaşamıştım, yaşıyordum. Bilmiyordu ki Yankı'yı gördüğümde bırak yemek yemeyi doğru düzgün yutkunamıyordum. Ve yine bilmiyordu ki artık Tutku da benimle aynı duruma düşmüştü.

"Tamam," diyebilmiştim sadece. Babamı kıramıyordum. Onun bize verdiği değeri görmezden gelmek çok zordu. "Hazırlanıp geliyorum."

Odama geçip hazırlanırken kalbimdeki korkuyu ve endişeyi kontrol altına almaya çalışıyordum. Ne yapmalıydım ve nasıl davranmalıydım? Onları gördükçe yüreğime düşen alevleri nasıl söndürebilirdim? Yoksa bu yangınla yaşamayı öğrenmem mi gerekirdi?

Evden çıkarken ve yolda da sürekli aynı şeyleri düşünüp durmuştum. Yolda camdan bakarken gördüğüm her otobüsün yanından geçene kadar öylece izlemiştim. Nasıl bir kaderdi bu? Neden bu kadere tıkılmış gençlerdik biz? Bu acıyla yaşamak istemiyordum. Yankı ve Tutku da istemiyorlardı. Keşke geçmişi silip atabilecek bir gücüm olsaydı.

"Geldik."dedi babam oldukça gösterişli bir restoranın önünde dururken. Arabadan indiğimde annem yanıma gelmiş ve elimi tutmuştu.

"İyi misin?" dedi annem yumuşacık bir sesle. Başımı onaylarca sallasam da hiç iyi hissetmiyordum ve artık bunu saklayamıyordum da.

"Yankı'yı görecek olmak mı seni böyle üzüyor?" diye sordu annem elimi daha da sıkı tutarken.

"Sadece o değil," dedim en sonunda. Sesim titremişti ama annemin karşısında ağlayıp onu üzmek istemiyordum. "Aras'ın babasını görmek beni çok üzüyor. Tutku'yu görünce de üzülüyorum..." derken kendime laf geçirememiştim ve gözyaşlarım yanaklarıma dökülmüştü. Kendimi tutamıyordum.

"Şimdi seni anlıyorum anne." dedim anneme sarılırken. Annemin de gözleri dolmuştu ve bana sıkıca sarılmıştı. "Bu olayı benden neden sakladığını şimdi çok iyi anlıyorum. O kadar zor ve acı ki Aras'ın yerine ben ölmeyi tercih ederdim."

"Alya, böyle söyleme kızım lütfen beni de çok üzüyorsun." dedi annem titreyen sesiyle. Bu konuşmanın yeri burası değildi. Kendimi toparlamaya çalışıp annemin yanağına küçük bir öpücük bırakmıştım.

"İçeriye gidelim, babam bizi merak etmesin." dedim annemin elini tutmaya devam ederken. Annem buğulu gözleriyle gözlerime bakmış ardından yanağımı okşamıştı. Restorana doğru ilerlerken bu geceyi sorunsuz geçirebilmek için dua etmiştim.

Bizim için çok büyük ve çok uzun bir masa hazırlanmıştı. Gülfida hanım ve eşi, şirketten bir aile daha ve Aras'ın doktor babası masada yerini almışlardı. Yankı yoktu. Belki de Tutku burada olduğu için gelmeyecekti bilmiyordum. Böylesi daha iyi olabilirdi.

"Hoş geldiniz, biz de başlamak için sizi bekliyorduk." dedi Gülfida hanım anneme ve bana bakarak gülümserken. Annem yüzüne yumuşacık bir gülümseme yerleştirmiş ve babamın yanına oturmuştu.

PSİKOTERAPİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now