PSİKOTERAPİ:21

1.9K 224 31
                                    


"Kış kış kötü ruhlar! Her yer kötü ruh kaynıyor!" diye bağırıyordu müdür yardımcımız elindeki tütsüyle sağa sola koşturarak. Okulda ki bütün öğrencileri de bahçeye dizmişti. Komedi izler gibi herkes onu izliyordu ama hiç kimse korkudan gülemiyordu. 

"Kesinlikle kötü ruhlar musallat olmuş bu okula bunun başka bir açıklaması olamaz!"diye bağırırken öğrencilere doğru sert sert bakıyordu. 

"Ne olmuş yine?" diye sordum fısıldaşan kızlara doğru. Ayda bir kere hepimizi mutlaka bu bahçeye toplar ve bir güzel kızardı. Tabii öğrenciler de onunla uğraştığı için haksız sayılmazdı. 

"Biri arabasının camlarını sprey boya ile çizmiş." diye fısıldadı Esra. Eskiden olsa buna gerçekten gülerdim ama şimdi sebepsizce gülesim gelmiyordu. 

"Okuldan birinin yaptığına eminim sizi haylazlar!"  diye bağırdı tütsüyü pantolonuna doğru düşürürken. Sonra da korkarak sıçramış ve bizden biri gülüyor mu diye başını hemen kaldırıp bize doğru bakmıştı. İçine içine gülmekten patlamak üzere olan öğrenciler görüyordum. 

"Her zaman benim arabama yapıyorsunuz!" diye haykırdı. "Ne öğretmenlerin ne de müdürün arabasına yapmıyorsunuz! Demek ki hedef benim! Beni sevmeyen bir öğrenci bunu yapıyor!" 

Bu sıcakta bizi burada 30 dakikadır dikiyor ve azarlıyorken onu hangi öğrenci sevebilirdi ki?

"Öğretmenim yağmur başladı!" diye seslendi yan sınıftan bir çocuk. Yaz yağmurları başlamış olmalıydı. Hava çok güzeldi ama bu da dikkatimi çekemiyordu. Eskiden yaz aylarını çok seviyordum şimdi ise yaz ayına girdiğimizden bile haberim yoktu. 

"Kim boyadıysa itiraf etsin ki ıslanmayın!" diye söylendi müdür yardımcısı. Kendisi üstü kapalı bir yerde olduğu için ıslanmıyordu. 

"Bizim sınıftan biri değil!" 

"Bizim sınıftan hiç değil!"

"Bizim sınıftan da değil öğretmenim!"

Öğrencilerden itiraz sesleri yükselirken yağmur daha da şiddetlenmeye başlamıştı. 

"Ne bu ses!" diye bağırarak müdür yardımcısının yanına doğru ilerleyen okulumuzun müdürüydü. 

"Çocuklar dışarıda oynamak istiyormuş, onlara kızıyordum." dedi müdür yardımcısı bize kısık gözlerle bakarken. "Bu yağmurda oynanır mı hiç!"diye ekledi yapmacık bir sesle. 

"Bırakın oyun oynamayı, sınavlarınıza odaklanın. Herkes sınıfına!" diye seslenmiş ve yoluna devam etmişti müdürümüz. 

"Sonra hesaplaşacağız. " dedi müdür yardımcısı bize pis bakışlar atarak. "Arabamı koruyun, daha taksiti bitmedi." diye uyarmıştı  yanında ki görevliyi ve o da müdürün peşinden gitmişti. 

Çantalarımızı sınıflardan aldıktan sonra herkes okuldan ayrılmış, bu günü de böyle sonlandırmıştık. Yolda durağa doğru yürürken etrafıma bakıyordum. Karşı kaldırımda iki arkadaş fotoğraf çekiyorlar, gülüşüyorlardı. Onları görünce adımlarım duraksamış ve dudaklarıma bir gülümseme yerleşmişti. Aklıma Yankı'nın telefonunda gördüğüm kendi fotoğraflarım gelmişti. Beni kurtardığı için pişman olan biri neden telefonunda benim fotoğraflarımı saklıyordu? Beni kendisinden uzaklaştırmak için söylediği şeylerdi ama beni öyle üzmüştü ki o kelimeler, o an  üzüntümden nefes bile alamamıştım. Ne yapmalıyım diye düşünmüş durmuştum. 

Şimdi ne yapacağımı biliyordum. 

Beni kurtardığı için pişman olmadığının farkındaydım ve bu içimi rahatlatıyordu ama onun istediği gibi davranıp etrafında dolanmayacaktım. Gurursuz birine dönüşmek istemiyordum.Durağa geldiğimde otobüs bekleyen insanların arasına karışmıştım. Okul çıkışı olduğu için çoğu öğrenciydi. Gözlerim sebepsizce etrafa bakınıyordu. Sanki bir yerden Yankı çıkıp gelecekmiş gibi veya onu buradan geçerken görebilirmişim gibi. Aşık olup aşkına karşılık alamayan her insan benim gibi böyle acı mı çekiyordu? Durmadan aşık olduğu kişi hiç aklından çıkmıyor muydu, benim gibi? 

PSİKOTERAPİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now