25

221 17 5
                                    

İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

LOUIS' POV.

Barın kapısından girer girmez Niall'ın yönlendirmesiyle en yakın yere oturduk. Neden geldiğimizi bile bilmiyordum. Her ölümden döndüğümüzde kutlama yapıyor, sevgililerimizin bayılana kadar içmesini izliyorduk. Mantıksız olduğu kadar gereksizdi de.

Harry her zamanki gibi Niall ve Liam arasında dönen sohbeti dinlemese de benim adımın geçmesiyle dikkatini Liam'a verdi.

"Louis içeri gelseydi Jeff'i tanıyıp bizi uyarırdı belki de, önceden fark etmemiz gerekirdi, nasıl bu kadar aptal olabildik anlamadım."

"Hata sende Liam. Düğünde herkese kendini komiser diye tanıttın, amirim deseydin sevgilini korurdun. Bu kadar basit." Harry'nin dediği şeye Niall kahkaha atarken biz kaşlarımızı kaldırarak tepki verdik.

"Bugün çok yoruldum, biraz stres atsaydım fena olmazdı yani." Gözlerimin içine bakarak sadece benim duyacağım bir tonda konuştu sevgilim. Ne demeye çalıştığını anlayınca kaşlarımla tuvaletlerin olduğu yeri gösterip peşimden gelmesini umarak ayaklandım. Tam tahmin ettiğim gibi kısa sürede tuvaletten içeri girdi. Gözlerine bakıp dudağımı ısırınca beni belimden tutarak geriye yürüttü. Boş tuvaletin boş kabinlerinden birine girince beni klozete oturtup üstüme çıktı. Şu altta olma işini sevmiş olmalıydı. Kalın dudaklarını boynuma yönlendirip ısırıklar bıraktı. Sonra yavaşça aşağıya doğru gidip önümde diz çöktü. Elini düğmeme atmıştı ki, telefonumun çalmasıyla ikimiz de inledik. Ben titreyen ellerimle ekrana bile bakmadan aramayı reddedince imzası haline gelmiş sırıtışıyla işine devam etti.

Fermuarı indirip boxerıma ulaşınca tekrar çalan telefonumla sessiz bir çığlık attı. Tekrar telefonu kapatarak kıvırcık saçlarına ellerimi daldırdım. İki elini kullanarak boxerımı ayak bileklerime indirdi. Sertliğime kafasını yaklaştırır yaklaştırmaz tekrar çalan telefonumla tıslayarak geri çekildi.

"Artık aç şunu." Burnundan soluyordu. Elimi pantolonumun arka cebine atıp Lottie'den gelen üçüncü aramayı cevapladım.

"Ne var?" Bir yandan da Harry'nin dolgun dudaklarına penisimin ucunu yerleştirdim. Harry ağzını ustaca kullanırken telefondan gelen hıçkırık sesiyle Harry'nin saçındaki elimi çektim.

"A-ahh, noldu Lotts?"

"Fizzy... bilmiyorum Louis. Bir şey oldu, eve gelebilir misin? Korkuyorum."

Duyduklarımın şokuyla donuklaşmış yüz ifademi gören Harry, hemen geri çekilerek elini devreye soktu. Dudaklarını boynuma dayayıp minik öpücükler bırakmaya başladı.

"Sikti-ahh, tamam geliyorum."

"Hızlı ol." Telefonun kapanmasıyla benim Harry'nin eline boşalmam aynı anda olmuştu.

"Çok özür dilerim bebeğim, Lottie acilen eve çağırdı, ağlıyordu, Fizzy falan dedi, anlamadım ama bir gidip baksak iyi olur, telafi edeceğim, söz." Kafasını sallayıp dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurdu. İkimiz de üstümüzü giyinip temizlendik. Barın pis tuvaletinden çıkarken yemeğiyle ve içtiği çayla çok meşgul olan Niall'ın yanına uğrayıp gitmemiz gerektiğini söyledik. Zayn ve Liam ortalıkta görünmüyordu.

Arabaya binmemizle başlayan yolculuk, benim gözlerimi Harry'den alamamla devam ediyordu şimdi. Az önce yaşanılanlar da cabasıydı belki de.

"Bana öyle bakma." Bakışlarımı fark etmiş olmasına utanmama zaman kalmadan el frenini hızla çekerek evimizin önünde durdu.

"Hadi gidip ne olduğuna bakalım küçük aşık. Sonra yine uzun uzun izlersin." Gülerek kafamı salladım. Kendi tarafının kapısını açıp indikten sonra gelip benim de kapımı açtı.

Apartman kapısından girdik ama yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu bizim dairemizden gelen ağlama seslerinden anlaşılıyordu. Birbirimize baktık bir süre anlamsızca. Sonra aynı anda olabileceğimiz en çevik şekilde kapıya dayandık. Harry zili çalarken ben parmağımla kapıya vuruyordum.

"Lottie! Benim, Louis. Sakin ol ve kapıyı aç lütfen." Yaklaşık beş dakika öylece bekledik. Kapının arkasındaki kilitlerin sesi gelince biraz sakinleştiğini anlayıp derin bir nefes aldım. Ağlamaktan şişmiş gözleri ve kucağındaki Daisy'i kapının arkasından görünce kapıyı hızla ittirerek içeri girdim. Harry de Lottie'nin paçasına yapışmış Phoebe'yi kucaklayarak peşimden koştu. Salondaki koltukta yarı baygın yatan Fizzy'e uzun uzun baktım. Onu hiç bu kadar savunmasız ve güçsüz gördüğümü hatırlamıyordum. Harry kucağındaki şok olmuş küçük kızı bana vererek Fizzy'nin yanına çöktü.

"Başta anlamadım ama şimdi... gözleri kıpkırmızı, titriyor ve çok terlemiş. Kabul etmek zor gelebilir ama, yoksunluk krizi geçiriyor."

Lottie ve ben şaşkın ifadelerle birbirimize bakarken Lottie kucağındaki çocuğu yavaşça yere indirdi.

"Ablacım, kardeşini de al, Louis abinizin odasında oyalanın biraz olur mu? Biz hemen geliriz yanınıza." Korkulu gözlerle bakan ikizler el ele tutuşarak benim odama gittiler.

"Lottie, uyuşturucu kullandığını biliyor muydun?" Kırgın sesime karşılık kafasını iki yana salladı. O da kabul etmekte zorlanıyor gibiydi.

"Hayır. Buradayken hiç kullanmamış olmalı. Gerçekten uzun zamandır o koltukta öylece yatıyor. Bir şey olmasından korkuyorum."

"Şey, konuşmanızı bölmek istemedim ama böyle kritik yapmaya devam mı edeceksiniz? Çözüm bulsanız iyi olur çünkü kardeşiniz cidden iyi durumda değil." Harry bizi gerçekliğe doğru çekince çözüm arar gibi birbirimize baktık.

"Kendimi kahraman gibi göstermek istemezdim ama sizin bir şey yapacağınız yok. Yanımda biraz kokain var, şimdilik verip bundan sonrası için rehabilitasyon düşünün derim." Her ne kadar kullanmasını istemiyor olsam da bu seferlik izin vermek zorundaydım. Annemden sonra kardeşimi kaybedecek olmak, bir daha uzun süre ölü gibi yaşamama neden olabilirdi. Ben onay verince Harry bir kitap alarak beyaz tozu çizgi halinde üstüne döktü. Nefesleri sıklaşan Fizzy zorlukla tozu burnundan çektiğinde derin bir nefes alarak yorgun bedenini tekrar kanepeye bıraktı. O uyuklamaya başlayınca biz de çözüm düşünmeye başlamıştık.

Ama, minik toplantımız ikizlerin bağırarak salona girmesiyle başlamadan bitti.

"Abla, biz abimin odasında oyuncak bulduk." Lottie kaşlarını çatıp bana bakınca ben de anlamamış ifademi takınıp kızlara döndüm.

"Abiş özür dileriz çekmecelerini karıştırdık. Ama çok güzel oyuncaklar vardı, baaak."

Arkalarında sakladıkları büyük boy dildo, tüylü kelepçe, kayganlaştırıcı, kırbaç ve jartiyer parçalarını önümüze attıklarında Lottie gözlerini büyüttü, ben domates gibi kıpkırmızı oldum ve Harry...

Beş dakika önce hıçkırıkların yankılandığı küçük dairemizde, Harry'nin acımasız ve güçlü kahkahaları yer bulmuştu şimdi de.

You & IWhere stories live. Discover now