8

319 23 40
                                    

İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

LIAM'S POV.

Bardan karakola getirdiğimiz uyuşturucu kaçakçılarının yanlarında ne kadar mal varsa bir masaya boşaltmıştık. Hepsinin tek tek adını yazıp kesinliği olmayan mahkemede söylememiz gerekiyordu. "Gıcık amirimizin gıcık hareketleri" diye düşündüm. Önümdeki suç yığınının içinden gözüme parlak turuncu paketli bir hap çarptı. Adını önceden duyduğuma emindim. Hiç uyuşturucu kullanmamış bir insan olarak, daha önce bir partide denk gelmiş olmam imkansıza yakındı.

Yavaş yavaş aklıma doluşan cümlelerle gözlerim iyice açıldı.

"Hapla öldürülmüş... Cinayet olması daha muhtemel... Grimshaw..."

Hemen telefonuma sarılıp Bebe'yi aradım. Çok bekletmeden açtı. İş arkadaşlarımın bana garip bakışlarını umursamdan hızlıca aklımdakileri söylemeye odaklandım.

"Bebe? Sana bir şey sormam lazım. Geçen gün otopsisini yaptığın şu hapla öldürülen kadın... Evet, Jennifer Winston. Öldürüldüğü hapın adını söyleyebilir misin? Sanırım dava tam kapanmış sayılmaz." Birkaç saniye sessizlikten sonra şüphelerimi onaylayan hapın ismini verdi. Zayn'in bu yeni gelişmelerden çok etkilenmemesini umarak Bebe'ye hızlı bir teşekkür ettim. Bay Cowell'ın odasına doğru hızlı adımlarla gittim. Yeni gelişmeleri özet geçmem gerektiğini bilsem de davanın mahkemeye çıkacak kadar büyümesinden korkuyordum. Kapıyı çalıp 'gel' komutundan sonra içeri girdim.

"Bay Cowell, Jennifer Winston davasında yeni bir gelişme var. Geçen gün bara yaptığımız uyuşturucu baskınından buraya getirdiğimiz kaçakçıların ceplerinden maktülün öldürüldüğü hap çıktı." Pek de şaşırmamış gibi bakıyordu ama kaşlarını çatmasından durumun ciddiyetini düşündüğünü anlamıştım.

"O zaman... komiser Payne, neden bana Zayn Malik'in suçsuz olduğunu söylediniz?"

"Zayn Malik de kurbanın katili de Grimshaw ismini verdiler efendim. Biliyorum, iş birliği yaptıkları ihtimali var ama sizce de bu detaylar yerine Grimshaw'u arasak davayı daha çabuk kapatmaz mıyız?"

"Bana akıl vermeyin. Dava mahkemeye çıkacak. Nezarettekilere haber verin, Bay Styles'ı da arayın, her zaman süründüğü bar köşelerinde değilse, ilgilenmesi gereken bir dava var." Bu sözler üzerine düşünebildiğim tek şey, Zayn'i bir daha göremeyecek olma ihtimalimdi.

LOUIS' POV.

Eleanor'a eve gelmesi için konum atmakla uğraşırken Harry'nin telefonu çaldı.

"Efendim Liam? Neden bunun için beni aradın? Olası bir gelişme, Grimshaw kendisini kurtarmak için adamlarını kullanmış işte. Basit bir cinayet değildi bu, onu bulmamamız için zaman kazanıyor, bizi ufak detaylarla uğraştırıp yakalanmasını geciktirecekti. Bu tuzağa düşmeyin, başka bir şey? Güzel, o zaman sohbet bitmiştir. "

Ben neden bahsettiğini bile anlayamamıştım ama sorarsam bu işin çok uzayacağı ve sonunun can sıkıcı biteceği aşikardı. Salondaki camlı dolapta asılı duran kemanını alıp masaya bıraktı. Bileğindeki tokayla saçlarını hızlı bir topuz yaptı ve önüne düşen saç tutamlarına aldırmadan kemanını çenesine yasladı. Vivaldi'ye ait olduğunu düşündüğüm bir klasik müzik parçadını çalmaya başladı. Kısa bir süreden sonra kapının çalmasıyla silkelenip kapıya koştum. Karşımda bana heyecanlı gözlerle bakan Eleanor'u görünce yüzümü buruşturmamak için direnmiştim. Harry ise, hiçbir şeyi umursamadan kemanını çalmaya devam ediyordu. Hiç notalara bakma gereği duymaması ise yeterince etkileyiciydi bana göre.

Eleanor bir şey demeden salona geçip iki kişilik koltuğa yayılarak oturdu.

"Misafirimize merhaba demeyecek misin?"

"Misafirini tanımıyorum o yüzden hayır."

"Tanışabilirsiniz. Bu Eleanor kız arkadaşım."

Tiz bir sesle kemanın tellerine sürttüğü yayı durdurdu. Gülüşünü saklama gereği duymadan hafif bir kahkaha attı.

"Komik bir şey mi var Harry?"

"Hayır, ben sadece şaşırdım. Açıkça eşcinselsin bunu seni ilk gördüğümde anlamıştım, Eleanor'un fark etmemiş olması garip."

"Eşcinsel olsaydım Eleanor sevgilim olmazdı değil mi?"

"Sevgilim..." daha da yüksek sesle kahkaha attı ve keman çalmaya geri döndü. Kemandan çıkan seslerin arasında "Nasıl biliyorsan öyle yap." dediğini duydum.

"Harry alınma ama..." Eleanor cümlesine devam etmeden önce Harry'nin üzerindeki dar siyah pantolonu, pembe, beyaz puantiyeleri olan gömleği ve topuz yaptığı uzun saçlarını düzdü. "... Pembe gömlek ve dapdar pantolon giyen sensin, Louis'ye neden eşcinsel diyorsun?"

Harry yine keman çalmayı durdurup yavaşça yüzünü bize doğru döndürdü. "Sen konuşunca bütün sokağın IQ'su düşüyor. Lütfen susar mısın?" dediği şeye gülmek istesem de kendimi tuttum. Eleanor'un dediğini doğru bulmuyordum, hatta Harry o rengarek süitleri ve gömlekleri çoğu kızdan daha iyi taşıyordu. Ama içimde büyüyen intikam hissi hüzünden hiçbir şey düşünmeden gözleri sulanmış Eleanor'un dudaklarına yapıştım.

Harry bizden gelen ıslak öpüşme seslerine aldırmadan kemanını çalmaya devam ediyordu. Ben de dikkatini toplama umuduyla öpüşmemizi derinleştirdim. Dilini benim ağzımda hissedince iyice emdim, o yavaşça üstüme çıkmak için hamle yaparken saçlarımı çekiştirdi. Ben de yüksek bir sesle adını inledim.

"Harreehh."

👀

You & IWhere stories live. Discover now