Melike eğilip bana sıkıca sarıldı.O da ağlıyordu.Her ne kadar ses çıkarmamaya çalışsa da ıslanan tişörtümden tenime değen ıslaklık sayesinde bunu anlıyordum.

"Lütfen İpek sakin ol.Sana bir şey olmasından korkuyorum."dedi.

"Yapamam."dedim güçlükle.

Sadece sarılıyorduk.Sonra ablasının sesi bu anı böldü.

"İpekcim kalkın da şu koltuğa oturun.Kendini harap etme iyileşecek.Benim içimde kötü bir his yok."dedi.

Beni zar zor olduğum yerden kaldırıp hastanenin krem rengi koltuklarından birine oturtmuşlardı.Melike su verdi.Başımı iki yana salladım.Israr etti ama şu an en son düşüneceğim şey kendimdi.Bu sırada Melike'nin annesi ve babası geldi.

"Bugün göremezmişiz ama yarın görebilirmişiz."dedi babası.

"Tamam o zaman yarın erkenden geliriz.Hadi şimdi gidelim."dedi Melike.

"Siz gidin ben kalacağım."dedim gayet kararlı bir şekilde.

"Olur mu öyle şey sen de geliyorsun."dedi Melike'nin annesi beni bastırmaya çalışırcasına.

"Hayır ben kalıyorum kusura bakmayın."dedim.

"Anne ısrar etme İpek çok inatçıdır."dedi Melike.

"Tamam o zaman siz gidin ben İpekle kalırım."dedi Nevin teyze.

"Hayır İpek nerede ben orada."dedi Melike.Annesi ısrar etmemişti.Melike'nin ablası bana sarılıp teselli de bulunduktan sonra gitmişlerdi.Ne kadar da bencilim Selim'in ailesini aramayı unuttum.Ayağa kalktım.

"Nereye?"dedi Melike.

"Selim'in ailesini arayacağım.Yani Selim hocanın demek istemiştim."diyerek kıvırmaya çalıştım.

"Tamam yavrum git ara."dedi Nevin teyze.

Telefonumu elime aldığımda Selim'in telefonunu kurcalamamın ilk defa bir yararını gördüğümü farkettim.Annesinin numarasını sırf 'kaynanam'diye kaydetmek için almıştım.Bir gün gerçekten lazım olabileceğini hiç düşünmemiştim.Arama tuşuna bir türlü basamıyordum.Sanki parmaklarım tutulmuş gibiydi onlara gücümü yetiremiyordum.Sakin ol İpek ve ağlama ağlarsan durumunun çok da iyi olmadığını anlarlar.

Sonra saate baktım ve saat gece ikiydi ve bence bu saatte aramam onları gereğinden fazla korkuturdu.Yarın aramalıyım.Bunu düşündükten sonra kaskatı kesilen vücudum tekrar canlandı.

Melikelerin yanlarına gittim annesi arayıp aramadığımı sordu.Ben de yarın aramamın daha uygun olacağını söyledim.

...

Sabah uyandığımda kendimi hastanenin bir odasının kapısının önünde buldum.Uyuşmuş olan vücudumu açmaya çalıştım. Gözlerim çok şişmiş olmalı ki zor görüyordum etrafı.Ayağı kalktığımda ilerideki yoğun bakımı görünce anladım.Selim'i bugün odaya çıkaracaklardı ve ben bunu bekliyordum.Telefonumu elime alıp saatin kaç olduğuna bakacaktım ama Melike'den gelen 67 tane cevapsız aramayı farkettim ve onu aradım.

"Alo."dedim sessizce.

"Ya sen nerdesin?Sabaha karşı yok oldun ortadan.Seni arıyoruz saatlerdir."

"Tamam geliyorum ne oldu?"diye sorduğum sırada Yoğun bakımın kapısı açıldı.Selim mi o?Selimmm.Telefonu kapattım ve dün uyurken dinlenen gözlerim tam hızıyla göz yaşlarımı akıtmaya devam ediyordu.Selim'in yüzünü gördüğümde ise göz yaşlarıma hıçkırıklarımda eklenmişti.Her zaman ışıl ışık bakan gözleri her zamankinin aksine kapalı,onun yerini gözünün altındaki şişlikler dikkat çekiyordu.Canlı teni kendini sarının en solgun tonuna bırakmıştı.Dudaklarıma her değdiğinde nefesimi kesen kırmızı dudakları şimdi silik bir pembeye bürünmüştü.Onu bu halde hareketsiz ve çaresiz yatarken görmek zar zor bastırdığım suçluluk duygusu içimden tekrar çıkarmıştı.

Hocama Aşık Oldum (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now