ROOM [54]

538 59 175
                                    

Medyadaki Room 520'ye özel bu video için epey uğraşmıştım, izlerseniz ve yorumlarınızı benimle de paylaşırsanız çok mutlu olurum❣

Önceki bölümü unutanlar hemen son kısma bakıp gelsin öpüyorum kocaman😽

54

Sehun

"Afiyetle ye lütfen." 

Dakikalardır bakıştığım, ağzıma tek lokma koyamadığım, midemin almadığı o mis kokulu anne yemeklerini önüme sürdü yine. Avcumun içindeki bardağı döndürüp gözlerimi kaçırdım güzel yüzünden.

Luhan'la o kadar benziyordu ki... Bir gün Se La teyzenin yüzüne bakmaya cesaret edemeyeceğim aklımın ucundan geçmezdi.

"Tok sayılırım, teşekkür ederim." dedim sessizce.

Se La teyzeyi kapıda gördüğüm an hem şaşkınlığa hem de hayal kırıklığına aynı anda uğramıştım. Luhan'a ne kadar kırgın olursam olayım bir tarafım hala onu bekliyordu çünkü. Fakat karşıma annesi çıkmıştı.

"Olmaz öyle ama bak, çok uğraştım. Tok olsan da tadına bakmalısın." çubuğuna sıkıştırdığı pilav ve eti sırasıyla tabağıma koyduğunda dişlerimi sıktım. Hiçbir şey yokmuş gibi neşeyle yemek yememi bekliyordu.

"Gerek yoktu." dedim, gözlerim meydan okurcasına gözlerine çıktı. Ayrılığımızdan onu sorumlu tutuyordum içten içe.

"Sehun'umuza iyi bakmalıyız öyle değil mi?" dedi sevimli olmaya çalışarak.

Alaylı bir gülüş patlayıverdi yüzümde. Masaya dizdiği yemeklerle başka birine iyi bakabilirdi ancak bende iyileşecek bir taraf bırakmamışlardı ne yazık ki.

"Özür dilerim Se La teyze ama neden geldiğini sorabilir miyim?" hatırladığım kadarıyla en son Luhan'a saçma sapan akıllar vererek ayrılığımıza sebep olmuştu. Şimdi ise çatkapı evime gelip tek derdi beni beslemekmiş gibi davranıyordu.

Dudaklarındaki tebessüm varlığını korusa da bakışları değişti.

"Aranızda ne geçmiş olursa olsun sen hala benim bir oğlumsun biliyorsun değil mi?" elime uzanıp okşadı, garip bir şekilde rahatsız olmuştum. Midemin yemekleri almadığı gibi kalbimde bu ilgi alakayı kabul etmiyordu sanki.

"Bu yüzden mi Luhan'ı dolduruşa getirdiniz? Beni gerçekten bir evladınız gibi sevdiğiniz için mi?" dedim tükürürcesine, nefretle. Benden gitmesinin tek sorumlusu annesiymiş gibi büyük bir öfkeyle kuşanmıştım. Luhan'la benzer formlara sahip yüzü dalga dalga hüzüne bulaştığında rahatlamıştım hatta. Benim üzüldüğüm gibi onlar da üzülmeliydi.

Sorumu görmezden gelip tabağıma yemek doldurmaya devam ettiğinde hışımla önümden ittim dolu tabağı.

"Sizin gerçekten bize destek olduğunuzu sanıyordum. Ne kadar yanılmışım." yatmadan önce başucumuza ılık süt bırakan, şevkatle yüzümü okşayıp artık benim de annem olduğunu söyleyen kadın değildi sanki artık.

"İkiniz de öyle gençsiniz ki." acır gibi bakmıştı yüzüme. Başını sallayıp tüllü bluzunun kollarını yukarı çekerek masaya dayandı. "Buraya gerçekten sadece sana göz kulak olmaya gelmiştim ama madem böyle düşünüyorsun kendimi ifade edeyim." göz kulak olmanıza ihtiyacım yok diye haykırmamak için zor tutmuştum kendimi. Oğlunun da kendisinin de beni sevdiği için değil de bana acıdığı için yanımda olduğuna inanmak gibi hastalıklı bir düşünceye sahip olmaya başlamıştım. Bu fikir başımı ağrıtıyordu. İnanmak istemiyordum.

ROOM 520 | HunhanWhere stories live. Discover now