ROOM [10]

2.9K 260 110
                                    

|10|

Kendi nefes seslerimden bile daha yakın hissettiğim bir başka meltem hissetmiştim yanaklarımda. Karanlığa alışmış gözlerim perdenin ardından vuran güneş ışığıyla yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Kaşınan burnumu ne olduğunu bilmediğim bir yere sürtüp ayıldığımda bir süre öylece kalmıştım. Şu an benim yatağımda olmam ve açlıktan ölene dek kalkmamak için diretmem gerekirken Sehun'un koynunda koltuk üstlerinde ne işim vardı?

Kıpırdamadan gözlerimi etrafta gezdirdim. Sehpanın üstündeki iki bardak, kucağıma düşen karışmış kulaklık kabloları ve en çokta hala acıyan dizime Sehun tarafından yapıştırılan yara bantları.. Dün geceyi hatırlağıdımda neden burda olduğumu yavaş yavaş anlamlandırmıştım. Fakat Sehun'un kollarını bana dolaması ve benimde yüzümü onun boynuna gömmüş olma kısmım hala muallaktaydı.

Bir ihtimal, Sehun benim halimden faydalanmış olabilir miydi?

"Oh!" tabii ya. Sehun'un tercihlerini nasıl unuturdum. Boşuna mıydı dün giydiğim bol kıyafetler, dudaklarıma boca ettiğim beyaz öcü pudrası ve tabi ki hasta numaram. Koynuna yatırdığına göre boşunaydı demek ki. Ahh lanet olsun! Hızla yerimden kalkıp kollarını attım üstümden.

Dağılmış saçlarımı düzeltip olası seksi görünümümü yok etmeye çalışırken Sehun gerinmeyle karışık sesler çıkararak uyanmıştı..

"Günaydın velet." kollarını iki yana gererek göğsünü ortaya çıkara çıkara esnemişti. Hah. Birde velet diyordu çaktırmamak için.

"Yaa! Sen! Ne işim var benim senin yanında." açıkta kalan köprücük kemiklerimin kapanması için tişörtümü yırtarcasına çekiyordum bir taraftan.

Uykulu sersem bir kahkaha patlatıp kafasını iki yana sallamıştı rastgele.

"Bunu benim sormam gerekmiyor muydu? Burası benim yatağım sayılır. Ve yanımda uyuyan sensin?"

Açık açık hazır erkek bulmuşken yanıma attım demiyordu da hala üste çıkmaya çalışıyordu.

"SENİN YATAĞIN BU KANEPE. BURASI DEĞİL" yanımdaki üçlüyü gösterip histerik bir gülüş atmıştım.

Anlamlandıramadığım bir gülüşle ayağa kalkıp uzun boyuyla karşımda dikilmiş imalı bakışlarıyla tepeden tepeden bakıyordu. Tek hecelik bir nefes verip suratıma yaklaştı.

"Söylesene niye abarttın bu kadar? Alt tarafı bi gece yanımda uyudun. Seni bu kadar geren ne?" burnumun dibine kadar geldiğinde göğsünden yavaşça itip aramızda olması gereken bir mesafe koydum.

"K-kurallar.." dedim parmağımla mutfak tarafını gösterirken. Buzdolabı üstünde yapıştırılmış olan kişisel kural listemizdi kastettiğim. "Kişisel alanımı ihlal ediyorsun."

Yeniden üstüme yürüdüğünde uzun boyu altında ezildiğimi hissetmiştim."Dün gecede sen etmedin mi?" diye sordu. Başını yana eğip kıstığı gözleriyle gözlerimi bulduğunda ikinci bi psikolojik baskı altında hissedip suçlu gibi kafamı eğdim. Bir yandanda fazla yaklaşmaması için kolumu uzatıyor aramıza engel koyuyordum.

"D-dün gece mi?" üstümdeki baskı kekelememe neden olurken dün geceyi hatırlamaya çalıştım. Tanrım! İnsan uyurken ne yaptığını nasıl hatırlayabilirdi ki?

***

Birdenbire kollarımda bulduğum boşlukla sarsılmıştım. Kısa sürede ayıldığım için olsa gerek Luhan'ın sesini kulağımın içindeymişçesine hissediyordum. Yok neden yanımda uyumuş, yok ne işi varmış, yok burası benim yatağım değilmiş. Hayır senin derdin ne?! Kanepede uyuyakalan sen, kollarımın altına girip deliksiz uyuyan sen!

ROOM 520 | HunhanWhere stories live. Discover now