ROOM [56]× [M]

609 61 103
                                    

Işık hızında yeni bölümünüz geldiiiğ, afiyet olsun🤪

Smutumsu içerik! |Uzun bir anlatım olmadığından bölüm başlığına koymadım ;")|

Satır araları yorumlarınızla beni yalnız bırakmazsanız çok mutlu olurum🥳 Ne de olsa son 2 bölüm..🥺

56 (M)

"Bir bitmedi gitti şu öksürük, ne illetmiş. Ihlamurlar da fayda vermiyor, hatundan azar işitiyoruz. İlaçlar desen zaten bir halta yaradığı yok. Yok ya, çökmüş bu sağlık sektörü."

Tozunu aldığım kalemliğin dibine biraz daha sokuldum.

"E senin yolun sonu da yaklaştı be Kang Dae amca bundan sonra çok da şey etmemek lazım."

Acaba iyi olmuş muydu, uyuyabilmiş miydi, hala ağlıyor muydu büyükannesine?

"Ne etmeyecekmişim?"

"Hani hayata bu kadar tutunmaya uğraşma yani amcam, yorulmuşsundur diye dedim."

Acaba o da düşünüyor muydu dünkü öpücüğü? Dalıp dalıp gidiyor muydu aklı, tenime, kokuma, sıcaklığıma?

"Hergeleye bak sen! Yoncamı bırakıp öbür tarafa mı gideyim hemen? Rüyanda görürsün."

Yanına gitmeli miydim yine? Yoksa bu gurursuzluk olur muydu?

"Sahi Kang Dae amca, sen ölünce mirasın kime kalacak ya?"

Kalemliği yerine koyup Jay'in önünde durduğu rafın temizliğine geçtim. Akşama kadar hiçbir müşteriyle muhatap olmayıp yalnızca toz almak istiyordu canım.

"Kader bana ne büyük bir miras verdi ne de o mirası bırakacağım bir çocuk. Bir bu dükkanım var, bir evim, bir de çiçeğim."

"Aşkolsun dalyan gibi çocukların var ya burada. Öyle değil mi Sehun?"

Daldığım suyun derinliklerinden kıyıya vurmuşum gibi yavaş yavaş azalmıştı kulaklarımdaki basınç. Bana mı diyorlardı?

"Efendim?"

"Oho, bu da miras kovalayacak güya."

"Benim oğlum mütevazıdır. Miras kovalamaz ama bırakılana da hakkıyla bakar. Değil mi evlat?"

Konudan tamamen uzak olduğumu belli etmemek adına gülümsedim. Fakat belli etmeme kısmı pek başarılı sayılmazdı.

"Neyin var lan senin? Sabahtan beri sağır gibisin."

"Ben mi?"

"Yok elindeki toz bezi." alayla bezi çekip suratıma fırlatması bir oldu.

"Napıyorsun ya?"

"Seni kendine getiriyorum dangalak, adam burda mal paylaşımı yapacak ruhun duymuyor."

"Dalmışım sadece." dalmıştım. Düne, Luhan'a, acısına, saçlarına, dudaklarına.

Bir kolumu pişmanlık bir kolumu mutluluk çekiştiriyordu dünden beri. Solumdaki melekler gurursuzluğum yüzünden yüzüme tükürürken sağımdakiler Luhan'a bir kez olsun dokunmanın bayramını kutluyordu.

"Sen buna bakma evlat. Paylaşım maylaşım yok. Kim hakeder, yanımda kalmaya devam ederse ona yadigar kalır mirasım." konudan o kadar uzaktım ki neyden bahsettiklerini bile anlamıyordum.

"Sen hiç merak etme Kang Dae amcam, son nefesini güzel verdiğinden emin olana kadar yanında olacağım." Jay'in tam bir gerizekalı olduğunu söylemekten yorulmuştum ama Jay tam bir gerizekalıydı.

ROOM 520 | HunhanTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon