ROOM [39]

1.2K 123 187
                                    

Yazım yanlışları varsa özür dilerim hızlıca attım, yorum bırakmayı ve düşüncelerinizi yazmayı unutmayın ki arayı bu kadar açmayalım😙 Öpüyorum..

39

Luhan

"Bu doktorlar bizimle dalga mı geçiyor?!"

Kahvaltımın ortasında almayı istediğim son haber bile bu olmazdı. Sehun'u masada bırakıp salona geçtim dizlerim titrerken. Yuhan'ı daha yeni yoğun bakımdan çıkarmış sayılırdık. Üstelik doktorunun dediklerine göre şu an iyileşme sürecine giriyor olması gerekirdi, tekrar hastaneye yatması değil!

"Hayır sakin falan olamam anne! Yuhan hakkında dengesiz sonuçlar duymaktan bıktım artık." kastettiğim şeyin ne olduğunu gayet iyi biliyordu. Zamanında babamla fısıldaşmalarına şahit olmasam Yuhan'ın durmunun ne derecede olduğunu bile bilmiyor olacaktım. O günden sonra benden hiçbir gelişmeyi ya da gerilemeyi saklamadıklarını sanıyordum. Fakat sanırım yanılmıştım. Telefondaki sesi kısılırken benim ki annemin aksine git gide gürleşti.

"Yuhan iyi mi diyorum her seferinde iyi olduğunu söylüyorsunuz. İş bittiğinde mi bana haber vermeyi düşünüyordunuz, şu kafadan kurtulun artık ben çocuk değilim."

"Oğlum Yuhan gerçekten iyi sadece bir süre daha hastanede gözetim altında olması gerekiyormuş."

"Siz mi bana yalan söylüyorsunuz yoksa o sikik doktorlar mı!? İyi olan çocuk niye hastanede yatsın?"

Ağzımı bozduğumun farkına annemin bağırmasıyla varmıştım. Üzgündüm fakat sinirlerimi kontrol edemiyordum.

"TAMAM! ÖZÜR DİLERİM OLDU MU?! Tek problemimiz zaten şu an benim küfür etmem öyle değil mi?"

Sehun dikildiği yerde bağlı kollarını çözüp sakin olmamla ilgili bir şeyler söylerken öfkeme yenik düşüp telefonu kapattım annemin yüzüne. Hatta telefonu fırlatmış bile olabilirim ama sanırım parama acıdığım için son anda elimde kaldı.

"Luhan fazla tepki göstermiyor musun? Kadının suçu ne?"

"Sehun bir de sen başlama lütfen. Fazla tepki göstermiyorum az bile yapmışım bugüne kadar. Ben onun abisiyim ama durumu hakkında sürekli yalanlarla kandırılıyorum."

Mükemmel haftasonumuzun ardından bir mükemmel haftaya daha başlarız sanıyordum hatta hazırladığı kahvaltıdan sonra emindim bile. Ta ki annem arayana kadar.

"Geçti mi sinirin?" bir süre daha soluklanmamı beklerken omzumu sıvazlamaya kalkmıştı.

"Bugünlük beni affet Sehun." kahvaltıya dönmek istemedim. Hatta şu an tam da istediğim şey çöp konteynırı tekmelemekti. Dişlerimi fırçalamayı bile unutup evi terk ettim. Şirkete giderken taksi de tutmadım, uzun uzun metroyla gittim çünkü o kadar erken çıkmıştım ki buna vaktim vardı.

Yalnız kalmak istiyordum. Seul'ün sabah kalabalığında ne yalnızlık ama! Birkaç klasik müzik açıp camın kafamı mütemadiyen sallamasına izin verdim. Yol bitmiş şirkete gelmiş hatta öğlen etmiştim.

Çizimlerime kendimi veremiyordum. Evdeki sinirim yerini yoğun pişmanlıklara bırakıyordu. Yuhan için alınan karara mı üzülmeliydim annemle konuşurken sınırımı aşmama mı yoksa Sehun'un güzelim kahvaltısını yarıda kesip yüzüne bakmadığıma mı? Günü tam anlamıyla bok etmiştim. Ama hayır! Ben gayet umutlu bir haftaya başlamıştım kafamda, günü mahveden o siktiğimin doktorlarıydı.

ROOM 520 | HunhanUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum