•38•

4.8K 253 64
                                    

herkese merhaba!

nasılsınız!

bölüm şarkısı: Hüsnü Arkan, Birsen Tezer, Hoşgeldin
**
Asil Merih'in ağızından

Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim

Bir ay, otuz iki gün, dört haftadır aşık olduğum kadından haber alamıyordum. Beni bırakıp gitmiş miydi gerçekten? Elimdeki viskiyi hızla içtim. Bardak parmaklarımın arasından kayıp gitti, Elis'in yazmış olduğu mektubu belki defalarca okumuştum. Ama yine de okuyacaktım. O benim her şeyimdi, ben onun bir şeyi oldum sanmıştım. Olamamışım.

Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar

Asil'e.

Üzgünüm, hayatımda yolunda gitmeyen bir kaç durum var onları çözmek için gidiyorum. Uzunca bir süre gelmeyeceğim. Sadece... beni merak etme. Seni hep seveceğim. Lakin sen yoluna bak, bana bağlı kalma. Sana bu haksızlığı yapmak istemem.

Mektubu yine buruşturup yere atmıştım kahkahayla gülerek. En başlarda onun yazmayacağına emindim. O nasıl olurdu da beni böyle küçücük bir yazıyla terk ederdi.

"Beni terk etmedi." dedim sessizce, sesim içime kaçmıştı sanki, sanki değildi öyleydi. Canım çok acıyordu, yumruk yaptığım elimi göğsüme vurdum. "Acıma artık! Bıraktı gitti seni! Acıma!" diye bağırmaktan kendimi alamadım.

"O sana Asil demez!"

"O sana kıyamaz!"

"O seni çok seviyor!"

Sen bana geç geldin, ben sana erken
Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken

Sevmiyormuş, gözümden düşen yaşla oturduğum koltuktan kalktım. Elis beni bıraksa bile köpeklerini bırakmazdı, o beni terk etmedi. Ona bir şey oldu. Bunu defalarca düşündüm. Defalarca, lakin bir sonuca varamadım. Canım o kadar acıyordu ki, düzgün bile düşünemiyordum. Herkes çok şaşkındı. Tüm çevresi anlam veremiyordu. Telefonum çaldığında hızla açtım.

"Efendim Andaç?" dedim içimde ufak da olsa bir mutluluk oluşmuştu, belki de bulmuştu.

"Bir haber var mı?" dedi düz bir sesle. Yüzüm soldu, demek ki bir şey bilmiyordu.

"Yok, sende?" dedim soğuk bir sesle.

"Daha rahat araştırmak üzere İstanbul'a geliyorum." dediğinde tebessüm ettim. Bakmadığım yer kalmamıştı lakin siktiğimin İstanbul'unda sevdiğim kadını bulamıyordum.

Elis'in ağızından,
Açılan kapıdan giren simsiyah kişiyle duvara yapıştım. Baştan sona siyah giyinen kar maskeli adamın sadece gözlerini görüyordum. Yemyeşil gözleri şeytani bir şekilde parlıyordu. Titrediğimi hissettim.

"Kimsin sen!" dedim ne olursa olsun güçlü durmak zorundaydım. "Annemle ne alakası var? Neler dönüyor burda!" diye bağırıp durdum. O ise düz bir şekilde bana bakıyor alaylı şekilde gülüyordu. Saldırmamak için kendimi zor tutuyordum. Boyuna ve cüssesine baktığınızda beni yere sermesi on saniyesini almayacaktı.

"Kimseyim." dedi bariton bir sesle bu sefer alaylı kahkaha atma sırası bendeydi.

"Ruh hastası ve manyaksın!" diye bağırdım alayla gülerek. Bana doğru adım atmaya başladığında bu sefer kaçmadım, bir aydır topladığım güç şu an gün yüzüne çıkıyordu.

"Kes artık şu saçmalığı!" diye bağırdığımda elini hızla ağzıma bastırarak beni kendine çekti.

"Bana bak, seni paramparça ederim ve canını hiç acıtmayarak yaparım bunu." dedi tehdit kokan bir sesle: "Beni zorlama." diye ekledi. Onu itmeye ondan kurtulmaya çalıştım.

"Bırak!" diye bağırsamda ağzımda olan eli sesimin boğuk çıkmasını sağlıyordu. Elinden ve üzerimdeki uyguladığı güçten kurtulmak için elini var gücümle ısırdığımda: "Panter!" diye bağırarak geriye doğru adımladı ardından sadistçe güldü:

"Seninle çok eğleneceğiz."
***
Bölüm sonu.

Elis'i kim neden kaçırmıştır?

ÜNLÜ||YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin