27.BÖLÜM: ŞEKER GİBİ BİR BAŞLANGIÇ

1.1M 31.2K 23.5K
                                    

27.BÖLÜM: "ŞEKER GİBİ BİR BAŞLANGIÇ"

"Asla," dedim başımı iki yana sallayarak.

Mor çiçeklerle donatılmış tacını başına takmaya çalışırken, "Tabii canım!" dedi Irmak, ses tonu bana inanmadığını haylice belli ediyordu.

"Bu saatten sonra imkânsız."

Tacını taktıktan sonra neşeyle bana döndü. Üzerinde dizlerine kadar uzanan, belden aşağısı kabarık bir elbise vardı. Dudaklarına sürdüğü pembe parlatıcıyla masallardan fırlamış gibi görünüyordu.

"Nasıl olmuşum?" diye sorup kendi etrafında dönmeye başladığında bir elimin başparmağını kaldırdım ve "Harika!" dedim dürüstçe.

Ozan'la sevgili olduktan sonra üç kez buluşmuşlardı, bugün dördüncü kez buluşacaklardı ancak ikisi de çok heyecanlıydı. Öyle ki heyecandan ne yapacaklarını şaşırmış, bu kış gününde pikniğe gideceklerdi.

"Tencere kapaksınız yemin ediyorum."

"Sana ne?"

"Bana Kıvanç," diye sözde sorusunu cevapladığımda yüzünü buruşturdu.

"Sen daha az önce bu saatten sonra asla ama asla ona dönmeyeceğini söylemiyor muydun?" Kuşkulu bir ses tonuyla konuşup yatağının üzerindeki telefonunu aldı.

"O başka... Bu saatten sonra kapımda yalvarsa da onu affetmem ve ona dönmem ama yine de ona âşığım, onu istiyorum."

"Aptalsınız yemin ediyorum," diyerek bir nevi beni taklit ettikten sonra tekrar boy aynasına döndü.

O sırada odanın içini bir müzik doldurdu, müziğin benim telefonumun çalma melodisi olduğunu fark edince cebimden telefonumu çıkardım ve arayan kişinin ismini görünce gözlerimi irileştirdim.

"Arıyor!" diye şaşkınlıkla bağırdığımda Irmak cici kızı oynamayı bir kenara bırakıp yanıma doğru resmen uçuş yaptı. "Oha, yemin ediyorum arıyor! Ay, Kıvanç beni arıyor!"

Telefonu masanın üzerine bırakıp olduğum yerde zıplamaya başladım. Irmak da benimle zıplamaya başlamıştı ve çığlıklarıma o da eşlik ediyordu.

"Aç!"

"Gerçekten mi? Ay ama nasıl konuşacağım ki?"

"Kızım, açsana!"

Ben cevaplandırana kadar arama kendiliğinden kapandı. Irmak bana kızmaya başlamadan önce ikinci kez aranmaya başlandım.

"Aç artık şunu!"

Ellerimi göğsüme koyup derin nefesler alıp vermeye başladım, sakinleştiğimi hisseder hissetmez üçüncü kez tekrarlanan aramayı, "Kıvanç?" diye oldukça sakin bir şekilde konuşarak cevaplandırdım. Az önce hoplayıp zıplayan ben değilmişim gibi.

"Nehir?" Uzun zaman sonra ilk kez sesini duymuş olmak beni epey mutlu ederken adımı söylediğinden olsa gerek donup kaldım. "Orada mısın?"

"Evet, buradayım."

Heyecanımı gizlemeye çalışıyor, sesimin titrememesi için dualar ediyordum. Bana güç versin diye Irmak'a döndüğümde nefesini tutarak beni izlediğini gördüm. Gerçekten de bir eliyle burnunu kapatmış halde nefesini tutmuştu.

"İki gün sonra buluşabilir miyiz?"

Kıvanç'ın benimle buluşmak istemesi ve bunu rica ederek sormuş olması beni şaşkına çevirirken, "İki gün sonra mı?" diye sordum.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin