2.BÖLÜM: BELALI İSMAİL

553K 22K 2K
                                    

"Bunu yapmak istediğinden emin misin?" diye sordu, tek kaşını kaldırmış bir vaziyette.

"Peki ya sen, bunu yapmak istemediğinden emin misin?"

Alaylı bir homurtudan sonra "Asla!" dedi başını iki yana sallayarak. "Asla yapmayacağım."

Sırıttım. "Ne demişler? Asla, asla deme."

"Deniz kıyafetlerini çaldığımızı fark ettiğinde bize çok kızacak, bunun farkında mısın?"

"Hiçbir şey olmayacak, güven bana..."

"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?"

"Çünkü geç olmadan evlerimize dönmüş ve kıyafetleri yerine bırakmış olacağız. Öyle olmasa bile Deniz'in kıyafetlerinin yokluğunu fark edebileceğini sanmıyorum." Yatağımın üstündeki bana ait olmayan giysileri alıp ona göz kırptım. "Giyinip geliyorum."

Başını sallayıp bir süredir oynadığı ve artık bağımlılık geliştirdiği mobil oyununa geri döndü. Aslında ben de severdim bu tarz oyunlar oynamayı ama bağımlı olacak kadar değil...

Kapıyı kendi ardımdan kapattıktan sonra hızlıca üzerimdekilerden kurtuldum. Ecza dolabındaki sargı bezini elime alıp aynadaki yansımama döndüm. Her ne kadar tek başıma yaptığım için zorlanmış olsam da uzun uğraşlar sonucunda sargı bezinin tamamını göğüslerimin etrafına sarabilmiştim.

Aynaya karşı yan dönüp artık düz bir görünüme sahip olan göğsüme bakıp sırıttım. Bu iş beni tahmin ettiğimden daha çok eğlendirecekmiş gibi duruyordu.

Deniz'in dolabından çaldığımız siyah tişört ve pantolonu giydiğimde değişimimin şimdiden tamamlanmak üzere olduğunu gördüm. Kendime serseri bir hava katmak istediğim için yine Deniz'e ait olan kırmızı oduncu gömleğini üzerime alıp önünü de açık bıraktım. Asıl zor kısım bundan sonra başlıyordu.

Kahverengi lensleri taktığımda yalnızca göz rengi değişikliğinin bile insanda nasıl da büyük bir fark yarattığını görmüş oldum. Tezgâhın üzerindeki siyah kaş kalemiyle ince telli sarı kaşlarımı boyamış olmam, bu farkı iyiden iyiye artırdı. En sonunda belime kadar uzanan güçlü saçlarımı toplayarak önce kel gösteren peruğu, daha sonra siyah dalgalı saçlara sahip olan erkek peruğunu kafama taktım.

İşte, hazırdım.

Kıvanç'la tanıştığımız günden beri, yanında ben yokken diğer insanlara karşı nasıl davrandığını merak edip duruyordum ve bunu öğrenebilmenin onlarca yolu varken tutup en zorunu seçmiştim. Çünkü bu yol, zor olduğu kadar eğlenceli de olacağa benziyordu ve ben, eğlence söz konusu olduğunda sınır tanımaz biriydim. Erkek kılığına girmiş bu yeni halimi tanıyabileceğini de hiç sanmıyordum çünkü ben bile aynadaki yansımama yabancıydım.

Öte yandan, parkta bana o soruyu sormasının üzerinden tam bir hafta geçmişti ve şu son bir haftada aramız gerçekten çok iyiydi. Her ne kadar bana o soruyu sormasının hemen ardından heyecandan bayılarak onu cevapsız bırakmış olsam da şimdilerde aramız hiç olmadığı kadar iyiydi ve ben bunu bozmak istemiyordum.

Aynadaki yansımama baktım. Eğer beni bu kılık kıyafetime rağmen tanır ve onu test etmek istediğim için tüm bunlara kalkıştığımı anlarsa ne yapardı? Öfkelenir ve benden uzaklaşır mıydı?

Irmak'ın da dediği gibi, bunu yapmak istediğimden gerçekten emin miydim?

"Nehir!"

Başımı salladım. Emindim ve yapacaktım.

Kirli sepetinin üzerindeki kemeri alıp taktıktan sonra aynadaki yansımama son bir kez baktım ve banyodan ayrıldım.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin