9.BÖLÜM: BİR DERDİM VAR

709K 21.6K 6.3K
                                    

9.BÖLÜM: "BİR DERDİM VAR" 

Önümde öylece duran defterimin boş sayfasına ve çok sevdiğim kalemime baktım. Uzun zamandır bir şeyler karalamıyordum; içimde biriken onlarca şey vardı ama onları yazıya dökecek cesareti henüz kendimde bulamamıştım.

Kasım ayının üçüncü haftasındaydık; Kıvanç'la yaptığımız anlaşma bitmek üzereydi ve ben ona karşı neler hissettiğimi artık biliyordum. Biliyordum bilmesine de... Irmak, Deniz ve Batu ona çoktan tutulduğumu söylüyorken bile sanırım korkuyor, kabullenmiş gibi görünmek istemiyordum.

Eylülün son haftasında tanışmıştım onunla ve birlikte yaptığımız anlaşmaya göre ona âşık olacaktım, ona âşık olduktan sonra ise bir daha asla görüşmeyecektik. İnsan âşık olacağı kişiyi seçemezdi ama ben seçmiştim. Kıvanç'ı seçip ona âşık olmak istemiştim ve sanırım olmuştum da...

Kötü bir çocuk gibi davransa da aslında iyi bir çocuktu. Filmlerde ya da kitaplarda olan, şu tapılası güzellikteki adamlar gibiydi ve bu gerçek beni bir rüyadaymışım gibi hissettiriyordu. Hem yüzü hem de kalbi güzeldi. Kötülük yaptığı oluyordu, olmuyor değildi elbette ama çocuk parkına gidip saatlerce çocukları izleyen ve onlarla oynayan biri ne derece kötü olabilirdi ki?

Kıvanç kesinlikle kötü bir çocuk değildi, sadece öyleymiş gibi davranıyordu.

Bir sebebi olmalıydı. İnsanları kendi dünyasına almamak için kötü biriymiş gibi davranmasının bir sebebi olmalıydı.

Yaklaşık iki aydır tanışmamıza rağmen bana bir kez olsun ne ailesinden ne de arkadaşlarından bahsetmişti. Onu hâlâ gerçek anlamda tanımıyordum. Yine de ona âşık olmuştum işte. Bu da demek oluyordu ki anlaşmaya iki taraf da uymuştu.

İki ay önce söylediğim sözler için şu anda pişmandım. Görüşmeyi kesince benim için sorun olmayacağını söylediğim için kendime o kadar kızgındım ki... Sorun olacaktı. Onunla bir daha görüşmeyecek olmamız benim için kesinlikle sorun olacaktı.

Daha önce hiç âşık olmadığımdan, aşkı sadece okuduğum kitap veya filmlerden biliyordum. Irmak, hissettiğim şeyin sadece basit bir hoşlanmadan ibaret olmadığını söylese de ben hâlâ tam olarak emin değildim. Kavuşunca meşk, kavuşamayınca aşk olduğunu söylerdi insanlar. Eğer bu doğruysa onunla görüşmeyi kestiğimizde ve Kıvanç beni tanımıyor gibi davranınca hissettiğim şeyin aşk mı yoksa sadece bir hoşlanmadan mı ibaret olduğunu anlardım.

Kalemimi elime aldıktan sonra ucunu kâğıda değdirdim. Kıvanç'ı düşünerek bir şeyler yazmak istiyordum, zihnimde milyonlarca söz varken kâğıda tek bir cümle yazabildim.

Sana âşık oldum.

Gözlerimi kapattım. Basit ama çok şey anlatan bir şarkı sözü yazmak istiyordum. Edebi ya da afili sözler yazmama gerek yoktu çünkü zaten yazdığım sözleri benden başkası okumuyordu.

Kapım çalındığında kalemimi bırakıp defterimin kapağını hızlıca kapattım. Ecrin teyze bir gülümseme eşliğinde içeriye girince elindeki portakal suyu dolu bardağı görüp ben de gülümsedim. Ayağa kalkarak bardağı elinden aldım.

"Nasılsın kuzum?" diye sorduğu sırada portakal suyundan yudumluyordum. Çabucak bitirip boş bardağı ona geri verdikten sonra elimin tersiyle ağzımı sildim.

"Yorgun gibiyim, sen nasılsın?"

Ecrin teyzeyi ömrüm boyunca belki de annemden daha çok görmüştüm, hatta belki değil, gerçekten de onu annemden daha çok görmüştüm. Onu o kadar çok seviyordum ki bir gün o da beni sevmeyi bırakırsa ne yapardım, hiç bilmiyordum.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin