23.BÖLÜM: HER ŞEYİMSİN

589K 17.1K 1.3K
                                    

Kıvanç arabayı durduğunda emniyet kemerimin kilini açtım ve ellerimi birleştirerek arabadan inmek yerine oturmaya devam ettim. Kıvanç, inmemi söylemek yerine elini cebine soktu ve sigara paketini çıkardı. Bu, bugün gördüğüm beşinci sigarasıydı. Çok içiyordu, gerçekten çok içiyordu. Gözlerimi kırpmadan sigara dalını nasıl yaktığını ve sonra dudaklarının arasında nasıl sıkıştırdığını dikkatle izledim.

"Ne var Solucan, yine ne var?" diye sorarak bana döndü.

"Çok içiyorsun."

"Biliyorum."

"Sigara içmek sağlığa zararlıdır."

Bana sigara paketinin üzerindeki iç karartıcı resmi gösterdi. "Bunu da biliyorum."

"Yine de içmeye devam ediyorsun." Başını sallayarak bir nefes daha çekti içine. "Kendine bile isteye zarar veriyorsun." Dumanı dışarı üfledi. "Kendini cezalandırıyorsun."

"Nereye bağlanacak bu konuşma?"

Elimi uzatıp yanağına dokundum, irkilerek bana baktı. Sert bakışları anında yumuşamıştı. "Hatalı değildin. Bir suçun yoktu senin. Kendini cezalandırmak için insanlardan uzak durduğun yetmezmiş gibi sana acı verecek ne varsa onu çekiyorsun."

"Her zaman değil."

"Anlamadım."

"Her zaman bana acı verecek şeyleri çekmiyorum. Bazen iyi şeylerin de bana yaklaşmasına izin verdiğim oluyor."

"Ne gibi?"

"Sen gibi."

Yanağındaki elimin soğuduğunu hissettim. Ne zaman heyecanlansam ellerim karıncalanmaya başlar ve daha sonra soğurdu. Bunu onun da fark etmesini istemediğimden elimi kendime çekerek gülümsedim. "Seni seviyorum," dedim, onun biraz önce bu iki kelimeyi söylemeden bana beni sevdiğini söylediğini düşünürken.

"Eyvallah."

Gerçekten...

Nasıl aynı anda hem bu kadar ince hem de bu kadar sığ düşünceli biri gibi davranabilirdi? Ve ben de nasıl oluyor da her seferinde bu haline şaşırıyordum...

"Peki ya sen?" diye sordum, düşüncelerimin aksine. "Sen de kendini seviyor musun?"

"Evet," dedi bir an bile duraksamadan. "İnsan sevilmek istiyorsa, işe önce kendini severek başlamalı ki diğer insanlar da onu sevebilsin. Kendini sevmeyen birini hiç kimse sevmez."

Belki birilerinin hayat felsefesi olarak algılayabileceği sözlerinde, cımbızla çekerek takıldığım tek bir nokta vardı. Onu da "Sen sevilmek mi istiyorsun?" diye sorarak dile getirmiştim.

"İn artık," derken sesi değişmişti, ne konuştuğumuzun yeni farkına varmış gibiydi. "İşlerim var, gitmem lazım."

O halde doğruydu. Kıvanç ne kadar aksiymiş gibi davransa da sevilmek istiyordu.

"İniyorum," dedim şaşkın bir şekilde başımı salladıktan sonra. Kapıyı açtım ama son anda karar değiştirerek ona döndüm.

Ellerimle yüzünü avuçlayıp kendime yaklaştırdım ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım.

Geri çekildiğimde, kaşlarını çattı. "Bu neydi böyle?" diye sordu. "Veda öpücüğü falan mı?"

"Kim bilir?" diyerek göz kırptım.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin