21.BÖLÜM: SEVMEKTEN USANMAM

572K 18.8K 3.8K
                                    

21.BÖLÜM: "SEVMEKTEN USANMAM"

"Nasıl olmuşum?" diye sorunca Irmak, dönüp ona baktım.

Üzerindeki beyaz elbisenin çiçekleri bu defa papatyaydı. Ve her zamanki gibi dizlerinin bir karış yukarısında, belden aşağısı kabarık olan bir model tercih etmişti. Islık öttürerek onu puanladıktan sonra aynadaki kendi yansımama baktım. Ben de her zamanki tarzımın dışına çıkmamıştım. Altımda siyah, deri bir pantolonla botlarım vardı. Üstümdeyse göğüs ve sırt dekolteli beyaz bir bluz.  Yakası v şeklinde iniyordu.

"Sen de harika görünüyorsun," dedikten sonra mint yeşili çantasına uzandı. İkimizin de hazır olduğunu, artık çıkabileceğimizi anlayarak ben de kendi siyah çantama uzandım. Birlikte odamdan ayrılarak basamakları inmeye başladık.

Kıvanç'ın partiye gelip gelmeyeceğini hâlâ bilmiyordum. Hazel'ı bildiğimi ona çaktırmasaydım, belki de ağaç evinde geçirdiğimiz zaman kadar iyi olurdu aramız hatta partiye birlikte bile gidebilirdik. Ne yazık ki yine şu aptal çenemi tutamamıştım ve her şeyi mahvetmiştim.

Okula geldiğimizde direkt olarak asansörlere doğru yürüdük. Normal şartlar altında asansörlerin öğrenciler tarafından kullanılması yasaktı. Fakat bugünkü şartlar normal değildi, parti müzik katında yapılacaktı. Özel bir gecedeydik dolayısıyla asansörü kullanmamızın bir mahsuru yoktu.

"Nasılsınız Parazitler?" diyerek bizimle asansöre bindi Su. Cevabımızı bekleme gereği duymadan, "Yakında buralardan gideceğim. Sizinle daha fazla uğraşamayacak olmam ne de kötü..." diye devam edip dudak büktü.

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Irmak.

"İngiltere'ye, annemin yanına gideceğim."

Su'nun anne ve babası, biz anaokulundayken ayrılmıştı. Anaokulunun ilk günlerinde onunla arkadaşlık kurabilmiştik kurmasına ama anne ve babası ayrılınca Su bir anda çok değişti. Önce hepimizden uzaklaştı, sonra şımarık tavırlar sergileyip bizlere kötü davranmaya başladı. Anne ve babası boşanan ilk çocuk Su değildi ama o, sanki ilkmiş gibi davranıyor, kendisini öğretmenlere karşı acındırıyor ve böylelikle tüm cezalardan da muaf tutuluyordu. Büyüdükçe kendi gibi davranmaya başlar sandık fakat öyle olamadı. Entrika peşinde koştu hep ve zamanla kendi benliğini kaybetti.

"Neyse ki bugün yapacağım şey, bütün bir ömre bedel olacak."

Asansörden ilk inen olup geride birbirine şaşkın şaşkın bakan iki çift göz bıraktı.

"Ne dedi bu hoşaf beyinli?"

Irmak'ın sorusuna karşılık dudaklarımı büktüm, aynı zamanda omuzlarımı kaldırıp tekrar indirdim. İnci'den sonra bir de Su için mi endişe etmem gerekiyordu; bilemiyordum...

Asansörden inip müzik katına girdiğimizde öğrencilerin neredeyse tamamının çoktan gelmiş olduğunu gördük. Etrafıma bakınmaya başladım ancak ne bizimkileri ne de Ozan'ı görebildim. Irmak da benim gibi etrafına bakarken bir anda tek bir noktaya odaklandı, sürprizimi gördüğünü düşünerek ben de oraya baktım.

"Ozan! Buradayız!"

Irmak, havada salladığım elimi tutunca sakince kolumu indirecek sandım fakat hayır, bahsettiğimiz kişi Irmak'tı. Kolumu indirmeden beni omzumdan çimdikledi ve ben acıyla inlerken Irmak'ın bu hareketini gören Ozan sırıttı.

"Kambersiz düğün olmaz dediler; çıktım, geldim."

"Oha, o kamber sen miydin?" diye sordu Cem, şaşkın bakışları Ozan'ın üzerindeydi. Ne zaman yanımıza geldiğini bilmiyordum.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin