12.BÖLÜM: MELANKOLİ

657K 25.9K 4.6K
                                    

12.BÖLÜM: "MELANKOLİ" 

Ayaklarımın beni Bordo Caddesi'ne götürüyor olması ne kadar mantıklıydı bilemiyordum çünkü son geldiğimde caddeden yaka paça atıldığımı çok iyi hatırlıyordum. Fakat şimdi yanımda Kesici yoktu, bu yüzden tekrar aynı muameleyi göreceğimi düşünmüyordum.

Oraya gitme sebebim, Kıvanç'ı çok ama çok özlemiş olmamdı. Onu özlemememi gerektirecek nadir anlarımız olsa da özlemiştim işte. İlişkimizi genel bir değerlendirmeye aldığımda benim onu gördüğümü ve hiç susmadığımı; onun pek konuşmadığını ve beni görmek bir yana bana bakmadığını bile fark ediyordum. Bunun sağlıksız olduğunu biliyor, yine de onu istiyordum. Çünkü anlaşma amacına ulaşmıştı; ona âşık olduğumu hissediyor ve geceleri artık sadece onu düşünüyordum.

Daha önce de geldiğim barın önünde durduktan sonra içeri girmeden önce kapının üstündeki tabelaya baktım. Kim bir barın ismini Dolap koyardı ki?

Anlamsız bir gülüşle içeri girdiğimde barmeni bardakları silerken bulmuştum. Bu kez ortalık sakin görünüyordu.

Karşısına geçtiğimde işine ara verip "Selam güzellik, ben Gay Boy," dedi. Muhtemelen biriyle iletişim kurmak için kullandığı ilk cümle bu oluyordu hep. Çünkü geçen sefer de beni bu şekilde selamlamıştı.

"Nehir ben."

"Hatırlıyorum," diyerek güldü.

"Nasıl?"

"Barmenlerin hafızası kuvvetlidir," dedikten sonra kendini beğenmiş bir edayla, "Ya da sadece benim," diye devam etti.

"Yesinler hafızanı," diyerek güldükten sonra bir bardak ılık su rica ettim.

Önüme büyük boy bir bardak bıraktıktan sonra "Kıvanç'ı mı arıyorsun yine?" diye sordu.

"Nereden bildin?" diye sorarken bile cevabını biliyordum.

"Barmenler sandığından daha çok şey bilirler," dedi göğsünü kabartarak. "Ya da sadece ben öyleyim."

Gülerek başımı iki yana salladıktan sonra büyük bir yudum aldım. Sonra bir melodi çalınmaya başladı. Selman'ın işaret ettiği yöne baktım, gitmemi söyleyince kalkıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. Çok sevdiğim bir şarkıyı dinlemek üzere olduğum için heyecanlıydım.

"Özledim seni harbiden."

Hem de Kıvanç'ın sesinden!

Adımlarımı hızlandırdım. Dar ve mavi ışıklarla aydınlatılmış bir koridordan geçtim.

"Aklıma da düşüverir aniden.

İçince, açılınca..."

Sarhoş muydu?

Neden bu şarkıyı söylüyordu?

Nasıl bu kadar içten söyleyebiliyordu?

Koridorun sonu geniş bir alana açıldı. İçerisi çok kalabalıktı. Yoğun ter ve parfüm kokularının arasında ilerlemeye devam ettim.

Ve onu gördüm.

Sahnedeydi, platforma çıkmış ve mikrofona sarılmış bir vaziyette şarkıyı mırıldanıyordu.

Gözleri kapalıydı ve her zamanki gibi siyahlara bürünmüştü.

Kime söylüyordu bu şarkıyı? Böylesine içten söylediği sözler, kimin içindi?

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin