18.BÖLÜM: HİSLERİNİ KAPAT

553K 17.2K 1K
                                    

Her şey farklı ve yabancı geliyordu. Bir kaybın acısının bu kadar ağır olacağını hiç düşünmemiştim.

Babamı kaybedeli tam on yedi saat oluyordu. Haberi aldığımızdan beri annemin de benim de gözümüze uyku girmemişti. Ecrin teyze ve Salim amca ne kadar uğraşsa da annem de ben de akşamdan beri ağzımıza tek lokma almamıştık.

Oldum olası kendimi anneme karşı hep daha yakın hissetmiştim ama günün birinde babamla da yakınlaşacağımızı düşlüyordum. Aslında çok bir beklentim de yoktu ona karşı. Benimle alışverişe çıkmasını, pasta yapmasını ya da ne bileyim, birlikte sinemaya gitmesini istememiştim. Bana içinden gelerek ve hissederek kızım demesini, Irmak'ın babası gibi uyumadan önce bana iyi geceler dileyip saçlarımı öpmesini istemiştim. Ben her gece bu hayallerimin günün birinde gerçekleşeceğinin umuduyla uyumuştum fakat artık bu imkansızdı. İsteklerimden birini bile yapabilecek bir babam yoktu artık. Bunu bilmek, değil sadece umutlarımı, beni de öldürüyordu.

Sanki içimde bir şeyler ölüyor, ben ölüyor gibiydim.

Annemin de benden aşağı kalır yanı yoktu, hatta benden daha kötü durumda olduğu bile söylenebilirdi. Ben hiç değilse gelen aramalara cevap veriyor, odamdan çıkabiliyordum ama annem sabaha karşı odama girdiğinden bu yana bir daha hiç çıkmamıştı. Öylece yatmıştı yatağıma ve beni de yanında yatırarak bana sıkıca sarılmıştı.

"Baban seni çok seviyordu," dediğinde gözlerime artık kuruyup bittiğini sandığım gözyaşlarım hâkim oldu.

"Öyleyse neden bu sevgiyi bana hiç göstermedi?"

"Göstermedi mi?" diye şaşırarak sordu. "Nasıl bir çocukluk geçirdiğini unutmuş olamazsın..."

"Unutmadım," dedim ve parmak uçlarımla gözlerimi sildim. "Her şey çok güzeldi. Bana olan sevginiz, ilginiz, hayal bile edemeyeceğim kadar güzeldi. Dünyadaki en mutlu çocuk bendim. Fakat sonra ne oldu? Puf! Bir anda sanki her şey uçup gitti..."

"Özür dilerim." Sol gözünden akan yaş, kızıl saçlarına karıştı.

"Anne!" dedim yalvarırcasına. "Artık lütfen anlat..."

Elinin tersiyle gözyaşlarını sildikten sonra başımı okşamaya başladı.  Aile günümüz dışındaki herhangi bir günde böyle bir an yaşamak için her şeyimi feda edebilirdim, hem de her şeyimi. Ama kırk yıl düşünsem, bu anı yaşayabilmek için babamdan ayrılmam gerektiği aklıma gelmezdi.

Bir şeylerin değiştiğini hissedebiliyordum. Babamın ölümü Aksoy kurallarını yıkacaktı, bunu annemin bana sarıldığı ilk anda hissetmiştim ama susmaya devam ediyordu. Artık anlatır sandım. Anlatır ve onu anlamam için bana zaman verir. Yanılmışım. Anlatmadı, suskunluğunu koruyarak başımı okşamaya devam etti.

Öfkelenerek gözlerimi açtım ve hâlâ başımı okşayan elini ittikten sonra yataktan kalktım. "Bir daha bana sakın dokunma!"

"Kızım..."

"Anne!" diye bağırdım. "Neden ya? Neden bana böyle davranıyorsun?"

"Ben..."

"Babam öldü!" diye bağırdığımda dudaklarının titrediğini gördüm. Yine de devam edecektim. "O öldü ve ben ona söylemek istediğim hiçbir şeyi söyleyemedim. Neden?"

"Özür dilerim..."

"Dileme! Özür falan dileme!" diye bağırdıktan sonra ne yapacağımı bilemeyerek odanın içinde gezdirdim gözlerimi.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin