18.GÜNLÜK: SAKLI GÜNLÜK

620K 23.6K 3.3K
                                    

18.BÖLÜM: "SAKLI GÜNLÜK" 

2012, Ocak

Sevgili Günlük,

Bugün çok tuhaf bir çocukla tanıştım. Adı Kıvanç. Kıvanç Vuran.

Biliyorsun, amcamın müdür olarak çalıştığı Çocuk Esirgeme Kurumu'na gidiyorum her hafta sonu. Bugün günlerden cumartesi, sabah yine erkenden gittim. Her zamanki gibi küçük çocuklarla bahçede oyunlar oynayacağımızı sanıyordum ki koridorda yürürken çarptığım biri, akışı değiştirdi.

"İyi misin?" diye sordu hemen.

Canımı acıttığı için öfkelenmiş olsam da başımı kaldırıp baktığımda gördüğüm yüz, sakinleşmemi sağladı. O kadar yakışıklı görünüyordu ki. Ona kızmak bir yana, darılmak bile istemezdim.

"İyiyim," dediğimde başını sallayıp gidecek gibi oldu, kaçırmak istemediğim için üstün yeteneklerimi konuşturmaya başladım. "Ah!" Kolumu tutarak yüzümü buruşturunca telaşla bana döndü. Çarptığında omzum duvara çarpmıştı ve kolumun acıması normal sayılabilirdi.

"Sanırım iyi değilsin."

"Sanırım," dedim rol yapmaya devam ederek. "Revire götürür müsün beni?"

Hafifçe güzel kaşlarını çattı. Daha önce hiçbir erkeğin bu kadar doğal güzellikte kaşlarının olduğunu görmemiştim. "Nerede ki revir?"

Böylelikle onun kurumda bir yabancı olduğunu anlamış oldum. "Ziyaret için mi geldin?"

Mırıldanarak onayladı beni. "Sayılır."

"Derken?"

"Boş ver. Revir neredeydi?"

"Asıl sen boş ver. Buranın müdürü benim amcam. Ziyaretçi değilsen nesin? Hemen açıkla yoksa sonuçlarına katlanırsın."

Aslında onu tehdit ederken sonuçlarının ne olacağını ben de bilmiyordum ama o artık kafasında ne kurduysa anlatmaya başladı. Küçük bir kardeşi varmış, adı Bora'ymış. Bora hem konuşamıyor hem de yürüyemiyormuş. Annesi Bora'nın evden dışarı çıkmasına izin vermiyor, televizyon izlemek dahil hiçbir şekilde dış dünyayla bağlantı kurmasını istemiyormuş. Dolayısıyla Bora fazlasıyla içe kapanık bir çocukken aynı zamanda da kendisinden nefret ediyormuş. Kıvanç da dış dünyayı ona anlatmak için Bora gibi çocukları ve çocukların yaşamlarını video kaydına alarak Bora'ya izletiyormuş.

"Sence bu yaptığın doğru bir şey mi?" diye sorduğumda kaşlarını çattı. "İnsanları izinsiz bir şekilde video kaydına alamazsın."

"Ama kötü bir amacım yok ki. Bora videoları izledikten sonra siliyorum hemen."

"Olsun."

"Bak," diyerek telefonunu çıkardı, bir videoyu başlatarak "Bunu bugün çocuk parkında çektim," dedi. Küçük çocuklar kaydıraktan kayıyor, salıncakta sallanıyor ve gülüyordu. Video üç dakikalıktı ve zararsız görünüyordu.

Yine de "Hem bu şekilde Bora'yı da üzüyor olabilirsin," dedim. "Sonuçta o ne konuşabiliyormuş ne de yürüyebiliyormuş. O çocukları kıskanıp kendinden daha da nefret edebilir."

Başını sallayarak reddetti. "Aksine, Bora istiyor böyle videoları izlemeyi. Anlamıyor musun? Onun benden başka konuştuğu ve gördüğü kimse yok. Bu şekilde de olsa başka insanların ve kendisi dışında başka çocukların da varlığını bilmek istiyor."

Sonra beni ikna etmek için konuştu da konuştu. En sonunda sıkılıp pes ettim. "Tamam, yardım edeceğim sana."

Aslında derdim Bora'yı mutlu etmek falan değildi. Kıvanç'a istediğini vermekti. Çünkü ona istediğini verirsem onun da bana istediğimi vereceğini biliyordum. Yani kendisini...

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin