22.BÖLÜM: YANGIN

566K 18.2K 5.9K
                                    

22.BÖLÜM: "YANGIN"

"Yangın var!"

Bir değil, birçok kişiydi haykıran.

"Yangın var, binayı terk edin!"

"Koşun!"

"Merdivenleri kullanın!"

"Çabuk olun!"

Ne yapacağımı bilmiyordum. İnsanların korkuyla bağırdığını duyabiliyordum ama kimse birbirini duymuyordu.

"Yardım edin!"

Kimse bize yardım etmeye gelmeyecek gibiydi.

İstemeyerek de olsa Kıvanç'a sarılmayı bıraktım, kucağında oturmaya bir son vererek dizlerimin üstünde sürünerek kapıya kadar geldim. Bu sırada bile Kıvanç bileğimi bırakmadı.

Onu daha da korkutmak istemediğimden bileğimi kendime çekmedim ve boştaki elimle kapıya vurmaya başladım.

"Yardım edin!"

İnsanların çığlıkları arasında sesim kaybolup gitti.

"Burada mahsur kaldık! Lütfen yardım edin!"

Ne kadar çok vurduysam kapıya, bir o kadar da yardım düğmesine bastım. Ama kimse duymadı ya da kimse gelmedi.

"Solucan?"

"Buradayım."

Ona hiç merak etmemesini, az sonra bizi kurtaracaklarını söyleyecektim ki bir anda bileğimi bıraktı. Arkamı dönüp baktığımda hareketsizce durduğunu gördüm.

İsmini sayıklayarak yanına gittim, yüzünü ellerimin arasına alıp kapalı gözlerine rağmen bana burada olduğunu söylemesini bekledim. 

Bayılmıştı. Kalbi hissettiklerine daha fazla dayanamayacağını söyleyince aklı onu korumak istemiş olmalıydı.

Artık gözlerim karanlığa iyiden iyiye alıştığından o güzel çehresini seçebiliyordum. "Kıvanç..."

Burnum sızlamaya başlarken geç bile kaldığını düşünüyordum. Az sonra gözlerim dolacak ve ağlamaya başlayacaktım. Neyse ki Kıvanç bu halimi görmeyecekti. Çünkü o zaman daha kötü hisseder, daha kötü olurdu.

"Kıvanç," diye fısıldadım, beni duymayacağını bile bile. "Korkuyorum."

Avuçladığım yüzünü sıkıca tutarak sağa ve sola salladım. Adını seslendim, yine karşılık vermedi. Ölmemişti, korkudan bayılmıştı sadece ama yine de endişelenmekten kendimi alıkoyamıyordum.

"Kıvanç!" diye tekrarladım. "Gözlerini aç!"

Baygın bir insanı ayıltmak için ne yapılabilirdi? Suratına su mu çarpmalıydım? Yanımda su yoktu. Tokat mı atmalıydım? O halde atardım.

O güzel yüzüne hiç acımadan okkalı bir tokat yapıştırdığımda derhal uyanacağını ve bu hareketim dolayısıyla bana kızacağını düşünmüştüm. Fakat öyle olmadı, gözlerini kapalı tutmaya devam etti.

Sonunda pes ettim. Gözyaşlarımla birlikte aynanın bulunduğu duvara sırtımı yaslayıp bacaklarımı da kapıya doğru uzattım. Yanımda hareketsizce duran Kıvanç'ın başını nazikçe kucağıma koydum.

Nemli saçlarını parmaklarımın arasında gezdirirken "Yardım edin!" diye bağırmaya devam ediyor, içli içli ağlıyordum.

Zannettiğimin aksine insanlar birbirlerini duydu ve kaçabildi. Ama kimse bize yardıma gelmedi. Tahliye edilirken bizi geride bırakmış olsalar da benim yine de umudum vardı. Çünkü benim her zaman umudum olurdu.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin