"Öküz!" gözleri alayla üstümde dolaştı. "Hangi çağdayız be, öküz ne!" dediğinde bir süre düşündüm ve ardından tekrar bağırdım; "Modern çağın öküzü!" Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu, "Vahşi." dedi sakince. Ondan çokta uzakta olmadığım için duymuştum bunu. Ona daha da sinirlenmiştim ve yerde taşta bulamıyordum. Bu yüzden tek ayağımı havaya kaldırıp ayakkabımı çıkarmaya çalıştım. Ama converse giymiştim bugün şansıma, onları çıkarmak bir ömür alırdı. Tek ayak üstünde sekip durmanın verdiği zorluk ve neredeyse düşecek olmanın paniğiylede ayakkabımı ona fırlatma fikrinden vazgeçmiştim hızlıca. Kafasına birşey fırlatamamanın verdiği sinir ve arkadaşlarının bana kahkahalarla gülmesini verdiği utançla arkamı dönüp koşmaya başlamıştım. "Dikkat et, yine birinin üstüne filan düşme sakın!" Barış arkamdan bağırınca dönüp ona gözlerimi kısarak kısa bir süre baktım ve tekrar okula doğru koşmaya başladım. Gerçekten sinirlerimle oynuyordu benim.