11.

3 0 0
                                    

11. Bölüm

'MODERN ÇAĞIN ÖKÜZÜ'

"Abla benimkini neden yiyiyorsun!" diye uykulu gözlerle mutfağa koşturan Poyraz'a ters ters baktım.

"Sen daha küçüksün, midende küçük. Fazlalığı kusma diye ben yiyorum ne var bunda?"

Gözleri üzüntüyle tabağında dolaştı.

"Ayrıca sen bütün gün evdesin, ben senden daha çok aç kalıyorum."

Tabağında ki son lokmaya ikimizde aynı anda hamle yapsakta ben kapmıştım. Son pankeki ağzıma atıp sırıtarak masadan kalktığımda Poyraz ağlamaya başlamıştı.

"Gizem bir günde ağlatma şu çocuğu ya!" diye bana çıkışan annemin karşısında bende ağlıyor numarası yapmaya başladım.

"Ne yapayım çok açtım!" dediğimde annem başını iki yana sallayıp ağlayan Poyraz'ı kucakladı.

"Ayrıca biraz az ye, şişmanlayacaksın yine. Mezuniyet'in var bu sene sonu unutma."

Annemin dediğiyle kaşlarımı çattım.

"Ne yani şişmanlar baloya gidemez mi?"

Annem sabır dileyerek bana döndü.
"Elbisesini belli beden ölçülerine göre dikmeye başladıysa hayır, şişmanlayamaz." dediğinde ikimizde sırıttık. Balo elbisemi annemle birlikte dikiyorduk. Ve maalesef şuan ki kilom bile biraz fazla olabilirdi o elbise için.

"Neyse anne, ben gidiyorum okula. Karnım da hala aç ama neyse artık. " annem dediğime yine göz devirdi.

"Saçma saçma konuşma da gel bir öpeyim." dediğinde omuzlarımı silktim.

"Öpücük karın doyurmuyor ki."

Annemin omuzları öfkeyle düşünce sabrını zorlandığımı farkederek ona doğru koşturdum ve yanaklarını öptüm.
"Şaka şaka!"

Annem'de beni öptükten sonra durağa doğru yol almıştım. Otobüsten iner inmez hemen okula koşturdum. Hava aşırı sıcaktı ve beyaz tenimi 1 haftalığına kıpkırmızı yapmak, güneşin favori aktivitesi olabilirdi çünkü.

Okıla girer girmez karşıda Müge ve Mete'nin arkadaşlarını sohbet ederken görünce moralim kaçmıştı. Hemen ardından Mete gelmişti, hala topallıyordu. Ona iyi vurmuş olmalıydım. Gözlerini doğruca bana dikmişti. Ona öğürme taklidi yapınca dudakları sinirle kıvrıldı.

Gözlerimi ondan çekip yanda ki masaya çevirdim. Okul başkanı kayıtları buradan alıyor olmalıydı. Masanın önünde duran Barış'ı görünce gülümsedim.

"Günaydın!"

Barış başını korkuyla bana çevirdi. İsteksizce o da günaydın dedi ve önünde ki kağıda ismini yazıp kıza geri verdi.

"Sende mi gidiyorsun?" dediğimde hafifçe başını salladı.

"Ne güzel, bizde gidiyoruz." dedim başkana bakarak. Ama o gözlerini Barış'tan çekmiyordu. Sırıtarak Barış'a döndüm. Neden ona baktığımı sorgular gibi başını salladı. Kaşlarımla kızı işaret ettiğimde hemen ona bakmış ve bıkkınlıkla arkasını dönüp uzaklaşmıştı. Başkan kız hemen bana dönüp kağıdı uzattı.

"İsim, soyisim ve telefon numaranı yazacaksın." dedi gülümsemeye çalışarak.

Kağıda kendi bilgilerimi ve altına da Erdem'in bilgilerini yazıp kıza geri uzattım.
Onun gözleri hayranlıkla arkamda bir noktaya odaklanınca bunun Barış olduğunu düşünerek dönmüştüm.

Modern Çağın ÖküzüWhere stories live. Discover now