23.

1 0 0
                                    

23. Bölüm

'MODERN ÇAĞIN ÖKÜZÜ'

Artık dayanamıyordum resmen. Evet doğayla iç içe olmak bilmem ne çok güzeldi. Ama bir yere kadar. Artık eve gidip film izlemek istiyordum. Hiçbir arkadaşımla görüşemiyordum da zaten.

Deniz sürekli Bera'yla takılıyordu, bazen birlikte yemek yiyip sohbet edebiliyorduk sadece. Dün bir kere beni Bera'yla bulduğu gizli yere bile götürmüştü. Ormanın içine çok iyi gizlenmiş bir banktı. Onlardan başka kimsenin orayı bulduğunu sanmıyordum.

Erdem zaten sürekli Defne'nin peşindeydi. Benim çocukluğumdan beri denediğim şeyi Defne bir kaç günde başarmış ve Erdem'e bayılmadan bir böcek tutturabilmişti. Ama Erdem sonrasında resmen çığlık atarak ortamı terk etmişti. Hepimiz çok gülmüştük ona.

Yaren desen, zaten onunla çokta yakın değildik. Benden başka öncelikleri olduğu için onu suçlayamazdım.

Ve son olarak Barış.

Barış'la yıldızları izlediğim o geceden beri 2 gündür görüşmüyorduk. Çünkü ben utanıyordum. Her fırsatını bulduğumda onun üstüne düştüğümü düşünüyordu kesin. Ondan etkilendiğimi düşünmesin diye de ondan uzak durmaya çalışıyordum. Her ne kadar o benimle bir iki kez konuşmaya çalışmış olsa da.

Şimdide çadırımda oturmuş eşyalarımı yavaştan toparlıyordum. Son bir günümüz kalmıştı.

Eşyalarımı toplamaktan sıkılıp çadırdan çıktım ve Bera'yla Deniz'in bulduğu şu banka gitmeye karar verdim. Koskoca ormanda en güzel yer orası olabilirdi.

Oraya gidene kadar akan nehiri ve boy boy meşe palamudu ağaçlarını izlemiştim. Kendimi oldukça sakin hissediyordum.

Bankta oturan kişiyi görene kadar.

Mete'yi orada öylece oturmuş nehiri izlerken görünce anında arkamı dönmüştüm. Ama kendisi yarasa kulaklarına sahip olduğu için orada ki varlığımı hemen fark etmişti.

"Nereye kaçıyorsun?" dediğinde kaçmak yerine, arkamı dönüp ona cevap vermeyi tercih etmiştim.

Her ne kadar anana gidiyorum demek gelse de içimden terbiyemi bozamazdım.

"Anana kaçıyorum."

Aklımdan geçenleri kontrol etmem lazım.

Söylediğim şeyle tek kaşını havaya kaldırıp ağzını büzdü.

"Hiç yakışmıyor sana böyle konuşmak biliyor musun." dediğinde göz devirdim. Ne diye beklediysem sanki burada.

"Bekle bekle." diye ayaklandığını duyunca daha da hızlanmıştım.

"Gizem konuşmalıyız." diye biraz daha yüksek sesle konuşmuştu bu sefer.

Arkamı döndüm ve şaşkınlıkla kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Neyi konuşacağız ki?" dediğimde kalktığı yere geri oturdu.

"Senden özür dilememe bile izin vermedin Gizem," dedi boğuk bir sesle.

"Özür dilemek istiyorum sadece. İzin ver kendimi açıklayayım lütfen." dediğinde kaşlarım çatıldı. Ona zerre kadar güvenmiyordum. Ama her lafını tekrar ağzına tıkmak, ve hatta bir fırsatını bulursam ona yine bir yumruk atmak ümidiyle yanına ilerledim.

Banka oturmak yerine onun yüzünü görebileceğim şekilde bir ağacın dibine oturup sırtımı yasladım.

Benim onu dinleyeceğimi anlayınca dirseklerini dizlerine yaslayıp eğildi.

Modern Çağın ÖküzüWhere stories live. Discover now