4.

9 0 0
                                    

4. Bölüm

'MODERN ÇAĞIN ÖKÜZÜ'

İçimde, Mete'yi en masum haliyle görüp ona üzülünce, bu sevgililik olayını bitirmek istediğimi söyleyemediğim için büyük bir sıkıntıyla kütüphaneye gitmiştim.

Burası bomboştu. Saçlarım ağzıma bile girecek şekilde masa da uyumaya çalışıyordum. Daha sonra içeri birisinin girdiğini fark edip hemen başımı kaldırdım.

"Uyandırdıysam özür dilerim."

Kafamı direkt kapıya çevirdim, Barış'la göz göze gelince ürpererek titremiştim.

"Yoo, ne uyandırması. Sorun yok." diyip hızlıca ayaklanıp kapı koluna elimi atmıştım ki sorusuyla durdum,

"Mete'yle aranızda birşey mi var?"

Yok artık ama ya! Bu çocuk bile bizim yüzümüzden okulda kimin kiminle çıktığını merak eder hale gelmişti.

Oflayarak elimi kapı kolundan çektim ve sırtımı kapıya yaslayarak masaya oturmakta olan Barış'a döndüm.

"Pek sayılmaz aslında."

Dediğim şeyle o sırıtınca bende sırıttım. Bu çocuğu gülerken hiç görmedim desem abartmış olmazdım sanırım.

"Neden sordun?"

Gözleri etrafta dolaştı.

"Ne kendisi ne de sevgilisi, yani eski sevgilisi pek hayırlı insanlar değil."

Dediği şeyle şaşırmış ve birazda sinirlenmiştim. Mete'ye laf mı atıyordu şuan o?

Öfkeyle karşısında ki sandalyeyi çekip oturduğumda devam etmesini istediğimi anlamıştı. Benim bakmaya çalıştığımdan çok daha sert bi şekilde gözlerime bakıyordu. Titreme Gizem, titreme Gizem!

"Yani seni de pek tanıdığımı söyleyemem ama, Mete gibi birisinin yanında olmak için yine de fazla masummuşsun gibi geliyor."

Dedikleri daha da kafamı karıştırıyordu.

"Anlamadım ki. Ne demeye çalışıyorsun?" soruma hafif sırıttı,

"Seni kullanıyor mu?" dedi başını masaya eğip fısıldayarak,

Gözlerimi kısıp anlamaya çalıştım. Bende başımı masaya eğerek onun gibi fısıldadım,

"Ne anlamda?"

Gözleri vücudumda gezindi.

"Bakınca pekte fena kız değilsin," diyip kollarını bağlayıp arkasına yaslanınca, vücudumda dolaşan gözleriyle neyi ima ettiğini anlamıştım.

Ağzım şaşkınlıkla açılırken yerimden kalkıp önünde durmuş ve bir anda ona tokat atmıştım. Of ya, çocuğa resmen gel beni satanist ayininde kullan diyordum.

"Ne saçma sapan konuşuyorsun sen be?" diye bağırdım. Gözlerim dolmuştu. En nefret ettiğim şeylerden biri de cinsellik ve benim adımın aynı cümlede kullanılmasıydı.

Gözleri benim dolan gözlerime takılınca pişmanlıkla yüzü düşmüştü.
Yavaşça ayağı kalkıp biraz üstüme eğilmişti. Bende refleksle kendimi hemen geri çekmiştim.

"Kesinlikle Mete'nin etrafında olmak için fazla masumsun," dedi ve arkasını döndü.

Tam o giderken arkasından gitmeye yeltenmiştim ki çabuk dağılan dikkatim ona tokat atarken yere düşürdüğüm kalemime odaklanmıştı. Kalemi masanın altından aldıktan sonra masanın altında olduğumu unutup hızla ayağa kalkınca kafamı çarpmıştım. "Aov!"

Benim inlememle Barış geri dönüp elini çekingence başıma götürüp sonra hemen geri çekti.

"Salak mısın sen, dikkat etsene!"

"Sana ne? Kafa benim can benim." ayrıca kalemde benimdi, almam gerekiyordu.

Ona karşı gelmemden hoşlanmayarak tekrar bana arkasını dönmüştü ama tam gitmek üzereyken yine bana bakmıştı.

"Yapma bunu kendine." sonra biraz beni süzüp gözleri yine dinozorlu ayakkabılarıma takıldı, "Ayrıca o ayakkabılarla da çok çocuksu görünüyorsun, büyü biraz."

Dediği şeyle ağzımı kocaman açmıştım.

"Hiçte bile, aynısını hiçbir yerde bulamadığın için kıskanıyorsun!"

Dediğim şeye sırıtıp kütüphaneden çıkmak üzereyken yine seslendim,

"Ayrıca yalandan da olsa çıkıyoruz biz Mete'yle!" dediğimde ters ters bana baktı.

"Yalandan mı?" dediğinde başımı salladım.

"Yani kullanıyor seni." dediğinde dediği şeyde biraz haklı olduğunu fark ederek, o kütüphaneden çıktığında sandalyeye geri oturdum.

Bu çocuğun ağzından tek bir kelime daha çıkarsa asıl satanistin kim olduğunu ona göstericek gibiydim. Ayrıca sırıtmış mıydı o?

Modern Çağın ÖküzüDär berättelser lever. Upptäck nu