Sonunda düğün salonunda gelmiştik. Abim arabadan inip benim kapımı açtı. Yüzümdeki tebessümle abimin kolunu tutup ayağa kalktım. Abimin koluna girdim. Yüzümdeki gülümsemeyle salona giriş yaptık.
Neyseki ayağıma takılan demirler sayesinde yürümem kolaylaşmıştı. Git gide alışıyordum. Üstelik elbisenin altından da belli olmuyordu. Dev salona girmemiz ile ağzım açık kaldı. Salon altın sarısı dizayn edilmişti. Tek katlıydı ancak dev gibiydi. Ortada kırmızı parlak bir halı boydan boya seriliydi ve sonuda nikah masasında bitiyordu.
Yanımıza takım elbise giymiş biri geldi.
"Merhaba beyfendi ve hanımefendi. Masa numarınızı öğrenebilir miyim? Size masanıza kadar eşlik edeyim." Dedi kibar bir dille. Bu kişinin görevli olduğunu anlamıştım. Abim gülümseyerek,
"398 numaralı masa." Dedi. Vay be!
Burda kaç masa var?
Abime döndüm.
"Abi burda kaç masa var?"dedim merakla.
"Toplam 862 masa var. Her masada 4 kişi oturabiliyormuş." Dedi.
Şok içinde ona bakmakla gülümseyerek ağzıma vurdu.
"Ağzını kapat sinek girer." Dedi gülerek.
Güldüm. O sırada çoktan görevli bize masamızı göstermişti. Abimle masaya oturduk. Masada Pars ve Mert abimde vardı. Sıkıntıyla kıpırdandım.
Ortamdaki sessizlik bozulsun diye Rüzgar abimin kulağına eğilerek,
"Abi niye bu kadar kalabalığız?" Diye sordum.
Abim ilk etrafa göz attı. Sonrada bana döndü.
"Damadın ailesi zenginmiş. Damadın babası burayı hazırlatmış. Şirketlerin deki tüm ortakları ve ortaklarının ailesini çağırmış. Bu yüzden bu kadar kalabalığız. Dedi.
Kafa sallayıp önüme döndüm. Aklıma gelen şeyle abime geri döndüm.
"Abi ben gelin odasına gidiyorum. Gelinimize bakam hele." Dedim. Gülerek baktı.
Elini köpek kovarcasına salladı.
"Hadi git. Git." Dedi ve kahakaha attı.
Göz devirerek masada kalktım. 5 dakikanın sonunda dev salondaki gin odasını buldum. İçeri girmemle gördüğüm manzara karşısında dondum.
Kuzenim Melisa yerde hüngür hüngür ağlıyor. Makyajı boydan boya akmış. Her yerde peçete var. Ve tanımadığım iki kadın Melisayı sakinleştirmeye çalışıyor.
"Melisa!" Diyerek hayretle odaya girdim. Beni görmesiyle kollarını iki yana açtı.
"Kuzeeeğğğn!" Dedi ağlak bir sesle.
Onun yanına gidip sarıldım. Ağlamaya devam etti. Bir eli gözündeki yaşları silmeye kullandığı peceteyi gözüne bastırırken diğer eli de benim belimdeydi. Kadınlara kaş göz yapıp çıkmalarını işaret ettim. Kadınlar dediğim şeyi fark edince anlayışla başlarını eğip çıktılar.
Yaklaşık beş dakika sonra Melisa'nın ağlaması durmuştu. Sessiz sessiz iç çekiyordu. Yavaşça ayrıldım.
"Şöyle gülüm. Kim ağlattı seni?" Dedim narin bir sesle.
Zaten dolu olan gözlerinden bir damla yaş aktı. Hemen elimi uzatıp sildim.
"Dökme ama bu inci gibi parlayan göz yaşını... Şöyle bi tanem niye ağlıyorsun?" Dedim karşımdaki kırmızı gözlere.
"B-ben k-korkuyorum..." Dedi zar zor.
"Neyden korkuyorsun bı tanem?" Dedim kaşlarım çatıkken.
"E-evlenmekten..." Dedi zar zor çıkan sesiyle.
"Neden korkuyorsun ki?" Dedim elini tutarak.
"Y-ya ben aşık değilsem. Ya bu bir h-hataysa?" Dedi ağlarcasına.
"Bebeğim şimdi ben sana sorular sorucam. Sende cevapla. Eğer hepsinin cevabı evet ise sen aşıksındır. Tamam mı?" Dedim gözlerine bakarak.
Kafa salladı.
"Şimdi sen hep onu mu düşünüyorsun?"dedim.
Kafa salladı.
"Bunu evet olarak kabul ediyorum.
Peki hep onunla olup kokusunu doya doya içine çekmek mi istiyorsun?" Dedim.
Kafa salladı.
"Onu sesini özleyip her saniye arayıp konu olmasa da telefonda ki nefes alış verişlerini duymak istiyor musun?"dedim.
Yüzü git gide mutlulukla doluyordu.
Yine kafa salladı.
"Onunla hem çocuk, hem genç, hem yetişkin, hemde yaşlı olmak istiyor musun?"dedim.
Gülümseyerek kafa salladı.
"Sana her seslendiği de sanki adını daha önce kimse bu kadar güzel söyleyememiş gibi düşünüyor musun?"
Kafa salladı.
"Onun sana her dokunuşunda, saçını her okşayıp öpüşünde, elini her tutuşunda sanki başından beri bu beden onunla tamamlanmalıymış gibi hissediyor musun?"
Mutlulukla kafa salladı.
Gülümsedim.
"Onu delicesine kıskanıp hep yanında olmasını, sadece sana bakıp seni dinlemesini, o güzel gözlerinin sadece sende takılı kalmasını. O güzel kalbini sadece sana vermesini istiyor musun?"
Heyecanla el çırpıp kafa salladı.
"Sen onunla bir ömür aynı yatakta kalkıp aynı yatakta uyumaya, her sabah onun sesiyle güne başlamaya, her dakika onun kokusuyla mest olmaya, her dakika onun varlığıyla mutlu olmaya, onu sevip sevmeye, onu koruyup kollamaya ve onunda seni sevip seni kollamasına, yani onunla evlenmeye evet der misin?" Dedim.
Kahkaha atarak ,
"Evet!" Diye bağırdı.
O kadar mutluydu ki şu an yerinde duramıyordu.
"Bebeğim sen aşık olmuşsun hemde delirmekten delirir eşine aşıksın!" Dedim sevinçle.
Kahkaha atarak bana sarıldı.
"Teşekkür ederim... teşekkür ederim... teşekkür ederim... Artık korkmuyorum. Ona gerçektende aşığım. Çok mutluyum." Dedim yüzündeki dev gülümsemeyle ve parlayan gözleriyle benden ayrıldı.
"Tamam o zaman şimdi şu makyajı silip düzeltelim. Bir gelin kadar asil yapalım seni!" Dedim sevinçle. Heyecanla makyaj masasına geçti. Koltuktan kalkıp yanına ilerledim. Yaklaşık yarım saat sonra harika bir makyaj yapmıştım.
Kendine hayran hayran bakıyordu.
Yavaşça odadaki mendilleri toplayıp çöpe attım. Hafif bozulan makyajımı tazeledim. Odanın kapısı çaldı.
İçeri mavi gözlü kumral saçlı 25 yaşlarında bir adam girdi.
Melisayla aynı yaşta duruyorlardı.
Adam Melisayla hayran hayran baktı. Üzerindeki takım elbiseden bile damat olduğu anlaşılıyordu. 1.80 boylarındaki boyuyla Melisadan bir kafa boyu uzundu. Vücudu kaslıydı. Enişteme bak seeegğnnn! Aslında şöyle bir bakınca Melisa ile çok yakıştıklarını fark ettim. Adamla Melisa arasındaki bakışlar devam ederken,
"Şey ben sizi yalnız bırakayım" dedim. Damat beye donmuş bir şekilde bakan Melisanın kulağına eğildim.
"Sen ona aşıksın. Oda sana aşık. Bir ömür mutlu olun." Dedim.
Ve odadan çıktım. Çıkmadan önce duyduğum şey ise ikisininde aynı anda, "İyiki sana delicesine aşığım!" Dediğiydi.
Gelin odasından ayrılıp abimleri yanına döndüm.
O sırada içimden bir ses bana az önce Melisaya söylediğim duyguları yakınımda ki birine karşı hissediceğimi bağırıyordu.
Derin bir nefes aldım. Aklımda Aresin tatlı gülüşü canlanınca bende gülümsedim.
Sanki gerçektende burada gibi hissettiriyordu. Ares'in bana bakarak hayran hayran gülümsemesini görmemle şok oldum. Bir dakika bu takım elbise ile harika duruyor. Off çok yakışıklı bir bey.
Bir dakika!
Bu Ares, gerçektende burda!
Noluyo beğ!
********************
Eveeet! Uzun bir bölüm yazmaya çalıştım ancak bu kadar yaza bildim.
Sizi çok seviyom la!
Bu arada Ares ve Aze arasında sizce neler olacak?
Melisa karekterini nasıl buldunuz.
Ve sizce bu bölümdeki ana konu olan aşk sizce anlattıklarına uyuyor mu?
Bölüme yorum ve oy atan gerkese çooooooooooook teşekkür ederim ☺️...
Gelecek bölüm tarihi;
12 Ekim 2020
Saat;
20.00