SURAYE (Tamamlandı)

By Storylogy

74.8K 8.2K 2.6K

Suraye Wattys 2020 Tarihi Kurgu Kategorisi kazananı. "Suraye" tarihi olayların yer aldığı sürükleyici bir... More

Yazardan (1)
Kerem (2)
Suraye (3)
Umut (4)
Anne sütü (5)
sorgulama (6)
Haber (7)
Affet (8)
Beklenmedik misafir (9)
kilit (10)
Yazardan (11)
Yazardan 12
Yazardan (13)
suçlu kim? (14)
Yalan (15)
Yabancı (16)
Bir yudum su (17)
Yazardan: Yolculuk (18)
Yazardan: Gerçekler (19)
Yazardan (20)
Bir hayat hikayesi. (21)
Bir hayat hikayesi. (22)
Kaçış (23)
Sürgün (24)
Suraye: Tren garı (25)
Suraye: Bakü (26)
Sibirya (27)
Suraye: Oğlundan haber var (28)
Suraye: Yolculuk (29)
Kerem: Kurtuluş (30)
Memleket (31)
Hasretlik bitse mi? (32)
Yazardan (33)
Suraye: Sözümü tutmam gerek. (34)
Suraye: Polat (35)
Suraye: Umut ışığı (36)
Son kurşun (37)
Yazardan: Şüphe. (38)
Suraye: O gelen kimdi? (39)
Suraye: Son yolculuk (40)
Yazardan (41)
Yazardan (42)
Suraye (43)
Yazardan.(44)
Meleknaz(45)
Yazardan 46
Yazardan 47.
Suraye 48.
Suraye: Sensin.(49)
Suraye: Sorular ve Cevaplar.(50)
Yazardan: duygularım(1)(51)
Yazardan: duygularım 2.(52)
Sen biliyor musun her gece ölmek isteyip ölememenin acısını.(54)
Bu aşk -ektiğin tohumun tek ve son meyvesi.(55)
Günah keçisi (56)
Göz yaşları dindiriyor mu acıyı? (57)
Neden?(58)
Polat(59)
Hesaplaşma(60)
gidiyorum(61)
kalbimin bir parçası olduğunu anladım
Satırlarını sevdim(63)Final.

Suraye: Kardeşler buluşuyor.(53)

596 104 38
By Storylogy

Sabaha karşı kapını alacaklı gibi çalan Meleknazdı. Evden kaçmıştı. Annesi telaş ve korkuyla eve aldı onu. Ağlayarak ve hiçbir zaman oraya dönmeyeceğini söyleyerek eve giren Meleknaz, evin ortasında durup ona bakan yabancı genci görünce önce şaşırsa da abisi olduğunu tahmin ederek annesine baktı. Suraye başı ile onayladı kızını.
Meleknaz sanki yıllardır yan yana büyüdüğü kardeşi seferden dönmüş gibi tereddüt etmeden 'abim' deyip sarıldı Polat'a. Polat, ona sarılıp hasretle "hoş geldin" diyerek yüreği sevinçten ve sevgiden kuş gibi çırpınan küçük kıza karşılık verdi. Kardeşine sarılıp

"hoş bulduk, ben gelecektim ama seni görmeye..." dedi ve parmaklarıyla yanaklarına akan göz yaşlarını sildi.

"Ağlama artık, ben varım. Bundan sonra kimse sizi üzemez" diyerek göz yaşları içinde onların kavuşmalarını izleyen annesini de kardeşiyle beraber kucakladı.
Yılların hasretiyle kucaklaştılar.

İçlerinde tek duygu vardı sarılırken; artık güvendeydiler. Bundan sonra onlara bir şey olmayacaktı. Düne kadar yalnız olan iki kadın, şimdiye kadar  eksikliğini hissettikleri babalarını bulmuş gibiydiler. 
Meleknaz abisine sarılırken vefat eden kardeşine sarılır gibiydi, o gelmiş gibi hissetti biranlık.
"Geldin, bizi bırakmayacağını biliyordum" dedi. Polat onun ne dediğini anlamamıştı belki, annesi anlamıştı. O aslında İsmayıl'a sarılmıştı. Sabahtan beri sessizce akan yaşlarına hönkürtüsü karıştı Suraye'nin.
Polat;
"neden ağıyorsunuz, sevinin artık. Bakın burdayım" dedi üzüntüyle. Artık ağlamak yok, bitti. Gülmek zamanı. Ben varken ne annem, ne bacım ağlamayacak" deyip kardeşinin alnından öptü. Anne kız bakıştılar, ikisi de akan göz yaşlarının  nedenini biliyorlardı. Kendilerini toparlamaya çalıştılar. Yılların yangını yerini vuslata bırakmıştı.  Suraye oğlunun omuzlarını okşayıp,
"hadi otur, üzülme yavrum, biz kadınlar her şeye ağlarız, sen bakma bize, sevinçten ağlıyoruz biz. Evladım çıkagelmiş, bundan böyle ağlar mıyım hiç." dedi ve kızına dönüp onu da kucakladı.
"Yavrum,  sen nasıksın, gecenin bu vakti niye geldin, hadi söyle?" Bu arada Kadir Bey ve karısı paldır küldür eve daldı.

"Kapıyı deli gibi döven kim..." diye söyleyecekken karşısındaki manzaradan etkilenerek diyeceği sözü yarıda bırakıp el çırptı.

"Aferin sana Suraye, toplamışsın aileni etrafına. Sana da aferin genç adam, kardeşin üç gün olmuş gideli, geri dönmüş, düşünmüyorsun ardından ne derler diye. Elinden tutup geri götüreceğine arka çıkıyorsun. Sana yazıklar olsun Suraye, hiç değilse bizi düşünseydin."

Suraye her zaman olduğu gibi  kaynının yine de anlamadan dinlemeden konuşmasına sinirlendi ve

"ne oldu yine Kadir Abi? Ne yapmışız  yine şerefini alçaltacak?" diye sesini kaldırdı.

"Ayıp be, anlamıyor musun, anlamazlıktan mı geliyorsun bilmiyorum.  Bilmiyorsan ben anlatayım. Üç gün değil kızın evleneli,    baba evinde ne işi var? El alem ne der diye düşünmüyor musunuz?"

"Bir şey olmuş ki gelmiş. Daha sormadım ama mutlaka bir nedeni vardır. Bıraksan soracağız." deyip kocasının ardından odaya giren  Gülcennet'e baktı.

"Kocana söyle, insanlara ahlak dersi vereceğine biraz da kendine baksın. Başkasının odasına izin almadan girilmeyeceğini öğrensin."
Kadir Bey Suraye'nin iğneleyici lafının ardından yere tükürerek;

"tfu Allah cezanızı versin, ne haliniz varsa görün." deyip dışarı çıktı. Dışarıda küçük kardeşi ve karısıyla karşılaşınca hırsını ondan çıkardı.

"Sen hala uyu, uyu sen. Abi yapmayalım, abi etmeyelim, abi... . Abin batsın. Bak yine yaptılar yapacaklarını, şerefimizi iki paralık ettiler."

"Ne oldu ki?" diye uyku sersemliği ile  ağabeyinin konuşmasına   anlam veremeyip  sorduysa da cevabını alamadı. Yine her zaman olduğu gibi sözünü söyleyip mırıldana mırıldana çekip  giden abisiyle karısının ardından bakarak başını salladı ve Surayelerin kapısını tıklattı yavaşça. Meleknaz kardeşiyle buluşmanın heyecanıyla kendi derdini unutmuş, gülümsemekte devam ediyordu.

Suraye kapı sesini duyunca açtı kapıyı. Küçük kaynı ve karısını görünce içeri geçsinler diye kenara çekildi. Odaya geçen amcası  Meleknaz'ı karşısında görünce şaşırdı ve karısına dönerek

"abimin köpürme nedeni anlaşıldı." dedi ve Suraye'ye  döndü yüzünü.

"bir şey mi oldu? Neden gelmiş Meleknaz?"

"Ben de bilmiyorum, şimdi geldi, abin sağolsun, sormaya fırsat bırakmadı."

"Hımm," deyip gözaltı başını önüne eğmiş Meleknaz'ı süzdü, amcasından utanan kız parmakları ile oynuyor, bir şey demeden sus pus duruyordu.

"Hadi, gel biz gidelim, onlar da konuşsun. Kızcağız anlatsın derdini." diyerek karısına kapıyı işaret etti.

'Hadi, çıkalım."

Suraye gidenlerin ardından kapıyı kapattı ve bir sandalye çekip kızının önüne oturup Meleknaz'ın ellerini tuttu.

"Ne oldu kızım, hadi söyle, böyle, sabahı bekleyemeyecek kadar kötü ne oldu? Sana kötü mü davrandılar?"
Meleknaz,
"hayır." diyerek abisine baktı, 'onun yanında konuşamayacağım' der gibiydi. Polat kardeşinin bakışlarından ne demek istediğini anlayıp ayağa kalktı, annesine;

"ben çıkayım, siz rahat rahat konuşun." deyip ceketini askıdan aldı, giyinmeden dışarı çıktı. Suraye ne söyleyecek diye kızının yüzüne dikmişti gözünü.

"Anne, ben onun karısı olamam. Sevmiyorum onu, biliyorsun. Ben onun istediği gibi onunla olamam. Bunu ona da söyledim, dövmeye kalktı beni"

"Ne diyorsun sen? Halt etmiş dövmüş seni. Nerene vurdu?" deyip çenesinden tuttu kızının, yüzünü inceliyormuş gibi sağa sola döndürdü. Meleknaz annesinin bileğinden tutup indirdi.

"Öyle değil, vurmak, dövmek istedi. Eğer öyle bir şey olmayacaksa, 'çık git' dedi. Ben de gelince ardıma düşüp yalvardı 'gitme' diye. Ben de kaçtım. Gelmesin diye de bir taş attım. O da düştü, annesi arkamızdan geliyordu, aldı götürdü onu."

"Nasıl düştü? Bir şey mi oldu ki annesi götürdü?"
"Şey...taş kafasına geldi galiba"

Suraye istemsizce gülümsedi.

"Ayıp kızım, insan kocasının kafasını yarar mı?"

"O benim kocam filan değil, olmayacak da."

"Sen evliliği çocuk oyuncağı mı sandın? Amcan haklı kızım, böyle gelirsen namusuna laf gelir bilmiyor musun?"

"Ne yaptım ki ben? Seni istemiyorum dedim."
"Bu böyle olmaz, biraz sabredeceksin, sevgi saygı sabırla kazanılır. "
"O sabretmiyor ama..."

"Tamam kızım, sen abini çağır seni götürelim evine."
"Hayır gidemem. Gitsen bir daha dönme dedi."
"Ben konuşurum onunla. Bu durum ne senin için, ne de Valih için hoş olmaz." dedi ve ardından Meleknaz'ın itirazına bakmayıp

"hadi çıkalım gün ağarmadan gidelim, kimse görmesin." deyip

kızını Polat'la beraber kocasının evine geri götürdü.

Kadın kapıyı öfkeyle açtı, Polat'ı ters bakışlarla süzmeyi ihmal etmeyerek içeri aldı onları. Gözünü Meleknaz'dan ayırmıyor onu kesecek gibi bakıyordu.

Suraye konuşmadan önce oğlunu dünürüyle ve damadıyla tanıştırdı. Valih'in başındaki sargıya bakıp ne olduğunu sorunca annesi sesini başına attı.
'kızın neredeyse oğlumu öldürüyordu' diye. Valih'in Annesinin çağırıp bağırmasından rahatsız olduğu belliydi.

Daha fazla tatsızlık çıkmasını istemediğinden annesini susturdu.
"Kendim düştüm Meleknaz'ın hiçbir suçu yok." dedi.
Bu arada olanlardan habersiz Allahyar Bey sese küye uykudan uyanmış karısını yanında görmeyerek dışarı çıkmıştı. Tanımadığı bir gençle Suraye'yi evlerinde görünce ne olduğunu merak ederek

"bu saatte hayrola dünürüm?" deyip sorunca karısı hemen atlayıp olanları anlatmak istese de Valih annesinden önce davranıp Mekeknaz'ın rahatsızlandığını, o yüzden telaşla annesi ve kardeşini çağırmaya giderken düşüp kafasını yaraladığını anlattı. Adam gelinin bir şeyi olup olmadığını sorunca, onu rahatlatıp hiçbir şey olmadığını söylediler birağızdan. Adam biraz odada durduktan sonra

"sabah olmuş, ben şu hayvanlarla ilgileneyim" deyip dışarı çıktı.
Suraye
"gençlerin sabırsızlık ve çocukluklarından ötürü hepimizin az çok suç var," diyerek kadına çocukları evlendirmeden önce ettiği ziyareti hatırlattı.

"Bunun olacağını biliyorduk. Kendi suçumuz. O yüzden yangına körükle gitmek yok, onları anlamamız lazım." deyip yumuşak bir şekilde konuşmaya çalışsa da

"oğlumun kalbini kırmış, ben buna izin veremem" diye tutturmasına rağmen genç damat ondan daha olgun davranarak

Meleknaz da da 'evet' derse, onu hiç bir şeye zorlamayacağını söyledi.

"Seni çok seviyorum, bir cahillik ettim, beni bağışla, bir daha kötü davranmam sana" deyip Meleknaz'ın gönlünü aldı. Her şey tatlıya bağlandıktan sonra kimseye görünmeden çıktılar evden. Suraye yoldayken oğluna sordu.

"Valih'i dışarı çıkarmıştın, ne söyledin ona?" Polat,

"Meleknaz'ın sahipsiz olmadığını söyledim. Bu kez geri getirdim, bu tekrarlanırsa bir daha getirmeyeceğimi, onun için de iyi olmayacağını söyledim. Kardeşime tek fiske vurursa cezasının ağır olacağını söyledim." dedi ve gülümseyerek,

"buna gerek kalmayacak gibi ama"

"Nasıl?"
"Çocuğun kafasını görmedin mi? "

"Evet."
"Meleknaz yapmış."
deyince annesi gülüşünü saklayamadı.

"Biliyorum, deli kız. Çocuk, vallahi çocuk. Evlilikten ne anlıyor dedim. Beni dinlemediler ki"

"Merak etme anacığım. Bir daha olmaz akıllanmışlardır"
"Umarım"deyip oğlunun koluna girdi.

Continue Reading

You'll Also Like

6.9K 1K 27
"İyi akşamlar Gözde Hanım." Seslenen üst komşum orta yaşlı Ahmet Bey'di. Bir yerin CEO'su olmayan, yakışıklı ya da kaslı olmayan, düz bir Ahmet'ti. ...
SÜVEYDA By Gamze

Teen Fiction

581K 27.2K 40
Hiçbir şey, güzel bir kitabı bitirdikten sonra içinde oluşan boşluk kadar derin olamaz. Bu kitabı bitirdikten sonra o boşluğu yaşayacağına emin olabi...
275K 22.9K 79
32 yaşında, genç yaşına rağmen kariyeri başarılarla dolu, mükemmeliyetçi, sıkıcı derecede iyi olan Carl'ın, terapisti ve yakın arkadaşı dışında kimse...
1.9M 54.4K 114
Yıllarca hayal kurup, beklersin... Beyaz atlı prense inancını hiç kaybetmezsin. Karşına çıktığı an, bilirsin. Odur yıllarca beklediğin, tanır onu kal...