Satılık erkek

By aykirihikayeler

2.2M 46.3K 16.3K

Fahişeler. Parayı basarsın, altına alırsın, becerirsin. Yüzüne bakmadan çekip gidersin. Beğenirsen, tekrar ge... More

TANITIM 1
TANITIM 2
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
Satılık Erkek-Okuyucularına
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
BÖLÜM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
BÖLÜM 40
BÖLÜM 41
BÖLÜM 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
BÖLÜM 45
BÖLÜM 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
FİNAL
Özel Bölüm

BÖLÜM 8

63.4K 1.2K 607
By aykirihikayeler


Şampuanı saçıma dökmüştü. Eliyle saçıma döktüğü sıvıyı dağıttı ve ardından suyu tuttu kafama.
Şampuan tamamen kaybolana kadar yıkadı saçımı.
Ondan sonra eline şampuanı sıktı ve vücudumda dağıtmaya başladı.
Önce göğüsüme, sırtıma ve boynumda. Daha sonra ellerime ve bacaklarıma.
Baldırlarımı elledikçe heyecanlanıyordum.
Her tarafımı şampuanladıktan sonra suyu açtı ve yıkamaya başladı.
Bir elinde suyu tutuyor, diğeriylede şampuanın daha çabuk kaybolması için vücudumu ovuyordu.
Ellerini tenimden hiç çekmemesini istedim o an.
Şampuan kaybolduktan sonra elimden tutup ayağa kaldırdı beni.
Havluyu getirdi ve bedenime sardı.
Ardından küçük bir havlu verdi ve ben havluya sarılırken o küçük havluyla saçımı kuruladı.
"Sana üstünü getireyim,giyin."
"Tamam." Anlamında başımı salladım.

İçeri girdi, yeni kıyafetler getirdi ve verdi bana.
"Sen bunları giyin bende çarşafları değiştireyim."
"Gerek yok. Ben yaparım akşam."
"Yok ben yaparım şimdi. Çarşaflar nerde?"
"Gerçekten gerek yok. Ben değiştirim."
"Söyle Emir." Dedi Kıvanç sıkılmış bir ses tonuyla.
"Tamam." Dedim ve çarşafların yerini gösterdim.
Kıvanç banyodan çıktıktan sonra üstümü giyindim ve banyodan çıktım.
Çıktığımda çarşaflar serilmişti ama Kıvanç yoktu ortada. Sanırım teşekkür etmemi beklemeden bile çıkıp gitmişti.
Yatağıma yattıktan bir kaç dakika sonra odamın kapısı açıldı ve Kıvanç girdi içeri.
Elinde bardak vardı, bardağın içindede çay.

"Papatya çayı iyi gelirmi bilmiyorum ama bunu buldum, bunu yaptım."
"Ne gerek vardı kardeşim."
"Bakımsızlıktan öleceksin daha ne gerek var diyorsun." Dedi gülerek.
"O kadar kötümü durumum ya."
"Kötüde lafmı. Ben hasta olunca annem bana küçük çocuk gibi davranır. Senin annen nerde? Çalışıyormu?"
"Yok." Dedim gülen yüzüm soğuk bir hal alırken.
"Nerde?"
"Kapatalım konuyu."
"Ben sana hakkımda herşeyi anlatıyorum. Sen ? Tam bir sır küpüsün. Hiç birşey anlatmıyorsun."
"Öldü. Babamda öldü." Dedim yüzüne bile bakmadan.
Susmuştu. Sanırım şaşırmıştı.
Yavaşca kaldırdım kafamı ve gülümsedim.
"Özür dilerim." Dedi sadece.
"Sorun değil." Dedim ve sustum.
"Başka bir ihtiyacın varmı?"
"Yok, hayır. Teşekkür ederim."
"Ozaman ben gidiyim artık. Tekrar özür dilerim. Birşeye ihtiyacın olursa yaz bana. Hemen gelirim."
"Eyvallah kardeşim. " dedikten sonra odadan çıkıyordu Kıvanç ki tam t-shirtinin yaş olduğunu farketmiştim.
Beni yıkarken ıslatmıştım onu.
"Kıvanç." Dedim ve zar zor çıktım yataktan.
Arkasını dönmüş meraklı bir bakışla beni izliyordu.
Hiç birşey demeden dolaptan bir t-shirt çıkarttım ve Kıvança verdim.
Hiç ısrar etmeden kabul etti.
Üstündeki t-shirti çıkarttı ve benim verdiğimi giyindi.
Onunda vücudu kaslıydı. Benden daha kaslıydı ama fazla abartmamıştı. Güzel duruyordu.
"Eyvallah." Dedi ve hafifçe omuzuma vurduktan sonra odadan çıktı.
Kapıya kadar eşlik ettikten sonra odama döndüm ve yatağıma girdim.

Kıvanç gittikten yarım saat sonra Masal geldi. Bir kaç dakika sonrada Mert.

Masal tüm gün uğramadı yanıma. Bana küsmüştü anlaşılan.
Yıkanıp, çay içmenin verdiği rahatlıkla yavaşca kalktım yatakan ve Masalın yanına gittim.

"Masal?" Dedim önce.
Cevap vermedi.
"Neden bakmıyorsun bana tüm gün hasta hasta yatıyorum, bir geçmiş olsun bile demedin."
"Hmm." Dedi sadece.
"Bana küstünmü sen?"
"Evet."
"Dün biraz moralim bozuktu, özür dilerim. Yarım yanımda yat istersen. Bu gece olmaz, hastayım."
"İstemiyorum."
"Ama beni üzersen ben dahada hasta olurum." Dedim küçük bir çocuk gibi.
"Tamam git sen şimdi. Düşünürüm ben." Dedi havalı ama tatlı bir şekilde.
"Tamam prenses." Dedim ve tekrar odama girdim yattım.

Saat gece 12 olmuştu. Gözlerimi zar zor açık tutuyordum ama filmimin bitmesine 30 dakika kalmıştı.
Telefonuma gelen bildiriyle irkildim.
Kıvanç yazmıştı.
"Daha iyi oldunmu?"
"Oldum sayende, sağol. Yıkanmak iyi geldi."
Ne demek kardeşim. Bir ihtiyacın varmı?"
"Yok sağol kardeşim."
"Yarın okula geliyormusun?"
"Gelmeliyim, dersi kaçırmamam lazım."
"Tamam, seni kantinde beklerim."
"Tamam." Yazdım ve telefonu kenara koydum.

Filmide bitirmeden kapattım. Uykuma yenik düştüm ve uyudum.

Sabah kalktığımda kahvaltı çoktan hazırlanmıştı.
Anlaşılan Mert beni yormamak için erkenden kalkıp hazırlamıştı.
Bende sevinerek yatağıma girdim ve bir saat daha uyudum.

Saat 7de Mert beni ve Masalı uyandırdı.
Her sabah olduğu gibi birlikte kahvaltı ettik, masayı topladık ve evden çıktık.
Okula vardığımda anında geri dönmek istedim.
Kaanı görmüştüm. Uzunca baktı bana. Onu görmezden gelip kantine gittim. Kıvanç beni bekliyordu bile.

"Selam."
"Selam."
"İyi gözüküyorsun."
"Senin sayende doktor." Dedim gülümseyerek.
"Estağfirullah efendim." Dedi.
Boş muhabbetler sonunda Kıvanç "işe başladım." Dedi ve ekledi. "Daha doğrusu bir kaç gün sonra başlayacağım."
"Nerde?"
"Bir otelde. Resepsiyon işi."
"İyimiş. Banada iş lazım. Benim için bir sorsana, benim içinde bir iş varmıymış."
"Sorarım tabi."
"Eyvallah."

Ders başlicaktı. Kalktım ve derse girdim.
Derse giren ilk öğrencilerdendim.
Yerime oturdum ve dersi bekledim.
Tam ders başlicaktı ki Kaan geldi ve yanıma oturdu. Kos koca sınıfta oturulcak başka yer kalmamışmıydı?? Ne yapmaya çalışıyor bu?

Yanıma oturduğunda suratına bile bakmadım.
Onu elimden geldiğince görmemezlikten gelmeye çalışıyordum.
Kaan yoktu. Öyle biri yaşamıyordu.
Derse konsantre oluyordum.
Her gün olduğu gibi,bugün de gelmişti aklıma. Gurursuzluğum. Kendi kendimi yiyip bitiriyordum. Nasıl ya? Naasıl? Beni parayla beceren bir insanın yanında nasıl oturup birşey olmamış gibi yapabiliyordum? Ne zaman düştüm ben? Ne zaman öldüm?
İnanamıyordum kendime.

Dersin ortasında Kaanın küçük bir kağıda birşey yazdığını gördüm. Kağıdı aldı ve önüme koydu. Kağıda bakmadan önce Kaanın yüzüne baktım. "Ne bu?" Anlamında bir bakış attım. Cevabı beklemeden kağıda baktım.
"Seni özledim." Yazıyordu.
Titremeye başlamıştım sinirden.
Sen kimsin? Kimsin de özlüyorsun beni?? Hazmedemiyordum. Kendimi tam bir fahişe gibi hissediyordum. Tam anlamıyla fahişe.
Bu kadarına nasıl dayanıyordum ben?
Kağıdı aldım ve yırttım.
Tüm sinirime rağmen derse konsantre olmaya çalışıyordum ki birden elini hissettim.
Bacağımda geziyordu. Bu kadarı fazlaydı. Elim ayağım titremeye başlamıştı. Bana fahişe olduğumu hissettiriyordu.
Onu yitip hızlı adımlarla çıktım sınıftan. Kapıyı çarptım ve koştum.
Okulun önüne kadar. Durdum.
Kimsenin olmadığı bir yere gittim ve ağlamaya başladım. Çok sinirlenmiştim. Sinirimi çıkaramadığım için ağlıyordum.
Kendimi çok kötü hissediyordum.
Yere oturdum. Dizlerimi karnıma çektim ve kafamı kollarımın arasına koydum.
Küçük savunmasız bir çocuk gibiydim.
Normalde ağladığımda rahatlıyordum ama bugün işe yaramamıştı.

Dersin bitmesini bekledim.

20 dakika sonra bitmişti nihayet.
Sınıfın önüne yürüdüm ve Kaanın çıkmasını bekledim.
Çıktığını gördüğüm saniye üstüne koştum ve sıkı bir yumruk geçirdim yüzüne.
Daha ne olduğunu anlamadan yere düşmüştü.
Hala sinirliydim. Tek yumruk kesinlikle yetmezdi.
Üstüne oturdum ve bir yumruk daha geçirdim.
Etraftakiler beni tutmaya çalışıyordu ama nafile.
"Ne istiyon lan benden neee neee?" Diye bağırıyordum. "Söylesene lan ne?" Dedim tekrar bir yumruk daha geçirirken.
"Rahat bırak beni. BENİ-RAHAT-BIRAK!"
Dedim.
"Emir kalk, napıyorsun sakin ol." Demişti biri.
O ses, sıcak, güven veren ses. Kıvanç.
Sinirimi almış üstünden kalkmıştım. Hocalar da gelmişti. Mahvolmuştum. Bursum tehlikeye girmişti.

Kıvanç beni kolumdan tutup götürdü.
Dışarı çıkardı ve bir banka oturttu.
Hiç soru sormadı. Sadece sustu.
"Kalk." Dedi ve kolumdan tuttu beni.
Kalktım, hiçbirşey umrumda değildi.
Nereye gideceğimiz, ne yapacağımız.
Yürüdük. Taksiye bindik. İndik.

Beni boğaz manzaralı yeşillik bir alana getirmişti.
Yere oturduk ve sustuk. Saatlerce.

"Anlatmak istermisin?" Diyerek bozdu saatler süren sessizliği.
"Anlatırsam yanımda olan tek kişide kaybolur."
"Olmam."

Olurdu.

Alaycı ama sakin bir gülümsemeyle baktım suratına ve tekrar önüne döndüm.
Tekrar ona döndüm ve "Senin hiç sırrın oldumu?" Dedim.
"Oldu."
"Peki ya o sırrının seni günden güne yediği,bitirdiği,ezdiği oldumu?"
"Oldu. Ve tüm bunların çözümü ne biliyormusun?"
"Çözümü yok. Benim sırrımın çözümü yok. Utanıyorum Kıvanç."
"Sana o kadar çok isterim ki yardım etmeyi.."
"Keşke."

Yine sustuk. Ama uzun sürmedi.
"Sırrının Kaanla ne ilgisi var."
O kadar çok isterdimki Kıvança herşeyi anlatmayı ama yapazdım. İmkansızdı.
"Boşver."
"Nasıl istersen." Dedi ve ekledi "Eve gidelimmi?"
"Gitmeyelim."
"Napcaksın?"
"Burda yatacağım. Sen eve git, ailen merak eder."
"Yok sen burdaysan bende burdayım."
"Gerek yok."
"Var. Kardeşine mesaj at, merak eder seni."

Merte mesajı yolladıktan sonra yattım toprağın üstüne. Gözlerim zorla kapanana kadar yıldızları izledim.

"Kıvanç?"
"Efendim?"
"Ben dayanamıyorum artık."
"Kalk ayağa."

Önce karanlıkta zar zor seçebildiğim yüzüne baktım. Sonra kalktım.
Oda kalktı.
Uzunca bir süre yüzüme baktı. Sonra sarıldı bana. "Sarıl." Dedi önce. Bende ona sarıldım.
"Daha iyi hissedecksin." Dedi ve dahada sıkı doladı ellerini bedenime.
Başımı, ona sarılırken, boynuna doğru dayadım.
Dakikalarca böyle kaldık.
"Emir? Sırrın ney bilmiyorum. Seni böyle bitiren ney? Onuda bilmiyorum. Ama izin verme. Her neyse, seni bitirmesine izin verme. Mücadele et. Unutma, hir birşey senden önemi değil ve şunuda bil, ben ne olursa olsun yanındayım."

Yalan. "Ne olursa olsun yanındayım." Bu bir yalandı. Öyle insanlar yoktu dünyada. Herkesin bir sınırı vardır. O sınır aşıldığında çeker giderdi. En yakının dahi çeker giderdi.

Sahte bir gülümsemeyle baktım yüzüne ve tekrar oturdum yere.

Sabah olmuştu.
Sabahın sert rüzgarları esiyordu.
Uyandığımda Kıvanç hala uyuyordu.
Onu izlemeye başladım. Nolmuştu bana ?
Hayatımda daima soğuk bir insandım.
Arkadaşlık kurmayı sevmezdim, insanları sevmezdim ama Kıvanç farklıydı. Ona dakikalarca sarılmıştım. Saatlerce sarılabilirdim ona.
Arkadaşlıkmıydı hissettiğim? Arkadaşlık ne? Ne olduğunu bilmiyordum. Hayatım boyunca kimseye güvenmemiştim. Kimseye hiç bir sırrımı anlatmamıştım.
Anlatma gereği duymamıştım. Ama Kıvança anlatmamak için zor tutuyordum kendimi.
Aşıkmı olmuştum ben? Ne oluyordu.
Kafam karma karışıktı.
Aşk.. Şuan hayatımda en son istediğim şeydi. Onca derdim varken birde bir erkeğe aşık olmak istemiyordum.
İstemiyordum ama belkide çoktan olmuştum.
Dudaklarını izliyordum. Canlı canlı duran ne fazla kalın ne fazla inceydiler. Korkarak elimi kaldırdım ve dudağına götürdüm. Yavaşca dokundum. Parmağımı dudaklarında gezdirdikten sonra kendi dudağıma getirdim ve öptüm.
Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama yapmıştım. Mutlu olmuştum.
Olmuştum evet ama az gelmişti.
Bu sefer yüzümü yaklaştırdım.
Bir kaç santimetre kalmıştı aramızda.
Nefes alıp verişini hissediyordum. Kalbim deli gibi atıyordu. İçimde aşırı bir heyecan kafamda ise korku senaryoları vardı.
Artık çok yakındım. 1 santimetre bile yoktu aramızda.
Yavaşca yaklaştım ve dudaklarım dudaklarına değdi.
2 saniye durduktan sonra aniden geri çekildim.
Öpmüştüm onu. Dudaklarımı elledim. Yüzümde bir gülümseme oluştu. Ellerimi saçlarına götürdüm ve başını okşadım.
Beni kardeşi olarak gören bir adamı öpmüştüm. Düştükçe düşüyordum. Düştüğüm uçurumun sonu gelmiyordu. Artık bitti dipteyim. Daha fazla düşemem diyordum hep ama sonra dahada derine düşüyordum.

Ellerimi geri çektim ve uyandırdım Kıvançı.
Uyandığında kalktık ve simit yiyip çay içtik.
Ardından okula gittik.
"Başın dik yürü. Onu dövdüysen bir sebebi vardır. Kimseye aldırış etme."
"Sen olmasan-"
"Söz konusu bile olamaz." Diyerek susturdu beni.

Okula girdiğimde müdürün odasına gittim. Beni beklediğini biliyordum.
Ancak herşey beklediğimden ters gitmişti.

Müdürün odasından çıktığımda yüzümde gülücükler açıyordu.
Kaan tüm suçu üstüne almış ve benim suçsuz olduğumu iddia etmişti.
Ne bursum tehlikeye girmişti nede başka birşey. Ama anlayamadığım birşey vardı.
Herkesin önünde dövdüğüm biri beni neden korurdu ki? Hiç birşey anlayamıyordum.

Continue Reading

You'll Also Like

5.5K 196 13
ya Halil ile zeynebin tüm hikayesi temel öldükten sonra başlasaydı Bir şans verirseniz sevinirim🌼✨
561K 5K 26
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
5K 389 5
"Ne kadar da soğuk, sanki bir ruhun yok gibi. Şurada duran heykelden ne farkın var?"
1M 42.1K 33
"Kenan" diye inlememle hırsla öpmeye devam ederken bir yandanda adım adım odaya ilerletiyordu bedenlerimizi. "Yapma kız uyanacak şimdi" dememe rağmen...