BÖLÜM 32

24.8K 569 83
                                    

Keyifli okumalar!
__

Bende, seni çok seviyorum. İnanılmaz çok." dedi. Yüzünde bir gülümseme, sesinde ise şefkat saklıydı.
"Vurulduğunda, Meleği öğrendiğinde, gitmek zorunda kaldığımda o kadar korktum ki seni kaybedeceğim diye..." Sesi ağlamaklıydı ve yüzümü çok sıkı kavramıştı. Ben sadece gözlerine bakıyordum. Dokunsalar ağlayabilirdim.
Daha fazla kötü hatıra ve acıklı gün hatırlamak istemiyordum. Zengin bir ailenin bir parçasıydım ben artık. Fakir günlerimi, kardeşlerime bakmak uğuruna girdiğim o iğrenç işi hatırlamak istemiyordum!
Kıvançın dudaklarına gömüldüm tekrar. Ellerimi tüm vücudunda gezdiriyordum. Geniş omuzlarında, sırtında, karnında.. Erkekliğine inememiştim. Bir korku vardı içimde. Sanki onu ellediğim an beni fahişe olarak damgalayacaktı tıpkı bugüne kadar beni beceren adamlar gibi.
Beni yatağa yatırdıktan sonra üstündeki t-shirti çıkardı ve gülümseyerek yaklaştı bana tekrar. O kadar yakışıklı, o kadar çekiciydiki.. Ellerini saçlarımın arasında gezdirirken boynumu öpüyor ve kokluyordu. O sıcaklığı hissetmek bir hoş hissettiriyordu. Gözlerimi kapadım ve onun beni öpmesine izin verdim. Kontrolü ona bıraktım. Boynumdan çekilip yüzüme baktı tekrar. Yanağımdan öptü bir kez, sonra dudağımın kenarından. Onun çekilmesini fırsat bilip üstümdeki t-shirti çıkardım bende. Elimi çıkarmak üzere eşofmanıma götürdüğümde elimi tuttu.
"Bunu istediğine eminmisin?" dedi elime bakarken.
Kısa bir aradan sonra başımı salladım ve "Evet." diye fısıldadım.
"Yapmak zorunda değiliz. Hem daha iyileşmedin bile, beklesek daha iyi." demesi üzerine yüzüme bakmasını bekledim. Baktığında ise hızlı bir hareketle onu kendime çektim ve öptüm.
Elimi kalçalarına götürdüm ve sıktım. Mükemmel bir histi. Sevdiğin ile sevişmek ne güzel bir şeydi.
Ellerimi geri çektim ve onun eşofmanımı çıkarmasına izin verdim.
Sertleşmiş erkekliğim belli oluyordu boxerın altından. Utanmama sebep olmuştu.
Gözlerimi kapadım utanmamak için. Boxerımı da çıkardı ve erkekliğimi eline aldı. Ufak bir öpücük kondurdu ve ardından beni dikkatle yüz üstü döndürdü.
Birazdan birleşecektik.. Ben yüz üstü yatarken o soyunuyordu. Bir kaç saniye sonra ellerini hissettim kalçamda ve gözlerimi daha da sıkı kapattım.
Onlarca kez fahişelik yapmıştım, hatta babasıyla yatmıştım ama bu kadar utanmamıştım. Hatta hiç utanmadığım bile olmuştu..
En büyük korkum anlamasıydı. Onun ilk olmadığını, daha önceleri bana bir çok kişinin sahip olduğunu anlaması. Anlayabilirmiydi? Bilmiyordum.
Kısa bir süre sonra dilini hissettim. Ve ardından gelen zevki. İlk defa yapmasına rağmen iyiydi ve anlaşılan utanmıyordu.
Yeterince ıslattığını düşündüğünde erkekliğini dayadı. Yaptığı her hareket bana eski günleri hatırlatıyordu. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.. Sonunda ucuyla girdiğinde kendimi tutamamıştım ve bir türlü gözümün önünden gitmeyen anılar yüzünden bağırarak geri çekilmiştim. O adamı hatırlamıştım.. Kapıya dayayarak yapan adamı... Sonrasında karısını arayıp bana sırıtan adam.. Ya Kıvançta beni becerdikten sonra Meleğin yanına giderse? Oda onunla gülüşürse?
Gözlerimden bir kaç damla yaş süzülmüştü.
"Yanlış bir şeymi yaptım? Özür dilerim. İlk. O yüzden tam bilemedim. Özür dilerim." deyip duruyordu Kıvanç. Bilse onun yüzünden değilde orospuluğum yüzümden ağladığımı..
"Sen bir şey yapmadın. Devam et." dedim tekrar yüzümün üstüne yatarken.
Devam etmeliydi. Unutmalıydım eski günleri ve bunun tek yolu Kıvançla yatmaktı. Eski günleri hafızamdan silmeliydim..
"Devam et lütfen." dedim onun devam etmesini beklerken.
"Emir, yapmayalım. Bana kendimi kötü hissetiriyorsun. Daha iyileşmedin bile."
"Kıvanç, lütfen.."
"Emir.."
"Hadi, Kıvanç. Seni istiyorum, lütfen. Beni seviyorsan.."
Neden bu kadar çok istediğime anlam veremediğine emindim ama vermemesi daha iyiydi zaten.
"Tamam ama en ufak bir acı hissettiğinde söyle."
"Tamam." dedim onun ne kadar şefkatli biri olduğunu düşünürken.
Tekrar dayadı bana erkekliğini. Bu sefer biraz daha derin girebilmişti ve zevk alıyordu. Sessiz iniltilerini duyabiliyordum.
Ama o zevk alırken ben aklımdaki resimlerle savaş halindeydim. "Siktir git." diyordum içimden tüm o resimlere.
Sırasıyla beni beceren tüm adamları hatırlıyordum. Ve en sonunda Kaanı hatırlıyordum. Onunla geçirdiğim saatleri beğenmiştim. Nasıl beğenebilirdim?? Nasıl? Kendime kızmaya başlamıştım. Şuan Kıvanç birini beceriyordu.. Beni. Ama ben sanki şu an burda değildim. Bedenim burdaydı ama kafam bam başka yerlerde.
Sonra aklıma Kaanın tüm tehditleri ve saldığı korkular geldi. Yine ağlamaya başlamıştım. Onun duymaması için sessizce ağlıyordum ve arada yutkunmam gerektiğinde inlemeye çalışıyordum. Hala tam anlamıyla girememişti.
Ve birden Hüseyin geldi gözümün önüne. Anında gözlerimi kapattım.
"Kıvanç." dedim.
"Acıdımı?" diye atıldı hemen.
"Hayır. Senden bir şey isteyecektim."
"İste."
"Konuşurmusun?"
"Nasıl?"
"Bilmiyorum, bir şeyler söyle. Sözcükler, bilmiyorum." dedim ağlamaklı sesimi belli etmemeye çalışırken.
"Seni çok seviyorum. Beni bırakma. Ömrümü seninle geçirmek istiyorum." Tarzı laflar ediyordu. Onun sözlerine konsantre olup, Kaanı, Hüseyini ve diğerlerini unutmak istiyordum.. Ta ki Hüseyinin ölüm anını hatırlayana dek. Birden göz yaşlarıma engel olamamış ve ağlamaya başlamıştım.
Kıvançta anında geri çekilmiş ve yanıma gelmişti.
"Emir.. Emir. Emir, bana bak."
O ona bakmamak istedikçe ben yastığa gömülüyordum. O kadar kötü bir andı ki. Neden? Neden yaşamıştım onca kötü şeyi?
"Devam etmeyelim. Daha hazır olduğumuz bir zaman yapalım. Özür dilerim. Buna hiç başlamamalıydım." dedi. Ona kötü hissettirmek beni üzüyordu. Onda en ufak bir hata bile yoktu.
Sıkı sıkı sarıldım Kıvança ve ardından yataktan kalkıp sandalyeme oturdum. Eşyalarımı giydim onun yardımıyla ve odadan çıkarken "Biraz hava almalıyım." dedim. Asansörü bir kaç saniye beklemek bir ömür gibi geliyordu bana. Bir an önce dışarıya ulaşmazsam boğulacakmışım gibi hissediyordum.
Asansör nihayet geldiğinde aşağı indim ve bahçeye çıktım. Derin bir nefes aldım ve bahçede ilerledim.
Bir kaç metre ilerledikten sonra çöpüm tekrar dağıldığını görmüştüm. Bir çok kez bahçeye çöpü koyduğumda böyle dağıldığı için kızmışlardı bana. Kediler gelip parçalıyordu çöpü. Bu sefer çöpü ben koymamıştım dışarı ama ihale yine bana kalacaktı. Böyle bir geceden sonra yarın işiteceğim azara saygılı karşılık veremeyeceğimi bildiğim için çöpü azda olsa toplama kararı almıştım. Saygılı bir cevap veremediğimde kardeşlerimi de kendimi de tehlikeye atmış olurdum.
Sadece fazlasıyla dağılan çöpleri yırtık torbanın içine atacaktım. Etrafa dağılan muz kabukları, şişeleri ve benzeri şeyleri topladıktan sonra biraz daha ilerledim sandalyemle ve en uzak köşeye savrulan çöpleri toplamaya başladım. Bir şey ise özellikle dikkatimi çekmişti. Fare zehri.
Bu evde veya etrafta fare olmazdı pek. En azından fare zehri alınmasını gerektirecek kadar fare yoktu.
Aklımda türlü türlü senaryolar yazılıyordu. En vahimi ise Esranın bu fare zehriyle zehirlendiğiydi. Yani, ya kendi intihar etmişti ki, buna hiç ihtimal vermiyordum. Yada biri bu fare zehriyle zehirlemişti onu..
Çöpleri topladıktan sonra zehirin paketini cebime attım ve üşümeye başlayınca eve girdim.
Odama girdiğimde Kıvanç hala yatağımın üzerinde oturuyordu. Oda üstünü giyinmişti. Ben gelir gelmez ayağa kalktı.
"Daha iyimisin?"
"İyiyim. Ben özür dilerim. Böyle olmasını istemezdim."
"Özür dilemesi gereken benim. Benim yüzümden böyle bir şeye kalkıştık."
"Öyle düşünme." dedim gülümsemeye çalışırken.
"Yatacakmısın?" diye sordu.
"Evet."
"Yardım edeyim yatağa geçmene." diyerek elini uzattı.
"Ben kendim denemek istiyorum." dedim.
Yatağa biraz daha yaklaştım bir kaç adımlık mesafe kalana kadar. Sonrasında ise derin bir nefes aldım ve sandalyemden tutunarak ayağa kalktım. Hala sallanıyor ve dengede duramıyordum. Ama sandalyeden tutunmak bana güven veriyordu. Tek elimi çektim sandalyeden ve sadece sağ elimle tutundum. Sonrasında bir adım attım. Ve bir adım daha. Yatağa iki adım kala ellerimi tamamen çektim sandalyeden ve hızlı hızlı yürüyerek kendimi yatağıma attım.
"Başaracaksın. Yakında tekrar yürüyeceksin." dedi Kıvanç mutlu bir şekilde.
"Umarım." diye karşılık verdim.
"Ben gidiyorum o zaman, iyi geceler." Kıvanç kapının kolunu tutmuş benden bir cevap bekliyordu.
"Burada kalmayacakmısın?" diye sordum.
"İstemezsin diye düşündüm."
"İstiyorum." dedim kollarımı açarak.
"Eninmisin?"
"Evet."

Satılık erkekWhere stories live. Discover now