BÖLÜM 36

20.4K 480 148
                                    

Keyifli okumalar!

___

Kıvançtan böyle sözler duymak sanki ömrüm boyunca beklediğim bir şeymiş gibi hissettirmişti. Sanki ne kadar mutlu olursam olayım, Kıvanç bana bu sözü etmediği sürece tam anlamıyla mutlu olamıyormuşum gibi. Hayatımda belkide ilk defa böyle güzel bir söz işitmiştim. Ne beni çok sevdiğini iddia eden ve bu uğurda beni fazlasıyla mahveden Kaan, ne beni satın alan Selim ne de ailem.. Hiç biri bana bir sözle bu kadar hissettirememişti sevgiyi.

"Seni çok seviyorum, inanılmaz çok." diye fısıldadım onu çenesinden kavrayıp gözlerine bakarken derin derin.
Göz yaşlarımı geri tutmak için o kadar çok sıkıyordum ki kendimi.
"Biliyorum. Bende her şeye rağmen seni çok seviyorum, unutma. Meleğe rağmen, bu evde sana kötü davranan herkese rağmen. Bunu sakın, sakın unutma!"

Her şeye rağmen?

"Koşulsuz seviyorum seni. Sadece sen olduğun için. Sebepsiz ve nedensiz."

Koşulsuz?

"Ne olursa olsun. Bazılarına göre yanlış olsa bile. Yasak, yanlış veya başka bir şey. Seviyorum, dibine kadar!"

Dibine kadar?
Bu söylediklerine kendi inanıyormuydu acaba? Koşulsuz aşk varmıydı ki? Buna inanmam söz konusu bile olamazdı. Kendimi Kıvançın yerine koydukça kendime kızıyordum. Beni gerçekten sevdiğine inandığım bir adamı böylesine kandırmak sadece yanlış olabilirdi. Tıpkı hayatımın her noktası gibi. Bir hastalık gibi sarmıştı yanlışlar her yanımı.

"Hadi. Yat sen. Yarın için hazır ol. Çok eğleneceğiz tamam mı?" diye ekledi benden bir cevap gelmeyince.
"İyi geceler, aşkım."
Sanırım ona ilk defa 'Aşkım.' diye hitap etmiştim.
Bana uzun soluklu bir öpücük verdikten sonra geri çekildi. "İyi geceler." dedi ve kapıya yöneldi. Çıkarken yüzüme bir gülümseme yerleştirebilmiştim. Mutlu olmuştum sanırım.
Kapıyı açıp çıkmasını beklerken birden hızlı adımlarla üstüme geldi ve beni kafamdan yakalayıp öptü tekrar. Şaşkınlıkla bir süre karşılık vermesemde sonrasında bende aynı şekilde öptüm onu.
"Hadi, şimdi gerçekten gidiyorum. İyi geceler."
"İyi geceler."

Kıvanç çıktıktan sonra Selimin telefonunu aldım tekrar elime. Artık işe yarar bir şeyler bulma zamanı gelmişti.
Son aramalara baktım. En fazla kiminle konuştuğunu bulduğumda belki işime yarayacak birilerine ulaşırım diye umuyordum.
Listenin kısa süre önce silindiğini, o yüzden sadece son bir kaç aramanın kaldığını fark ettiğimde ufak bir hayal kırıklığına uğramış olsamda elimde olanlara yetinmeme gerektiğini biliyordum.
Listede en fazla ismi olan kişi Salman adında bir adamdı.
Salman Bey diye kaydedilmişti.
Onun kim olduğunu çok merak etsemde şu an için onu bulma imkanım yoktu. Bu seferde fotoğraflara geçtim. Fazla fotoğrafı yoktu. Aile fotoğrafları, bir kaç belgenin fotoğrafı ve ona benzer şeyler. Belki önemli belgelerdi, belki işime yarayabilirlerdi ama benim anlayabileceğim şeyler değildi. Özellikle Selimin yeni telefon almak yerine bu telefonun peşine düşmesi bana bu telefonda önemli bir şeyler olduğunu hissettiriyordu.
Hemen mesajlara geçtim. Buradada aynı şekilde fazla bir şey yoktu ama Salman beyin attığı bir mesajı gördüğümde birden umutlanmadan edememiştim.
Hemen mesaja tıkladım ve bir termin gördüm. İki gün sonra saat 8'de idi. Yerde belirtilmişti ama Selim cevap vermemişti. Ya görmemişti yada cevap vermek prensibi değildi.
Uykumun bastırmaya başladığını hissettiğimde telefonu kapatıp güvenli bir yere koydum ve yatmaya hazırlandım.
Yatağımdan kalktığımda üstümü değiştirmek için değneklerimi aldım ve dolabımdan giyeceklerimi aldım.
Sonrasında giyeceklerimi yatağıma attım, değneklerimide aynı şekilde. Yürümeyi deneyecektim. Belki başarabilirdim.
Atar atmaz bir korksamda, paniklesemde ayakta durabildiğimi fark etmem fazla zamanımı almamıştı. Kıvançın sözlerinden dolayı zaten gülen yüzüm daha da gülmeye başlamıştı.

Satılık erkekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin